Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte "ler" ve "lar", sağlığa zararlı olduğu hatırlatılmayan ürünler:))

Genelleme yapmak günümüzde moda oldu. Bu düşünmeden konuşmanın, düşünmeden davranmanın bir getirisi. Hayatında üç-beş kadın tanımış erkek, "kadınlar" diye söze (ben istatistik sayısını bile geçtiğim halde "lar" kullanmıyorum) başlar, hayatı boyunca 5-6 erkek tanımış kadın (bu arada kadınlara iltimas yaptım) "erkekler" diye söze başlar. Meslek guruplarında da bu genellemeyi hep yaparız. Haklarında konuşurken "taksiciler, kapıcılar, işçiler" diye söze başlarız. Aynı düşünce biçimi devletin en üst kademelerinde ki söylevlerde de vardır. (balık baştan kokar ya) Gazetelerden birinde olumsuz veya yazılmaması gereken bir şey yazmıştır, Başbaka çıkar ve söze "bütün medya" diye başlar. Bir basın mensubu hatalı davranmıştır, (basın mensubunun hatalısı olmaz mı?) olmadık işler yapmıştır, söze "basın mensupları diye başlanır. Dikkat edildiğinde önemli bir konu daha çıkıyor ortaya. Bu genellemelerle başlayan konuşmaların tamamı olumsuz düşüncelerle ve eleştirilerle süsleniyor. Bir kişi hakkında olumlu konuştuğumuzda bu genellemeyi yapmıyoruz. Yani "bütün erkekler çok iyi" (kulağa hoş geliyor) veya "kadınlar harika yaratıklar" diye söze başladığımız pek görülmez. Taksicileri kötülerken genel, ama överken özel konuşuruz. Örneğin, "ay şekerim bizim durakta bir taksici var, adam görevini çok iyi yapıyor" deriz. Veya "bizim yan apartmanın kapıcısı çok çalışkan" diye söz ederiz. Bu hiç iyi değil. İşte yine bir negatif yönümüz ortaya çıktı.

Merhaba e-günlüğüm; iyi oldu yazdığın, bir ara düşünüp bunu çözeyim. Çözeyim ki insanın beyin yapısını daha iyi anlayayım. Pazarlama yaparken lazım oluyor... Şu anda önce benim ayılmam lazım.

Dün gece gençlerle biraz fazla oturmuşum, otururken de farkında olmadan biraz fazla içmişim (yalannn) Sabah zor kalkayım dedim ama kolay oldu. Yani kolay kalktım. (daha ayılamamışım)

Bildiğin gibi her cuma gençlerin toplanma yerinde toplandık ve haftalık sohbetlerimize devam ettik. (yakında tarikat olacağız) Elmar da bizde kaldı ve geceye her zamanki gibi renk kattı.

Önemli konular konuştuk. Hani yasa dışı sayılan ve hiç bir zaman sağlığa zararlı olduğu söylenmeyen ürünlerden (haplar, kokain, esrar, morfin, eroin vs.) söz ettik. Onlara derin ve kalıcı bilgi verdiğimi umuyorum. Bu sentetik uyuşturucuların beyinde kalıcı hasarlara yol açtığını anlatarak, yaşamımdan örnekler vererek bilgilendirmeye çalıştım. Sohbet esnasında düşüncelerimin doğru olduğunu bir kez daha anladım. "Sigara sağlığa zararlı" kampanyası gençlerde ve çocuklarda uyuşturucuların sigaradan zararsız olduğu düşüncesi yaratıyor. Onların bana anlattıklarından ve gözlemlerimden öğrendiğim kadarı ile satıcılarda aynı savunma ile pazarlama yapıyorlar. Okulların önünde, gençlerin gittiği yerlerin civarında (özellikle nargile cafelerin, bar ve birahanelerin) aleni olarak satıldıklarını ve bu satıcıların hiç bir engelle karşılaşmadıklarını anlattılar. Bizim zamanımızda da böyle idi. Değişen bir şey olmamış Sadece "sigara sağlığa zararlı" kampanyası sayesinde satıcıların satışları çok yükselmiş. Bilinçsizce ve bilimsel açıklama adı altında, nereye varacağı düşünülmeden yapılan kampanyalar, gelecekte nasıl bir nesil yaratıyor, görüyor musun e-günlüğüm?

Kendilerini akıl ve içgüdü yolu ile, özellikle belirli uğraşlarla bu gibi alışkanlıklardan uzak tutacaklarına inanıyorum. Zaten bizim bahçe de toplananların hepsinin bir uğraşı var. Basket, futbol, tiyatro, fotoğraf gibi uğraşlar edinmişler. Uğraşlardan bahsederken yazmadan geçmeyeyim. Dün gece Elmar ve Boss dansla karışık bale yaptı. Fotoğraf meraklısı oğlum da bol bol fotoğrafları çekti. Fotoğraf makinası konusunda da bilgi verecektim ama makinaya bir baktım, benden daha kültürlü. O yüzden pek bilgi veremedim. Benim zamanımda "diyafram, enstantane" diye bir şeyler vardı. Şimdi hiç biri kalmamış Sürekli çekip duruyor, istediğini siliyor, hatta çektiğin resmi bile güzelleştirebiliyorsun. Her şeyi makina hallediyor. Kullanana sadece düğmeye basmak kalıyor. Yani pek hobi olmaktan çıkmış, oyuncak olmuş ama yine de idare eder...

Bu gün hava puslu ve sıkıcı (öyle derler) Bir ara yağmur yağara gibi oldu ama şimdi yağmıyor. İşler çok iyi olmasa da tıkırında sayılır. En azından geçinmemizi sağlıyor. (şimdilik) Kimseye muhtaç olmadan yaşıyoruz. (ablam hariç)

Vildan aradı, (yıllanmış arakadaşım) bloglarımı okumuş, çok beğenmiş, artık bana "hocam" diyecekmiş... Çok güldürdü beni. Bir taraftan da Altınoluk'da denize giriyormuş onu anlatıyor ve beni çatlatmaya çalışıyor. Vildan hocam; estağfurullah, ben kim hoca kim? Henüz o mertebelere gelmedik ama bir gün geliriz umarım. Şimdilik üç-dört yüz müridim var. Hele iki-üç bin olsun düşünürüz...

Değerli e-günlük; seni bilmem ama ben yemeğimi yedim. (bulgur, barbunya fasulya, tatlı) Linda da yedi. Linda'nın yemeği daha güzeldi. Çevre komşular sağolsunlar yemek artıklarını getiriyorlar ama ne artıklar. Biftekler, pirzolalar, köfteler geliyor. Ben de onları Linda ve Boss'un lapalarına katıp öyle veriyorum. Yoksa obez oluverirler valla.

Yine çenem, şey pardon klavyem düştü. Hadi gidelim artık, nasılsa pazartesi yine yazışacağız. Hoşçakal

Biliyor musun? Her yıl, yaklaşık 11, 000 Amerikalı, garip seks eylemleri denerken yaralanmakta imiş... (beceriksizler)

Güzel söz: "Önemli olan, kavganın içindeki köpeğin büyüklüğü değil, köpeğin içindeki kavganın büyüklüğüdür... Dwight D. Eisenhower (niye köpeği sembol almış acaba?)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..