Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte köpek itlafı

İyi bayramlar Türkiye!
Ne kadar ilkel bir ülke olduk. Her gün biraz daha ilkelleşiyoruz farkında olmadan. Haberlere bakar mısın?

-Baba çocuğunu, Kadın kocasını, Amir memurunu dinliyor... Bunun tek bir sebebi var. Güvensizlik! Biliyormusun günlük; güven kavramının yittiği yerde diğer olumsuz kavramlar devreye girer ve hepsi güvensizlik üzerine oluşmuş suç kavramlarıdır. İhanet, öldürme, yaralama, saygısızlık, hoşgörüsüzlük, yalan, aldatma gibi bütün kötü davranış biçimleri, güvensizlik kavramının hakim olduğu yerlerde yaşar...

-Antalya'da yüzlerce köpek itlaf edildi ve toplu olarak ormanlara gömüldü... Neden? İnsanoğlu gibi kimseye saldırmıyorlar, virüs yaymıyorlar, hırsızlık, ırza tecavüz, gasp gibi suçlar işlemiyorlar. Sözde turist mevsimi olduğu için, sokaklarda başıboş dolaşmasın diye yapıyorlar. Önce başıboş suçluları toplayın, sonra köpekleri toplarsınız. Her sene onlarca turiste tecavüz eden, öldüren köpekler mi? Başka işiniz kalmadı mı ya! Bence köpeklerden ve diğer hayvanlardan korkuyoruz! Sevgi, saygı, hoşgörü, sadakat, güven gibi kavramların dünya da tek uygulayıcısı hayvanlardan, bu kavramları yayacakları ve öğretecekleri için korkuyoruz!!!

Merhaba sevgili e-günlüğüm; Seni de bu haberlerle sıktığım için kusuruma bakma. Güzel bir şey yapalım...

Bu günü Köpeklerin Özgürlük ve Dayanışma Bayramı ilan edelim ama, dört ayaklı köpekleri kast ediyorum. Bir de dişi köpek sahiplerine çağrım olacak. Köpekleri doğurduktan sonra yavrularını büyütüp Antalya'ya bıraksınlar.
Bizim mahallede de benzer haberler var. Bir dut ağacı mahalleye sorun oldu. Dutlar arabaların kaportalarına zarar veriyormuş, yerlere dökülüyor ve yerleri kayganlaştırıyormuş, çocuklar düşermiş, yaşlılar düşermiş. Ağacı kesmek isteyenlerin baskı yaratma eylemi.

Yanlışlıkla bana da söylediler ve söylediklerine bin pişman oldular. Ne garip yere dökülen dutları temizlemek yerine ağacı kesmeyi düşünüyorlar. Bütün dökülen dutları süpürdüm ve "artık kimse kaymaz rahat olun" dedi. Ağacın altına rahatsız olan aracını koymasın. Çoğu binanın otoparkı var.
Sevgili günlüğüm; biraz önce bir son dakika haberi geldi. (ntvmsnbc) Antalyada ki köpeklerin intikamını Hindistan da filler almış. Sabah erken saatte internetten haberi okuyan filler bir köy basıp 7 kişiyi öldürmüşler... (sanırım yakında orada da fil katliamı başlayacak. Şimdiden zemin hazırlıyorlar)

Her gün böyle haberlere sinirlenip sana yazsam günlük tutamam. Gerçi günlük tuttuğum da ne ki; hep aynı olaylar. Monotonluk sarmış hayatımızı. İnsanlar artık sinemaya gitmeyi bile değişiklik olarak değerlendiriyorlar. Ben değişiklikleri yaşamımdan ziyade içimde ve beynimde yapıyorum. Fena olmuyor, pek beni tatmin etmesede hareket oluyor.

Bu gün de bir ağaç gitti. Aşağı sokak da biraz önce lime lime edilmiş bir ağaç gördüm. Köküne kadar kesmişler. İçim burkuldu, canım acıdı. Bu nasıl bir zihniyettir anlamadım gitti. Ağacı kesen kişinin, gölgeye, oksijene, yeşilliğe ihtiyacı yok mu? Yok tabi. Onun dayağa ihtiyacı var. Yeterince kötek yememiş... Etrafda da hiç gören olmamış nedense...

Değerli günlüğüm; Yaklaşık on gündür gittiğim abonelere ay başından itibaren uygulanacak elli kuruş zam bildirimi yapıyorum. Tepkiler çok değişik. Bırakmak isteyen, "aaaa çok yapmışsınız" diyen, "eh olacak o kadar" diyen, "geç bile kaldınız" diyenlerin yanında "e o zaman şimdi ne kadar olacak" (hesaplayamıyor) diye soranlar, "kaç paraydı ki" (fiyatını bile bilmiyor) diye soranlar oluyor. Her gittiğim de "kaç para" diye soranlar var, Yirmibeş kuruş düşük almak için pazarlık edenler var. Hiç yadırgamıyorum. Hepsinin kendine göre haklı sebepleri vardır. Umarım zam olayı abone sayımın azalmasına sebep olmaz. Gerçi rakiplerimiz bizden daha yüksek fiyatlılar ama yine de belli olmuyor. İnsanlar AB standartlarına uymayan, dolum yeri belli olmayan, ucuz suları tercih edebiliyor.

Biliyorum, dün gece neler yaptığımı yazmadım. Seni Hep aynı yazılarla sıkmak istemedim. (ne de sıkılırsın ya) Yalan söylüyorum unuttum. Sabaha karşı fırtına çıktı her yer uçuştu. Bu arada aklım da uçmuş farkında olamadım. Kusuruma bakma. Yarın hepsini yazarım. Niye yarın yazıyormuşum şimdi yazayım...
Akşam eve gittim, boss ve linda yı gezdirdikten sonra boss ile oyun oynadık. Daha sonra belalı ile görüştük, boss çok yoruldu onu hortumla suladım, sonra da bahçeyi suladım. Tekele gittim rakı ve bira aldım. Tekrar eve geldim, bahçeye çıkıp bira içtim. (değişiklik olsun diye) Sonra saatim dolunca doğru yatağa gittim ve uyudum... (sen öyle san) Diyerek seni uyutuyorum...
Hadi sevgili e-günlüğüm; yarın görüşmek üzere. Hoşçakal, huzurlu kal.

Biliyor musun? Eskimo dilinde kar yağışlarının farklarını tarif edebilmek için kullanılan yirmiden fazla sözcük varmış...
Güzel söz: "Doğduğun da sen ağlamıştın, harkes bayram etmişti. Öyle bir hayatın olsun ki; öldüğün de herkes ağlasın, sen bayram et... (kızılderili atasözü)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..