Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte ağaçların sohbeti

Ağaçlarla konuştum dün akşam... Yürüyüş yaparken rastladım dar bir sokak da. Mola verip aralarına oturdum. Selvi, çınar, çam ve meşe palamudu... Aslında onlar konuşuyor du ben araya girdim. Yanan arkadaşlarının tohumlarını binlerce km öteye taşıyan rüzgar da söze giriyor du ara sıra. "Yeter" dedi selvi, "betonlaşmak iin kesilenler yetmiyormuş gibi bir de yanarak yok oluyoruz." ve ekledi: "nsanı bir yana bırak, bizim için gerekli oksijen de azalıyor dünya da. "Doğanın dinamiği bozulursa, hiç kimse çözüm bulamaz bu gidişe..."

"Her şeyin sonu olur" dedi çam ağacı. "hepimiz doğa ve canlılar için vazgeçilmez değerlere sahibiz, bunu anlayamıyorlar mı?..." Rüzgar eserek geldi, hafif soğuttu karanlığı. Hep birden derin nefes aldık, ciğerlerimize çektik rüzgarın havaya dağıttığı oksijeni... "artık bir işe yaramadığımı hissediyorum, sizler olmadan estiğim bile farkedilmiyor." diyerek sürdürdü konuşmasını: "tohumları, polanleri taşırım uzaklara, çoğalmaya yardımcı olurum. Ama artık neyi taşıyacağım, duvarları, binaları mı?..." "eskisi gibi yemişlerim çıkmıyor zaten" dedi meşe palamudu." "gölgeme ihtiyaç duyulurdu, çocuklar üzerime tırmanırdı bir zamanlar..." dedi ve yapraklarını eğdi susarcasına...

Çınar gür sesiyle gecenin sessizliğini bozdu: "benim olduğum yer de berekt vardır, cüssem ve gölgem heybetlidir." "olduğum yer de beşyüz sene izlediğim olmuştur dünyayı ve insanları." , "sürekli zarar verirler bize, düşünmezler kendilerinden başka bir şey, yol yapmak için öldürdüler iki kardeşimi, şimdi asfalt var onların olduğu yer de arabalar geçiyor köklerinin üzerinden..." "saygı, sevgi, anlayış, hoşgörü kavramları vardır ama kime, nerede, ne zaman kullanılacağını bile bilmezler, kendilerine ve yaşamlarına uyarlarlar bütün kavramları. Bizim yüz yıllarca gösterdiğimiz sabır, hoşgörü ve saygıyı asla göstermediler bize ve doğaya...." diyerek kaldırdı yapraklarını rüzgarın yardımı ile, silkelendi. "ümit edelim bir gün bizi de toprağımızdan söküp çıkarmasınlar..." dedi büyük çınar. Hepsi tedirgin ve üzgün dü. Benim çocukluğumda ki gibi şen değiller di. Onlara moral vermeye çalıştım ama nafile... Onlar gelişmelerin olumsuzluğunun benden fazla farkında idiler...

Merhaba e-günlüğüm; Yazmadan edemedim. Bir iş adamımız "sakallı bıyıklı kişiyi işe asla almam" demiş. Başbakan bile ayrımcılık olarak değerlendirip cevap vermiş. Ben bu konuda asla ayrımcılık yapmam doğrusu. İş yerin de köpeğim var. Eleman ilanına gelen adaylara Linda havlarsa asla işe almam. İsterse tam aradığım niteliklere sahip olsun, bedava çalışırım desin yine almam. Ama linda havlamazsa yeterli özelliklere sahip kişiyi sakallı bıyıklı bile olsa işe alabilirim. Boss ve Linda benim en iyi personel müdürümdür. Ara sıra halkla ilişkiler departmanına geçtikleri de oluyor.

Sevgili e-günlük; bu gün siparişlerimiz vardı. (işler düştüğü için daha seyrek sipariş veriyoruz) kamyon geldi ve onu boşalttık. Sonra şöför ve yardımcısına çay ikram ettik. Ben o ara bir kaç servis yaptım ve geldim. Onlar da işlerin düşüşünden dert yanıyor.

Ormanlarımız yanmaya devam ediyor e-günlüğüm. Her gün bir, hatta iki orman yangını haberi alıyoruz. Bir belediye başkanı da ormanlar kül olurken "tatilcilerimiz endişe etmesin, rahat olsunlar" açıklaması yapmış. Senin turizm anlayışını gören tatilcilerin yakın da bölgeye değil, Türkiye ye gelmeyecek... Her kes yangın da ölenlere "allah rahmet eylesin" demiş. Ben ekliyorum "yanan ağaçlar nur içinde yatsın..." Umuyorum ki yanarken tohumlarını serpiştirip soylarını insana inat sürdürürler.

Eh be günlüğüm; insanlar her gün üzücü haberlerle uyanıp, yine üzücü haberlerle yatmaktan usandı artık.
Böyle zamanlarda hep kızılderili arkadaşımın sözü gelir aklıma; "Son ırmak kuruduğun da, son ağaç yok olduğun da, son balık öldüğün de, beyaz adam paranın yenemeyen bir şey olduğunu anlayacak..." derdi Çinli arkadaşım da hiiç sesini çıkarmadan yere bağdaş kurup, gözlerini kapatır ve avuçlarını açar sessizce durur du...
Oysa yaklaşık bin sene önce Hayyam daha değişik dile getirmiş duygularını...

Elimde olsa dünyayı küçümserdim;
İyisine de kötüsüne de yuf çekerdim.
Daha doğrusu bu aşağılık yere
Ne gelirdim, ne yaşardım, ne ölrdüm...

Evet e-günlüğüm. Bu günlük de bu kadar. Unutma yarın yine yazışacağız... Hoşçakal

Biliyor musun? Hindistan'da ki yıllık doğum sayısı, Avustralya'nın toplam nüfusundan fazla imiş... (aman ne güzel)
Güzel söz: "Övgü, iyi adamı daha iyi, kötü adamı daha kötü yapar..." Thomas Fuller (överken de dikkatli olmak gerek)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..