Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '06

 
Kategori
Haber
 

Ecevit Taksim'de

Ecevit Taksim'de
 

1977 yılında erken seçim kararı alınmıştı. 5 Haziran 1977 Pazar günü genel seçimler yapılacaktı. O zamanlar yalnızca TRT radyoları ve tek kanallı televizyonu olduğu için ve partilere radyo ve televizyonda sınırlı yer verildiği için gelişmeleri gazetelerden izliyorduk.

Yıllar geçtikten sonra o dönemi düşünürken aklımda kalan en önemli olay Demirel’in Ecevit’e “Taksim’e gitme, vuracaklar” uyarısını yapması ve daha sonra olan gelişmelerdi. 3 Haziran’da CHP’nin Taksim’de bir mitingi vardı. Kamuoyu araştırmalarının yapılmadığı o yıllarda seçim tahminleri için en iyi gösterge meydanlarda toplanan kalabalıklardı. TRT televizyonu bu mitingleri verirken iktidar partileri olduğunda kalabalık göstermek için kürsüye yakın yerleri, muhalefet partileri olduğunda ise kalabalıkların daha seyrek göründüğü uzakları gösterirdi. Akşam televizyonda “Kimse gelmemiş” diye düşündüğümüz mitingi ertesi gün gazetelerde “muhteşem bir kalabalık” tanımladıklarında şaşırmamayı öğrenmiştik.

O günlerde radyoda partiler seçim konuşmaları yapıyordu. Seçim yasasının belirlediği ilkelere göre her parti belirlenen sürelerle seçim konuşmalarını yapıyordu. 3 Haziran mitingi öncesinde Ecevit bu radyo konuşmasında Taksim'de yapacakları mitingle ilgili Başbakan Demirel’den gizli bir mektup aldığını bu mektupta kendisine Taksim’de bir suikast yapılacağı bilgisine ulaştıklarını, bu nedenle mitinge katılmaması gerektiğini belirttiğini anlattı. Daha sonra da kendisinin o saatte Taksim’de olacağını ama oraya hiç kimsenin gelmesini beklemediğini söyledi. Ecevit’in bu konuşması radyo başındakilerin tüylerini diken diken eden bir konuşmaydı. O konuşmayı duyunca ertesi gün İstanbul’da olmayı ne çok istemiştim.

3 Haziran mitinginin ne kadar muhteşem olduğunu ertesi gün gazetelerden öğrendik. Hiç kimse Ecevit’in “gelmeyin” demesini dinlememişti ve Taksim’i doldurmuşlardı. O gün Ecevit bir kahramandı benim için. Aynen 20 Temmuz 1974’de olduğu gibi, 12 Eylül’ü izleyen günlerdeki gibi, Meclis’e bir türbanlı milletvekili sokmaya çalıştıklarında kürsüye çıkıp “haddini bildirin” dediği gündeki gibi...

1977 seçimleri sırasında ODTÜ’de öğrenciydim ve ODTÜ boykottaydı. 14 Şubat’ta başlayan boykot dokuz ay sürecekti. Seçim döneminde İnebolu’daydım, 18 yaşına yeni girmiştim ancak o zamanlar seçmen yaşı 21 olduğu için oy kullanamıyordum. Bir taşra kasabasında, okul yok, yapacak bir iş yok. Her gün birkaç gazete alıp seçim kampanyalarını izliyordum. O seçim beni de çok ilgilendiriyordu. MC iktidarları ile bizim okuldaki sorunun çözülüp boykotun kalkması olanaksızdı. O yıllarda Türkiye’deki milyonlar gibi benim de umudum Ecevit’ti.

5 Haziran seçimlerini beklerken, henüz bilgisayarın olmadığı, hesap makinelerinin lüks olduğu günlerde kendi çapımda seçim tahmini yapmaya çalışıyordum. Çarşaf gibi kareli bir kağıda 67 ilin adlarını, seçmen sayılarını, milletvekili sayılarını yazmış, kalın bir deftere de gazetelerden okuduklarıma göre her ilde hangi partinin ne durumda olduğu notlarını alıyordum. BBC, Almanya’nın Sesi gibi radyolardan da bilgi almaya çalışıyordum. Bir önceki seçimle ilgili bilgileri de toparlamıştım. Internet olmayan günlerde bu bilgileri elde etmek en çok zaman alan işti. En çok yardımcı olan gazetelerde il-il yayınlanan seçim bilgileri olurdu. Gazete yazarları o zamanlar il-il, ilçe-ilçe tüm ülkeyi dolaşırlar ve gözlemlerini yazarlardı. Bütün bunları değerlendirip o büyük tablomun içine yerleştiriyordum. Seçime bir gün kala gazetede gördüğüm İstanbul’daki bu kalabalığı Ecevit İstanbul’u aldı diye değerlendirmiştim.

O zamanki seçim nispi temsil sistemine göre yapılıyordu. Şimdikine benzer ama barajsız bir sistemdi. Tüm bilgileri her ilde partilerin alacakları yüzde oylara çevirmiş ve nispi temsil sistemine göre hesaplamıştım. Benim tahminlerim Ecevit’i iktidar yapamıyordu. 213 hesaplamıştım. Seçimden bir gün önce umudum sönmüştü. O zamanki meclis 450 üyeliydi ve çoğunluk için 226 gerekiyordu. Ertesi gün seçimler yapıldı ve CHP 213’de kaldı. Hemen bir katılım oldu 214’’e yükseldi ama yetmedi.

O zamanlar seçim sonuçlarının kesinleşmesi günler sürerdi. Resmi sonuçlar açıklanınca Ecevit hükümeti kurmakla görevlendirildi, kurduğu hükümet güvenoyu alamadı. Daha sonraki yıllarda meclis aritmetiğinde değişikliklerle yeniden başbakan oldu, yine umutlandık.

O yıllar çok zor yıllardı. 12 Eylül’e doğru Demirel’e yaptığı koalisyon önerisi Ecevit’in ülkesini ne kadar çok sevdiğinin bir göstergesiydi. O teklif Türkiye Tarihinin “keşke” denilecek en önemli dönüm noktasıydı. “Keşke o koalisyon kurulsaydı ve 12 Eylül olmasaydı.”

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..