E-günlükte hafta sonu

Harika, her şey yolunda, finansal sistemi dünyada en sağlam ülkeymişiz haberimiz yokmuş... Bir şey söylemek istemiyorum, sonra "yangına körükle gidiyorsun" derler. Imf başkanı "dünya finans sistemi çökmek üzere" derken çok iyi niyetli olduğu için elinde körük yoktu. Bu yüzden o "cici", Arzuhan Doğan Yalçındağ "kaka"

Merhaba e-günlüğüm; Cumartesi akşamı yine yalnız kalma fırsatı buldum ve bol bol düşündüm. Neyi mi? Düşünmeyi düşündüm. Nasıl düşünülmesi gerektiğini, düşünmenin sistemlerini ve düşünülecek ve düşünülmeyecek şeyleri ayrıştırma hesaplarını düşündüm. Düşünürken nasıl düşünebildiğimi düşündüm. Sen anlamazsın, düşünce egzersizi yaptım. Yapmazsam düşünce tembeli olurum. Tıpkı yürümediğim zaman ayak kaslarımın tembelleşmesi gibi. Dikkat ettim rakı içerken daha iyi düşünüyorum. Acaba neden? İlerki günlerde bunu incelemeye almalıyım.

Evet değerli günlüğüm. Pazar günü sabah kalkıp periyodik işlerimi hallettim. Bir ara Elmar geldi. Elinde bir bardak ve içinde yavru bir fare. Dünya şirini bir şey. O veba, kuduz gibi virüsleri taşıyan hayvanın yerinde minicik, savunmasız, sevimli bir hayvan duruyordu. (Elmar'da biraz aşırı hayvan sever oldu) "Evladım bu beslenmez, doğru git yaşadığı yere bırak" dedim. Biraz ot vs. verdikten sonra gidip bıraktı. Annesine ihtiyacı olduğunu, annesinin de ona ihtiyacı olduğunu anlattım. (anne fareler yavrularını yeni bir yem bulduklarında önden salıp yemi yedirirler. yavru bir hafta içinde ölmezse sonra gidip büyük fareler yer. Bu yüzden soyları tükenmez.)

Elmar öğle saatlerinde gitti ve Ben de bir gün önceden planlandığı üzere eski arkadaşım Vildan ve onun kart hamili yakın arkadaşı Hilal hanım ile buluştuk. Vildan kiralık ev arıyor ve "bulabilir miyiz" diye bir soru sorarak tarihi gaflette bulundu. İki üç sokak dolaşıp onlarca kiralık evle karşılaşınca abondone oldu ve "yok yok ben biraz daha düşüneyim" dedi... Akşam üzeri ben bir ara onları bir cafe ye oturttum ve yanlarından ayrılıp Linda'nın yemeğini verip dışarı çıkardım. Bu arada ocakta yemeğim vardı onun altını kapattım. Sonra yine Vildan arkadaşımın yanına gittim. Bana bir sürü çay ısmarladı. Bol bol sohbet ettik ve kilolarca pirzola yedik. (kahkahalar yüzünden) Benim fırlamalığım tuttu ve çenem açıldı. (aslında açıldı az gelir, hiç kapanmadı) Akşam üzeri onları cadde'ye bırakıp köpeklerimin yanına eve döndüm ve sıradaki köpeğimi (Boss'u) çıkarıp yemeğini verdim. Sonra da sıra kendimle ilgilenmeye geldi. Traşımı oldum, bu güne hazırlığımı yaptım ve rakımı alıp bahçeye çıktım. Hava oldukça serindi ama aldırmadan oturup rakımı ve sigaramı içtim.

Bu gün yine "gün ola hayır ola, gün doğmadan neler doğar" atasözlerini ciddiye alıp işe erken geldim. Bakalım
günün içersinde ne sürprizler saklı? Göreceğiz...

Değerli e-günlüğüm; biraz önce sevgili Validemin yanına gittim. Hem su verdim, hem de ziyaret ettim. Ne derler; hem ticaret, hem ziyaret. Valide çok iyi durumda. Epey kendine gelmiş. Hatta giyinip, makyaj bile yapmış. Eski kadınlar böyle işte. Şimdikiler eşofmanlarla moda diye sokaklarda dolaşıp dursunlar...

Bu gün iki abone yaptık e-günlüğüm. Herhalde insanlar yavaş yavaş namımı duyuyorlar. Hiç bir çalışma yapmadığım halde hemen her gün bir abone yapıyoruz.

Bu günler de her gelen "işler nasıl" diye soruyor. Kriz söylentilerinden pay çıkarmaya mı çalışıyorlar ne? bende inadına "çok iyi, satışlar arttı" diyorum. Gerçektende öyle oldu. İnsanlar iyiden iyiye tatilden döndü ve bol bol su içiyorlar. Tabi bir de grip salgını var, bol bol su içilmesi gerekiyor. Mali Kriz derken, yakında insanlar sinir krizi geçirecekler. Ne bu tedirginlik? rahat olun canım. Banka batınca kimse ölmez, aç kalmaz...

Değerli e-günlüğüm; her zaman ki gib son satırlara geldik ve EGY (e-günlük yazarı) artık seni yuvana gönderecek. Sayfaların arasında umarım mutlusundur...
Yarın yine yazışacağız, meraklanma. Hoşçakal

Biliyor musun? Eğer kesmezsek, tırnaklarımız, bir ylda, 3, 75 metre kadar uzar mış...

Güzel söz: "Kardeşlerimi allah yarattı, ama dostlarımı ben buldum..." demiş Gothe