Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '08

 
Kategori
Blog
 

E-günlükte akşamdan kalma

Bu yaz herkes ırk renginde nedense. Kadınlar erkekler bembeyaz. Güneşin zararlı etkilerine maruz kalmamak için anlaşılan kimse bronzlaşmamış. Yazık onlara, hepsi kışın hasta olacak. İğneler, ilaçlar derken hayatları zehir olacak. Sen söylenenlere inanma e-günlüğüm. Bol bol güneşe çık, bol bol su içme, deodorantlardan ve kozmetik malzemelerinden, temizlik malzemelerinden (sabun hariç) uzak dur. Asla hazır ve dondurulmuş gıdalarla karnını doyurma. Dört, beş saat ara ile günde üç öğün yemek ye, en son yemeğini yatma saatinden altı saat önce ye ve yatmadan önce mutlaka iki duble rakı iç... Gazlı ve kolalı içeceklerden uzak dur. Yaşam boyu egzersiz ve spor yapmayı ihmal etme. Sürekli vücudunla ve beyninle hareket halinde ol. Doktorlardan, avukatlardan, bankacılardan ve bilim adamlarından uzak dur, söylediklerine kulaklarını tıka. Nasılsa ben öldükten sonra bu dünyaya gerçek anlamda yeni bir bilim adamı gelmeyecek.

Eveeeet, İnsani çözüm adı altında yavru balinayı da öldürdük. Mutluluktan uçuyoruz. Bilim bir kez daha kendini kanıtladı. En büyük insan, hormonlarımız kabardı, gücümüzü tazeledik, akıllı ve düşünen yaratık olduğumuzu bir kez daha bütün evrene gösterdik. Doğaya ve çevreye çok yardımcı olduk. Harikayız biz insanlar, çok akıllı ve çok değerliyiz. Yavru balinayı bile öldürebiliyoruz... Kimse önümüzde duramaz... O balinanın durumunda olan insanlara da aynı şeyi yapsak, dünya nüfusu yarıya inerdi...

Aaaaah parmağım! İşaret parmağımın tırnakla birleştiği yere dün akşam Boss tarafından bir delik açıldı. Klavyenin tuşlarına basarken cok acıyor. Hatta dün geceden beri kan durmadı. Çok acıyooor. Kabahat ben de, sopa ile oynarken elimi çekmeyi öğrenemedim bir türlü. Boss'da çok üzüldü zaten. Ne olduğunu anlamadı. İçinden "yahu hem yakala diyor, yakalayınca da ciyaklıyor" diyordur. Sopa ile parmaklarımı ayırmasını söyleyeyim bu akşam.

Sevgili e-günlük; dün akşam her cuma akşamı olduğu gibi oğlum geldi. Yanıda da üç arkadaşını getirdi. Daha sonra arkadaşları bende olduğunu öğrenince çoğaldı. Bir ara dokuz kişi oldular. İçki yetiştiremedim keratalara. Ben iki-üç kişi gelirler diye dört tane bira almıştım ama sayı artınca takviye yaptık. Ne çok dertleri var gençlerin. Kızlarla çıkıyorlar, aşık oluyorlar, kızlar ayrılıyor, en yakın arkadaşları ile çıkıyor, kavgalar, sürtüşmeler gırla gidiyor. Uyuşturucu satıcıları tam tepelerin de zaten. Yeterli paraları yok (hepsi kontöre gidiyor) Bu yaşlarda bu kadar sorunla karşı karşıya kalan bir gençlik. İşleri gerçekten zor. Ayakta kalabilen kalacak diğerleri kompleks ve sorunlarının esiri olacak. Bu arada nargile muhabbetleri devam ediyor ve nargileyi bırakan genç sayısı on iki ye yükseldi. Gece geç saatlere kadar onlarla oturdum. (umumi istek üzerine) Anlayacağın hiç iyi durumda değilim. Akşama doğru açılırım. Bu gün kamyon da gelecek, parmağım da acıyor, umarım çuvallamam.

Değerli e-günlüğüm; Kamyon güneşin en kızgın olduğu ve işyerine jest yaptığı dönemde geldi. Gençler yarıda, baygınlık geçirdi ben de onlara soğuk su ikram ettim ve kamyonu sonunda boşalttık. Ardından servislere gittim, geldim, Linda ile yemeğimizi yedik, tekrar birkaç servise gittim ve huzurlarındayım. Kamyon boşalttıktan sonra kendime geldim. Şimdi çok iyiyim, hiç içmemiş gibi pırıl pırıl bir genç oldum.

Yine hafta sonu geldi çattı. Bir arkadaşım Yunanistan'a gitmişti bende ona malum siparişi (uzo) vermiştim ve getirmiş. Bu akşam tek başıma onu içeceğim... Ağaçlarla, böceklerle sohbet edeceğim. Hem konuşacak hem de dinleyeceğim. Bakalım konuşmayalı ilginç birşey olmuş mu?

Bu günlük de bu kadar. Pazartesi yine yazışmak üzere. İyi tatiller e-günlüğüm. Hoşçakal.

Biliyor musun: Dünya nüfusunun %50 si hiç telefonla konuşmamış... (demek telefon olmadan da yaşayanlar varmış)
Güzel söz: "Her şeyin değiştiği zaman daha iyi olduğunu söyleyemem; söyleyebileceğim şey ise, daha iyi olması istenen bir şeyin değişmesi gerektiğidir. Georg Lichtenberg

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..