Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

09 Aralık '08

 
Kategori
Gelenekler
 

Edep Hakkında...

Edep Hakkında...
 


Bir zamanlar Osmanlı'da "sadaka taşları" varmış ve ihtiyacı olan kişiler sadaka taşının üzerindeki keseden, yabancı elçilerin de şaşkın şehadetleriyle, yalnızca ihtiyacı kadarını alırlarmış...


Aynı şey yolların üzerinde vakıflar tarafından kurulan konaklarda da uygulanır, yolcu eğer ihtiyacı varsa yatağının başucundaki keseden alabilirmiş. Bu kişilerin binitine ücretsiz bakılır ve yine ücretsiz üç gün yemek de verilirmiş...


Eskiden, Allah kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş ve bu sebeple, kesinlikle "kapıyı kapat!" denilmezmiş... Bunun yerine "kapıyı ört, ya da sırla" denilirmiş. Ayrıca kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş...


Yine aynı düşünceyle, Allah kimsenin ışığını söndürmesin diye "lâmbayı söndür" demezlermiş, "lâmbayı dinlendir" derlermiş. Lâmba yakılmaz, uyandırılırmış...


Uyuyan bir kimse uyandırılmak için sarsılmaz ve ismi ile çağrılmazmış, "Agâh ol erenler" derlermiş. Zira nezaket, incelik ve edeb her işin başı imiş...


İnsanlar konuşurken sözleri kesilmez, işaret ve işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hiç hoş karşılanmazmış...


Hanımlar, beylerine "efendi" derlermiş ve "siz" diye hitab ederlermiş... Her daim hanımefendiliklerini gösterirlermiş. Yürürken yere gayet yumuşak basılır, ses çıkarmamaya özen gösterilirmiş... Yerdeki haşerata basmamaya itina ettiği için, ismi "karınca ezmez efendi"ye çıkan insanlar varmış...


Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek, geri geri çıkmak edebdenmiş. Kapı eşiğindeki ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş. Yâni, "git bir daha da gelme!" der gibi değil de, "gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun" der gibi dizilirmiş...


Eskiler hayatı o kadar nurani, o kadar temiz ve o kadar manâlı yaşarlarmış... Bu durumu, Üstad N. Fazıl şöyle tarif etmiş... "Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler, ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler."


Eskiler "Edeb Ya Hu!" derler, O'nu görüyormuşçasına yaşamaya çalışırlarmış... O varken başkasına bakmaz, O'nu unutmuş gibi tavırlara girmezlermiş. Ezel ve Ebed Sultanı'nın huzurunda nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa öyle hareket etmek isterlermiş. "Bizi takip eden, her halimizi engelsiz, perdesiz gören, şu anda bizim durumumuza bakan Allah var!" der gibi, o manâyı hatırlatmak için her yere "Edeb Ya Hu!" yazarlarmış. Bu da, "Allah'ın huzurunda edeb" demekmiş...


İnsan nerede olursa olsun Allah'ın huzurunda değil midir?
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..