Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '18

 
Kategori
Deneme
 

Edepsiz Kabak Bitkisi ve Mağrur Kavak Ağacı

Edepsiz Kabak Bitkisi ve Mağrur Kavak Ağacı
 

Yaşamın kural ve kaidelerinden biri de edebini yitirmeden, insanlık vasıflarından ayrılmadan yaşamaktır.

Edebini yitirmiş insanlar toplum için bir tehlikedir.

Kavak ağacı gibidir derler. Desinler bende o tarifi beğenirim. Kavak ağacı eğilmez dik durur, dik büyür. Kavak ağacı edeplidir.

Sert mizaçlıdır, Beyaza, ayaza, yağmura, rüzgâra kolay teslim olmaz. Dalları gevşek, yaprakları güzün ilk ayında sararsa da gövdesinin duruşu Elif misalidir.

Suya saygılı, hayata sevgiyle bağlıdır, değişmesi mümkün olmayan ilkelerinden vazgeçmez. Mağrurdur, mahzundur bir gözyaşı döker şahit olursan sende yanarsın o feryada.

Gururludur, belki saygısını ifade etmek için başını hafifçe eğmiştir, rüzgâr gücünü göstermeye kalkışınca tahammül etmez ya orta yerinden tam kırılır veya dik durur asaletinden ve gururundan asla vazgeçmez. Rüzgâra kafa tutar.

Rüzgâr da, esen yelde bilir onun mizacını boyun eğmektense kırılıp öleceğini. Hani bizim kimseye göstermediğimiz kararlı bir tarafımız var ya, kavak ağacıda aynen öyle.

Onun sırrı görünen yüzünde değil, toprağa gömülü kökünde gizlidir. Nasıl gönül dünyada aşkı arar durur kavak ağacının kökü de toprak altında suyu öyle arar durur. İndikçe iner derine. Su onu sever, o suyu sever.

Bir bakmışsın yeryüzündeki büyüdüğü kadar bir de toprağın içinde büyütmüştür kendini. Böyle yüce böyle ulu bir kavak ağacı görürsen korkma otur gölgesine.

O, suyu aramış bulmuş ve muradına ermiş aşkla buluşmuş meşk düşürür gölgesinde durana. Yapraklarından çıkan hışırtılar kimine şiir olur, kimine ağıt kimine feryat olur kimine huzur.

İnsanın değerlerinden ayrılmadığı misali, oda ayrılmaz topraktan. Zordur onu kökünden ayırmak bağlandı mı bir kere sevdiği toprağa canından bir parça bırakmadan ayrılmaz topraktan ayrılmaz.  

Toprakta kavak ağacına sanki bağrını bir başka şekilde açmıştır. Söküp atamazsın bu ağacı toprağın sinesinde izler bırakmadan.

Sert mizaçlıdır  dedik ya insanın maşuk olanı gibi âşık olduğu toprağa köklerini bırakır da öyle ölür ancak, o zaman vazgeçer toprağa olan sevdasından.

Hiç denk geldiniz mi bilmem toprakla kavak ağacının ayrılık anına. Önce toprağa en yakın yerinden keserler ve dimdik devriliverir kavak ağacı hiç eğilmeden.

Sonra kökünü topraktan ayırmak için  dozerler kepçeler getirirler en fazla bir kaç metre eşer kökü gizden ayırır ama yinede tamamını yok edemezler.

İnsanoğlu için en fazla 2 metre yeterlidir topraktan faydalanmak için sonrası yine 2 metrelik dar bir çukur insanoğlu için.

Öyle kavakta da boy var deyip geçme, yaratılmışların çoğu gözyaşı döker onun toprağa olan bu sevgisine. 

Kural ve kaideler içinde gerçekleşmesi mümkün olan hayallerin peşinden koştum, onlar gerçekleşti.

Arkama bakmadan peşine takıldığım hayaller kaç kez bana artık geri dön yoruldun dediler.

Bıkmadan, usanmadan, yorulmadan yola devam ettim. Elbette sonuçta yorulmuştum, lakin hayaller gerçekleşmişti. Çektiğim cefaya, gördüğüm ecre, yorgunluğa değmişti.

Ben gerçekleşmesi mümkün olan hayallerimden ayrılmadım, beni o hayallerimden ayıranlar oldu.

Ne yazık ki beni hayallerimden ayıranların tüm gerçekleri benim bir hayalim kadar değerli değildi.

Onlar çok cesaretsiz, metanetsiz, günü yaşayanlardı, uzağı görmeyenlerdi, yarınları düşünmeyenlerdi. Kavak ağacı ile kabak bitkisinin hikâyesini anlatmaya gerek var mı?

Çalışmadan, sabretmeden, emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay  kazanılan kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve sabır şarttır.

Yaşamım boyunca keşke şöyle yapsaydım, duruşumdan ve ilkelerimden biraz taviz verseydim, hafif eğilseydim diye bir pişmanlığım yoktur. Gidişimiz de böyle olacaktır.

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..