Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte deprem açıklaması, valiler ve cuma gecesi şenlikleri:)

Uzun senelerdir her gün http://www.koeri.boun.edu.tr/scripts/lst8.asp sitesine mutlaka girer ve bakarım. Kendimce değerlendirmeler yapar, kehanet antenlerimi çalıştırır, olmadık tahminlerde bulunurum ama ne fayda. Kimseye yararı yok. "Marmara'daki depremler dikkate alınmalı" Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, son zamanlarda Marmara Denizi’nde meydana gelen depremleri ''Dikkate değer bir gelişme'' olarak değerlendirdi. (ntvmsnbc) Zamanı geldi mi, gelmedi mi bilinmez ama dikkate alarak ne yapmak gerek. Balinalarımız yok ki karaya vurunca yakında deprem olacağını anlayalım... En iyisi İstanbul'u terketmek. Ya da uzmanlaşıp önceden deprem tahmini yapmak... Ben pek endişeli değilim. Ağaçlarla, bitkilerle, hayvanlar ve böceklerle sık sık konuştuğum için onlardan olacak depremin haberini alacağıma inanıyorum. En azından bir akşam kulağıma fısıldarlar... Onlar fısıldamasa bile elimde oldukça bol araştırma verileri olduğundan, deprem olmadan önce, ben bile onlara söyleyebilirim. Üstelik Boss'un anneannesi deprem görmüş ve üç saat önceden haber vermişti. (anlayana) Gen teorisi doğru ise, anneannesinin içgüdülerinin, gen yolu ile annesine, ondan da, Boss'a geçmiş olması gerek.

Merhaba e-günlüğüm;
İçişleri Bakanlığı, 81 il valisinden 12'sinin imam hatip, 69'unun genel lise kökenli olduğunu açıkladı. (ntvmsnbc) Yorum yapmak pek doğru olmaz. Koskoca Vilayetlerimizi ve o vilayetlerde yaşayanları emanet ettiğimiz kişiler. Hatta devleti ve bütün ülkeyi emanet ettiğimiz Milletvekillerimizin, Bakanlarımızın da durumlarını biliyoruz. Hepsi son derece eğitimli ve son derece kültürlü kişiler. Hatta eminim, büyük bir kısmı dört, beş lisan biliyordur. Öyle olmasa idi Dünya ile nasıl iletişim kurardık yoksa... (kurabiliyor muyuz?) Bu konulardan hep uzak kalmışımdır. Felsefi, psikolojik, ekonomik ve siyasi kitaplar okumaktan pek takip edemedim. "eşek kafam ne olacak" diyeceğim ama Eşek arkadaşıma hakaret etmiş olurum. Aptal kafam...

Değerli e-günlüğüm; Dün seni yolladıktan sonra hava fena soğudu. Gerçi bana işlemedi ama hafifi üşür gibi oldum. İş yerini kapatmaya yakın oğlum geldi ve Joker'i bıraktı. Sonra da "torununu getirdim" diye dalga geçiyor benimle. Yanında arkadaşı ile caddeye gittiler.. Arkadaşı kız arkadaşından ayrılmış, çok dertli idi. Fazla uzun sürmedi. Kız arkadaşı bize geldi ve o'nu sordu. (bizim evi de bütün gençlik biliyor) Ben de "birazdan gelirler" dedim. Bir ara kız arkadaşı ile sohbet ettik kapıda, kız çok pişman... "Bir yanlış anlama oldu ayrıldık, barışmaya geldim" diye anlatmaya devam etti. "İçeri gel" dedim. "teşekkür ederim" dedi ve ekledi. Ona sarılıp "seninle barışmaya geldim beni affet lütfen deyip gideceğim" dedi. (ne kadar akıllıca, biz olsak gurur meselesi yaparız) Veeee bizim zıpırlar taksi ile geldiler. Kızcağız koşa koşa gitti ve delikanlıya sarıldı. Delikanlı hiç havalara girmedi ve o'da kıza sarıldı. Gözleri biraz ıslandı, sohbet ettiler ve kız evine gitti, delikanlılar bizim eve geldi. Yani e-günlüğüm; dün gece kapı önünde kısa bir aşk hikayesinden paragraf yaşandı... Gerçi hepsi aynı dertten muzdarip ama sonuçları aynı olmuyor.

Onlara akşam dünya'da eşi benzeri olmayan, özel bir patates kızartması yaptım, Gırtlakları durmuyor, bazıları fast food sipariş etti, aşırı hormonlu bir arkadaşları, tahin-pekmez yapıp bir adet ekmekle götürdü. Hele bir tanesi elinde bir lt gazlı içecek ile dolaşıyor. Acıktıkça içip şekerini yükseltiyor ve doydum sanıyor. Beslenme diye bir şey yok. Zaten ben ona "şeker hastası" diyorum. Şimdi değilse bile, bu gidişle ileride olacak... Ev de dolap boşaldı, yiyecek içecek hiç bir şey kalmadı. Sabah kahvaltıyı zor yapabildim. Sistemleri, düzenleri yok ki. Gecenin bir vaktinde yemek mi yenir? Bakın bana, akşam saat 16:30 da yemeğimi yiyip günü kapatıyorum. Sonra da ertesi gün sabaha kadar bir şey yemiyorum. Böylece vücut rahat rahat sindirimini yapıyor ve dinleniyor. Ağzınıza attığınız her yiyecek ile mideyi olur olmaz çalıştırıp vücudunuzu ve metabolizmanızı bozuyorsunuz. Sizi gören doktorlar ve diyetisyenler gülerek, ellerini ovuşturuyorlar. Aman dikkat! Beslenme şakaya gelmez, acısı seneler sonra çıkar...

Ben içkimi yudumlarken onlar, batasıca "batak" partilerinide yaptılar. Benim uyku saatim geçmişti ve yatmalıydım. Karşılıklı "iyi geceler" atışmasının ardından ben yattım.

Sabah işe geldiğimde, hafif bir ağırlık var dı üzerimde. (içki limitini aşınca oluyor) Sirkeli su ile onu da kısa zamanda atlattım ve işe koyuldum... Güne güneşli fakat, hızlı başladık. Öğle yemeğimi yedim mi yemedim mi bilmiyorum ama yorulmama az kaldı. Trafik bu gün fıtık olmuş. Bunca arabanın ağırlığını kaldıramıyor... Ne kadar trafik canavarı varsa hepsi yollarda... Ekonomik krizin böylesine de can feda... Ne kriz miş ama... Yollar, mağazalar hınca hınç dolu...

E-günlüğüm; nevruz bayramınıda kutlamayı unutmayalım. Kutlayanlara kutlu olsun. Bana her gün bayram olduğu için diğer bayramlarla aram pek iyi değildir.

Bu günün acısı akşam çıkacak biliyorum. Her yerim ağrıyacak. Zaten trafik de dur kalk, dur kalk ayaklarıma kramp girdi. Neyse yatmadan önce masaj yaptırırım geçer...

Bu cumartesileri böyle oluyor. Bir koşturmaca ile başlıyor, akşam sakinleşiyor. Akşam yemeğimi tam saatinde yedim ve artık seni yollayıp rahat rahat çayımı sigaramı içeyim. Pazartesi görüşmek üzere. Hoşçakal


Biliyor musun:
Sıradan bir İngiliz, günde 300 defa kameraya yakalanıyor muş...
Çirkin söz: "Kadının nefes aldığı yerde hava bozulur..." K. Kisfaludy
Güzel söz: "Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır..." Moliere
 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..