Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte hırsızlık vakası ve günlük

Ay ne berbat arabaymış o öyle. Bir gün bile dayanmak zor... Dün kiraladığım arabadan söz ediyorum. İnsanların beli, sırtı kesin bu arabalar yüzünden ağrıyor. Arabaya girmek bir dert, çıkmak bir dert. Şükürler olsun ki dün akşam arabama kavuştum. Arabamı çok seviyorum ama, önümüzde ki sene satıp yenisini almam gerek. Neyse çok rahatladım ve her şey yoluna girdi. Dün epey telaşlanmıştım. "a" planı yaptım, "b" planı yaptım ama "c" planı yapmamıştım. Bu yüzden endişe dolu dakikalar yaşadım. Eeee Türkiye burası, sadece "a-b" planı yetmiyor. "c", "d" hatta "e" planı yapmak lazım.

Merhaba e-günlüğüm; dün gece tahmin edersin ki, arabama kavuşmayı kutladım (bahane hazır) Elmar uğradı, onu da ortak ettim kutlamaya. Biraz fazla kutlamış olacağım ki, sabah zor kalktım. (sıkıyorsa kalkma) İşe geldiğimde bir süre arabamı sevdim, okşadım ve ona çok ihtiyacım olduğunu fısıldadım. (arabasını sevenler daha az kaza yaparlar) Oda bana "artık çok yorulduğunu, çalışma şartlarını iyileştirmemi, kasko yaptırmamı, pazar günleri kullanmamamı, dinlenmek istediğini" söyledi. "kasko" kısmı hariç hepsini kabu ettim. beş senedir kasko yaptırmıyorum ve o paraları kenara koydum. O paralarla şimdi yeni araba alacağım... Kasko neymiş? Kurallara uygun araba kullanıyorsan sigorta yeter de artar bile. Hadi git işine...

Değerli e-günlüğüm; İşte tam bana göre bir haber. "Bursa’da 14 ve 17 yaşındaki iki çocuk, bir kamyondan mandalina çaldıkları iddiasıyla gözaltına alındı." (ntvmsnbc) Hep söylemez miyim? "Gerçek adalet sistemi diye buna denir" diye... Çocuklar, yani zanlılar, yani suçlular, çok kısa sürede yakalanmış. Bravo emniyet güçlerimize... En az yirmi yıl ceza verilmeli. Hatta mümkünse müebbet hapis bile verilsin. Bunlar azılı suçlu. Önce mandalina ile başlarlar, sonra ekmek, domates ve baklava çalarlar. Asacaksın böylelerini... Aaaa sahi aklıma geldi, deniz feneri davası ne oldu, milli görüş, fetullah gülen, simpaş davaları... İhaleler de milyarlar götürenler, organ ticareti yapan doktorlarımız, mahkumu yüklü bir meblağ karşılığı beraat ettiren hakimlerimiz, çeteler, uyuşturucu kaçakçıları, mafya, diz boyu hırsızlık vakaları, soygun, gasp, otomobil, ev hırsızlığı, torunu yaşındakilere tecavüz edenler... Yok yok bu hepsinden önemli, çocukları tez elden asmak lazım. Diğerleri ülkemizin renkliliğini ve bir arada yaşadığımız çeşitliliği gösteriyor. Mandalina çalmak kadar büyük bir suç olamaz. Hem şimdi bunları acıyıp, "fakir aç" diye serbest bırakırsak, ülkede mandalina hırsızlığı çoğalır ve önünü alamayız... Bu "Gelkenekon" olayından daha vahim bir olay. Bunlar ileride MAGİY adında (mandalina çalan genç işsiz ve yoksullar) gizli örgüt bile kurarlar... Ne derler "bugün mandalina çalan yarın mandolin çalar" (kim demiş bilmiyorum) Sonra da sanatsal hırsızlık olur... Biz ülke olarak kaldıramayız bu gibi olayları...

E-günlüğüm, görüyorsun suç oranları çok arttı. Sakın elini kolunu bir yerlere uzatayım deme. Bu haberden sonra günümün güzel ve emniyetli geçeceğini anladım. Baksana emniyet güçlerimiz iş başında. Kimsenin endişesi olmasın, rahat rahat yaşayabiliriz bu ülkede.
Yazık bize ya! Zavallı, "insiyatif" yoksulu insanlardan oluşan bir ülkeyiz biz. "ben anlamam, merkez anlar" (senin yok da merkezin mi beyni, mantığı var?) zihniyeti son hızıyla yayılıyor...

Sabah işe, biraz sersem gibi ama, huzur içinde geldim. (sebebi belli) İşler hareketli gidiyor ancak daha da hareketlenmesi gerekiyor. Bu hareket bize yetmez. Daha iyi bir yaşam seviyesi yakalamak için iki kat fazla hareket lazım bize... Bu hareket ile ilerde kız bile vermezler.

Bütün Türkiye yağmurlu e-günlüğüm. Burada da dün geceden beri hafif de olsa yağmur yağıyor. Şimdi barajları yağmurların altına çeksinlerde yazın "susuzluk" naraları atmasınlar. Bu ülke susuz kalırsa bütün dünya susuz kalır.
Bir abonem yeni ev aldı ve oraya taşındı. Adres yine bizim bölgemizde ve aboneliği devam ediyor. Her gün gidiyorum. Bu gün "siz çok tüketiyorsunuz iki damacana alın" dedim. Ne dese beğenirsin? "ay koyacak yerim yok, yoksa alırdım" dedi. Ayıptır söylemesi, ev beş odalı, iki mutfaklı, iki banyolu bir residence... Yaklaşık fiyatı yedi yüz elli bin ytl. ve bir bidon koyacak yer yok. Yazık o verilen paraya yazık. Ne biçim bir ev yapmış adamlar. Onca paralara ev alıyorsun evin bir yerine ikinci bir bidon koyamıyorsun... Onların adına çok üzüldüm, ne diyebilirim ki? İnşallah daha büyük bir ev alırlar da ikinci bidon koyacak yeri olur. Ben de bizim iki odalı ev küçük diyordum, meğerse beş odalılardan daha büyükmüş... Halime şükredeyim ve sesimi kesip, oturayım malum yerimin üzerine..

Valide'nin durumunda bir değişiklik yok. Aynı gidiyor, doktor ilaçlar, hiç bir şey değiştirmiyor. Kendi halinde hem iyi, hem değil. Ara sıra yine ateşleniyor. Ümit ediyorum en kısa zamanda iyileşir.

Hafif hareketli bir günün ardından akşam yemeğimizi yedik ve yatıyoruz, şey pardon, çay içiyorum ve yazıyorum.

E-günlüğüm; yarın yine yazışmak üzere. Hoşçakal

Biliyor musun: Dünya genelinde, doğum yaparken, her gün 1440 kadın hayatını kaybediyor muş...
Çirkin söz: "Erkekler araba gibidir, dikkat etmezsen altında kalırsın..." ( kim söylediyse, çok çirkin)
Güzel söz: "Sevmek, keman çalmak gibidir, bilmeyenin elinde kötü sesler çıkarır..." Avustralya Atasözü (kemanın da kaliteli olması lazım:)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..