Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte karışık gün

Merhaba e-günlüğüm;
Havalar daha da ısınacakmış. Bu yüzden bu sıcaklardan şikayet etmiyorum. Havaların en sıcak olduğu günlerde şikayet edeceğim. Hadi linda yine dükkanda serin yerde oturuyor ama garibim boss pişiyor bahçede. (Akşam ben onu serinletirim)

Dün akşam dükkanı kapattıktan sonra geleneksel işlerimi bitirdim ve yine yürüyüşe çıktım. Uzun bir belasız yürüyüşün ardından dönüp yerime geçtim ve kaç gecedir bira ile dinlendirdiğim vücudumu serbest bıraktım. O da rakıyı tercih etti.

Dün yazdığım olaylar büyüyor. İşyerimin olduğu binada ortalık kızışıyor. Apartman sakinleri genç delikanlıyı başka yere taşınmaya zorluyorlar. Genç adam da dişini göstererek mücadele ediyor. O tartışmanın çıktığı gece binada oturan şuh bir hanımın oğlu kız arkadaşı ile gelmiş ve o kız arkadaş bütün erkeklere göz süzmüş. Daha sonra genç adam da evin anahtarını şuh kadının oğlunun önüne atarak hadi siz gidin isterseniz demiş. İşte olay ondan sonra büyümüş. Şuh kadın olaya karşı çıkmış. (belki oğlunun gay olmasını istiyor, belki de boş daireye onun ihtiyacı var) Oğlunun kız arkadaşı ile birlikte olmasını istememiş ve bunu biraz abartılı şekilde göstermiş. Daha sonra da olanlar olmuş...

Boş işler bunlar ya! Siz bir sürü insan çardak da toplanın, için bir güzel, sohbet edin ve sonra, bir hatun yüzünden ortalık birbirine girsin. Olacak şey mi bu. İyi ki ben yokmuşum, yoksa fena yapardım. Yieeeeyt diye bir bağırır, ortalığı sakinleştirirdim. "bir şeyi yiyen kaşığı yanında taşır" derler. O şeyi de hepimiz değişik şekillerde yediğimize göre anahtarı yanımızda, şey pardon kaşığı yanımızda taşımalıyız...

Değerli e-günlüğüm; Hükümetin gündemi daha önemli. (bir sidik yarışıdır gidiyor, herkes birbirine laf atıp duruyor) "Her devrim travma yaratır" sözlerine son noktayı koymak istiyorum. Adam haklı her devrim travma yaratır, hatta beyinsel özürlülüğe sebep olup kalıcı hasar bile bırakabilir. Devrimler bu gelişmiş beyinlerce yapıldığı için, gelişmemiş beyinler, travma ve beyin hasarlarına maruz kalırlar. Bu açıklamayı yapan kişinin beyninde Atatürk devrimlerinden kalan kalıcı hasar mevcut. Bu apaçık ortada. Adam haklı; Akp de bugün halen bu travmanın beyinlerinde yarattıklarını atlatmaya çalışıyor ama bir türlü atlatamıyor... Belirtileri: türban takmak, çarşaf giymek, fesle dolaşmak, ince bıyık bırakmak, şeriat devleti yaratma hayali kurmak, şeriat kanunları varmış gibi halüsilasyonlar görmek... Gördüğünüz yerde acıyınız. Saygılarımla...

Çok sıkıldım, hayatımı satıyorum! Anladıysam arap, hatta zenci, hatta ugandalı olayım. Bir milyon sterlin vermişler. Benim tepemin tasını attırma, yaşadığın şeyi nasıl satıyorsun be kardeşim. Anılarını, mal varlığını, arabanı, evini satarsın da, hayatını nasıl, ne şekilde satarsın anlamış değilim. Galiba sattıktan sonra geri saracak...

Bir bilim adamı keneleri yiyen avcı böcek tespit edip görüntülemiş. Keşke bende görüntüleseydim. Buradan o bilim adamına sesleniyorum... Keneleri kuşlar, böcekler, tavuklar, hatta karıncalar bile yiyor. Neden? taze kan taşıyor da ondan.
Hiç görmedim ama vampirler bile yiyor olabilir. Biyolojik teröre doğal çare arıyoruz. Bu virüs pirelerde olsaydı yanmıştı insanoğlu... Günde bin kişi falan ölür. Düşünsene günlük, boyunun 160 katı zıplayan bir yaratık...

Değerli e-günlüğüm; Bu haber güzel gibi görünüyor: Arılar nereye kayboldu? Buğday kıtlığı kapıda mı? İçecek su bulacak mıyız? Cep telefonu beyni yakıyor mu? Hormonsuz domates var mı? TV’yi kumandadan değil düğmeden kapatsak dünya kurtulur mu? NTV çevre sorunlarıyla başedebilmek için “yeşil ekran”ı açıyor ... (ntvmsnbc) Acaba gerçekten çözüm ve başedebilme önerileri mi olacak yoksa yeni bir yönlendirme ve şartlama biçimim mi gündeme gelecek? Mutlaka izlerim. Sonra da sana anlatırım. Ben pek konuşacak bir şey kalmadığı kanısındayım. Artık birşeyler yapılmalı diye düşünüyorum.

Evet sevgili günlüğüm; dünya ve memleket olaylarını bir yana bırakıp (bırakamayız, sıkı sıkı bağlıyız. hatta birlikte yaşıyoruz) işimize dönelim. Bu gün soğuk su dağıtmaya başladım. Her damacananın yanın da bir adet 0, 5 lt soğuk su veriyorum. Nasretttin Hoca'dan esinlendim. "Damacana gelirken doğurdu" diyorum. Bu havalar da iyi gidiyor. Hatta adreslere gidip gelirken yolda rastladığım yaşlılara ve çocuklu bayanlara da broşür ile birlikte veriyorum. Tamam suyu içip broşürü atıyorlar biliyorum ama olsun. Ya tutarsa...
Ne hava ama değil mi günlüğüm? Motorla dağıtım yaparken bile yüzüme sıcak hava vuruyor. Bundan sonra önünde havuzu olan dükkan tutacağım.
Bu gün de aç kalmadık, yemeğimizi yedik ve işimize devam ediyoruz. Bol bol limonlu su içiyoruz, çay içiyoruz, çukulata yiyoruz, ayran içiyoruz falan falan.
Hadi sevgili e-günlüğüm; sana travmasız günler diliyorum.
Yarın yine yazışırız. Hoşçakal, sağlam kal...

Biliyor musun? Ortalama bir insan, hayatı boyunca iki yılını telefon konuşarak harcıyormuş... (bence bu istatistik çok eski. Şimdi insanlar hayatının yarısını telefonla konuşarak harcıyor...)
Güzel söz: "İyi fikirler, bilgi olmadıkça iyi kararları garantilemez ve iyi bir bilgi seviyesi, iyi bir fikir olmadan pek işe yaramaz... İyi bir karar; iyi bir fikir ve iyi bir bilgi birikiminin evliliğinden doğan sağlıklı bir çocuktur... Andrew Roy Duncan (bu yazıyı okuyan bütün firmalar, "insan kaynakları" ve "halkla ilişkiler" departmanlarındaki tüysüzleri değiştirmeliler:)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..