Economist'ten Türkiye'ye bir bakış

"Türkiye daha az eğlenceli bir yer oldu...

Ilımlı İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi ile muhafazakârlık tırmanıyor...

Dindarlığı ve aile değerlerini aleni olarak benimsemesiyle, Ak Parti, İran Mollalarından çok Amerika'nın muhafazakâr sağına benziyor."

Bunları Economist yazıyor...

Sebebi de Türk Hava Yolları'ndaki yeni hostes kıyafetleri ve içki yasağı...

İçki yasağının, "düşen talep"ten kaynaklandığı bildirilse de, Economist'e göre; "THY, içki içmeme konusunda 'militan' olan TC Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı memnun etmeyi" hedefliyor.

Bu tespitler ilginç, tabii!

En ilgin olanı da, İran'dan çok Amerika'ya benziyor oluşumuz. Zaten bizim korkumuz da, "Şeriat" falan değil, işte budur: İslâm'ın "ılımlı"laşması, toplumun Amerikanlaşması ve o hâkim kültür içinde yozlaşarak, kimliğini kaybetmesi!

x   x   x

Türkiye'nin daha az eğlenceli bir yer olduğu iddiası biraz tartışmalı!

Her ne kadar, eskiden Türkiye'yi güldüren, eğlendiren Hamdi Alkan'lar, Yasemin Yalçın'lar, Levent Kırca'lar, Ferhan Şensoy'lar, hatta Zeki-Metin'leri televizyonlarda pek göremiyorsak da..

Çünkü ekranlar bu sanatçılara kapalı olsa da...

Haklarını yemeyelim:

bugün memlekette;

Hülya Avşar'lar...

Sergen Yalçın'lar...

En mühimi, Acun'lar var:

Onların "Yeteneksizsiniz"dedikleri var!

Halk çılgınca eğleniyor...

Bu Economist eğlenceden anlamıyor!

x   x   x

PATLAMALI-ÇATLAMALI 'BARIŞ SÜRECİ'

"İmralı"yla Ankara arasında bahar rüzgârları esiyor...

Gözüken, her iki tarafın da gayet "iyi niyetli" olduğu...

"Barış"ı, daha doğrusu kanı durdurmaya kararlı oldukları...

Bunu sağlamak için de her türlü "fedakârlığa" hazır olunduğu...

Hatta BDP milletvekili Sırrı Sakık, "Barışı engellemeye kalkarsa, PKK'nın bile yakasına yapışacaklarını" vurguladı...

Yani o derece azimliler...

Bunlar güzel... Umut verici...

Söylemler o derece kuvvetli!

Gel gelelim, icraatlar o derece istikrarlı ve güven verici değil...

Ankara-İmralı arasında barış rüzgârları estiği günlerde, 15 Şubat'ta, ülke sathı savaş alanına döndürülüyor...

Sebep?

İmralı sakininin, Kenya'dan Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü olması!

Araçlar yakılıyor, bombalar patlatılıyor, izinsiz gösteriler yapılıyor, polis ve araçları taşlanıyor, kepenkler kapatılıyor...

Sorarım:

"Barış" böyle mi gelecek?

 Bu mudur iyi niyet?

Böyle patlamalar-çatlamalarla gelen barıştan ne fayda umulur? Gerçek bir barışa böyle mi ulaşılır?

Öte yandan, PKK'nın rehin tuttuğu 3 asker, bir kaymakam, bir polis var.. Bir buçuk yıldır PKK'nın elindeler... Unutuldu gitti.

Madem bir barış sürecindeyiz, silahların susacağını konuşuyoruz, en azından iyi niyet gösterisi olarak "rehineler"; Kaymakam kenan Erenoğlu, Astsubay Abdullah Sörfçeler, Polis Memuru Nadir Özgen, Uzman Çavuşlar Kemal Ekinci ve Zihni Koç neden serbest bırakılmıyor?

Öcalan'ın, neredeyse her dediği kabul edilirken, PKK'nın elindeki rehineleri, devlet niçin gündeme getirmiyor?