Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '08

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Eczane Sefa… Geç kalana cef

Eczane Sefa… Geç kalana cef
 

Geceleri korkmayan eczacılar nöbetçi kalmalı!: Bir kaç gündür apse yapmış diş etim için antibiyotik kullanıyordum. 21 Kasım Cuma gününün akşamı, vücudumda yer yer hafif kabarıklık ve kızarmışlıklar oluştu. Hemen en yakın sağlık kurumunun acil servisine gidip muayene oldum.

Doktor hanım; alerjinin sebebinin, kullandığım antibiyotiğin olduğunu söyledi. Küçük bir serum şişesine bazı ilaçları ekleyerek bana o ilaçlı serumu verdiler. Yaklaşık bir buçuk saat sonra vücudumda hiç bir kızarıklık kalmamıştı.

Daha sonra doktor hanım reçeteye üç adet ilaç ekleyerek bunları kullanmamı istedi.

Eczaneler kapalı olduğu için ilaçları yarın almayı düşünüyordum.

Ertesi gün, yani 22 Kasım Cumartesi günü; yoğun iş yüzünden ancak eve saat 19.00 gibi gelebilmiştim. Hemen ardından hava bozmuş sağanak yağmur ve fırtına yüzünden dışarı adım atamadım.

Saat 23.30 da, yine vücudumda yer yer kızarıklar oluşmaya başlamıştı. Hemen nöbetçi eczaneden doktorun yazdığı reçete ki ilaçları almaya gitmeliyim diye düşündüm.

Google'dan bize en yakın nöbetçi eczanenin neresi olduğuna baktım ve Sefa eczanenin adresini telefonunu aldım. Saat 23. 45 eczaneyi aradım ve telefonu açan şâhısa kendi bulunduğum yeri söyleyerek, kendilerine en yakın nerden gelebilirim diye bana yolu tarif etmelerini istedim.

Saat 00.05 ve ben nöbetçi Sefa Eczanesinin önündeyim.

Dükkânın kepenkleri inmiş yerden 20 santim boşluk bırakmışlar içeri girmeyi önlemişler. İçerde görevli iki kişiden biri yanıma geldi "buyurun ne istemiştiniz" dedi.

Kendilerini az önce telefondan arayan kişinin ben olduğumu söyleyerek kapının altından reçetemi verdim ve o anda kredi kartı ile ödeme yapacağımı söyledim.

-"Tamam, ağabey kredi kartı ile de ödemenizi alırız"dediler.

Az sonra bilgisayarın başında ilaçların fiyatlarını çıkarıp ve ilaçları poşetle getiren diğer şahıs benden ücreti istedi.

Kendilerine daha önce kredi kartı ile ödeme yapacağımı söylemiş olmama rağmen bu ikinci şahıs benden nakit karşılığı ilaçları verebileceğini söyledi.

Diğeri ise olacakları dinlemeyi ve sessiz kalmayı tercih etmişti.

Kendilerine beni içeri almalarını ve kredi kartı ile ödeme yaptıktan sonra kepenklerini yeniden indirmelerini söylememe rağmen ısrarla olmaz dediler. Öyleyse az önce telefon ettiğimde bana bunu neden söylemediniz dedim.

"Sormadın ki?" Dediler.(!)

"Biz kepenkleri Saat 24.00 ten sonra güvenlik için indiriyoruz, bize bir şey olursa sen bizim zararımızı karşılayabilecek misin?" Dediler.

(Bu eczanenin polis karakolunun uzaklığı 100 metre. Dikkatinizi çekerim!)

Size telefon açtım benim geleceğimi biliyorsunuz ve saat 00.05 te gelmiş olmam ile 23.55 te gelmiş olmam arasında ne fark var? Diye sordum.

Bu arada ilk konuştuğum kişi gelerek olaya son noktayı koydu:

"Olsun, siz geç kaldınız. Biz saat 24.00 te kepenkleri güvenlik maksatlı indiriyoruz ve satışlarımızı böyle yapıyoruz." diyerek konuyu bitirdi.

İlaçları ya nakit vererek alacaktım veya kredi kartımı onlara verip alın şifrem şudur diyeceğim, kendileri içerden parayı çekip, kartımı bana geri vereceklerdi!

—Kardeşim madem korkuyorsunuz neden bu işi yapıyorsunuz? Herkes gecenin bir vaktinde size nakit parayla gelmesini nasıl beklersiniz?

Yok, kardeşim kime anlatıyorsun. Bana "ağabey üzerinde paran yoksa bunu pazartesi ver veya kimliğini bırak" ne bileyim yani her hangi bir kolaylık göstermeye çalışmak yerine "istersen sana reçeteni verelim git başka yerden al" diyorlar!

Bakın bu yaptığınız hem ayıp, hem saygısızlık. Sizi şikâyet eder hakkınızda yazı yazarım diyorum. Bana, "kime şikayet edersen et bizim kimseden korkumuz yok diyorlar"!!

(Çoluk çocuğa kalırsa bu işler, Daha çok kişi gelir bu kapıdan döner!)

Bu ayıp kimindir bilmem.
Yüz metre ilerdeki polis karakolunun verdiği güven ayrıca tartışılır mı, tartışılmaz mı?

Ya bizim yusufçuklara ne demeli; devlet erkânından çok şükür korkuları yok! Onların korkuları gaspçılardan terörden olmalı?

İnsanlara verdikleri hizmet, gösterdikleri saygı, kepenk öncesi ve kepenk sonrası olarak ikiye ayrılıyor!

Cebimde nakitim olmasına rağmen bu etik olmayan davranışa tepki olsun diye ilaçları almadan, Yusufçuklardan ayrılıp onlara şarkılar, türküler besteleyerek eve geldim!

Bizim kimseden korkumuz yok diyorsun? Vah vah..

Öyleyse kepenkler neden indi?
Yusuf Yusuf Yusuf

Bu pis kokular kimden geldi?
Yusuf Yusuf Yusuf

Beni daha fazla germe;
Vereceğin ilaca sövdürtme!
Yusuf Yusuf Yusuf

Gel beriye beriye,
Ver reçetemi geriye,
Yusuf Yusuf Yusuf ....

( Uymadı ama uyduğu kadar, daha sonra daha güzeli ile değiştirebilirim:)) )

Geceyi az bir kızarıklıkla atlattık. Üzerini kaşımayınca bir şey olmuyor.
Sabah tekrar google'den diğer nöbetçi eczanenin yerini öğrendim.

Tesadüfe bakın aynı eczanenin karşısında ki Merve Eczanesi 23 Kasım Pazar günü nöbetçi.

Oğlum Gökmen ile birlikte (9 yaşında) geze geze eczaneye gittik ilaçları aldık parasını öderken oradaki eczacı arkadaşlara; sizde saat 24.00 ten sonra kepenklerinizi indirip, satışlarınızı 20 santimlik kepenk altındaki aralıktan, nakit olarak mı yapıyorsunuz? Diye sordum.

Görevli arkadaşlardan biri (üç kişiler) "yok beyefendi bizim kapılarımız sabaha kadar açık" nöbetçi eczanenin kapısı kapalı olur mu? Olmaz öyle şey dediler.

Kendilerine komşularının akşamki davranışlarını anlattım; sadece birbirlerine bakıp tebessüm ettiler.

Daha askerliğini bile yapmamış bu eczacı gençler, askere gittiklerinde ve nöbet tutarlarken hele birde sınırdaysalar; vay Türkiye'min haline... Vay milletimin haline!

Vay ki vay bunların eline düşen hastanın haline!
Vay iki kafadar Yusuf Yusufçuğun haline…

M. Talip Girgin
Tüm yazdıklarım!


 

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..