Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Edepsizler topluluğu -2- Bölüm

Edepsizler topluluğu -2- Bölüm
 

Öyleyse ver bende bir göz atayım şu mucize kitaba bakayım nelerden bahsediyor başka!

-Buyurun efendim.

Ürkek ve çekingen bakışlarla aldı sanki bir anda hayatı ve değerleri değişeceğinden korkan gözleri ile kitabın ilk sayfasını açtı. İçinden okumaya başladı.

- Fatiha Suresi,

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile

-Hant bu Rahman ve Rahim ne demek biliyormuşsun? Bir an ürperir gibi oldum!

-Bende ilk elime aldığımda sizin gibi ürperdim efendim ve araştırdım ve buldum size okuyayım.

-Oku hant!

Hant çantasında not defterini çıkararak okumaya başladı

- Hanefi mezhebinin sonraki alimlerine göre, makbul ve esahh olan, besmelenin başlı başına bir ayet olup bir sürenin parçası olmadığıdır. Süre aralarını ayırmak için ve her hayırlı işe onun zikriyle başlandığı gibi, Kura’na da bununla başlamakla teberrük için indirilmiştir.

-Hanefi ne demek?

-Bitireyim anlatacağım genel müdürüm.

-Besmele, Kura’nın anahtarı, Levh-i mahfuzda kalemin yazdığı ve Adem (a.s.)’e nazil olan ilk şeydir. İstiazeden sonra gelmesinin hikmeti, özü kötülüklerden temizlemenin süslemeden önce ve Allah’tan başkasından yüz döndürmek, Allah’a yönelmekten önce olduğu içindir.

 Kâfirler,

Durdu

-Yani bizleri işaret ediyor genel müdürüm!

-Nerden biliyorlarmış ki?

-Onu da anlatacağım genel müdürüm az sakin olun. Kafirler işlerine ilahlarının isimleriyle başlayıp, ‘Lat ve Uzza’nın adıyla’ derlerdi. Bundan dolayı muvahhit (Allah’ın birliğini kabul eden kimsen)in bir şeye başlarken Allah isminin özel manasını kastetmesi vaciptir. Buda besmelenin önce zikredilip, fiilin sonra gelmesiyle olur. Bunun için sonuna mahzuf bir fiil takdir edilir ki; ‘Bismillahi akrau’ veya ‘etlu’ demek olur. Veya başlanılan işe bağlı başka fiiller takdir edilebilir.
Dediler ki; ilimlerin hepsi ‘Be’ harfindedir. Yani olan benim ismimle var oldu, olacakta yine benimle olur. Öyleyse alemlerin varlığı benim varlığımla kaimdir. Benden başkasının hakiki varlığı yoktur. Ancak ismi ve mecaz varlığı vardır demektir. Tasavvuf ehlinin ‘Baktığım her şeyde ancak Allah’ı gördüm’ sözünün manası budur. Peygamberimiz (s.a.v.)’in ‘Zamana sövmeyin. Zira zaman, Allah’ın kendisidir’ hadis-i şerifinin manası da bu kabildendir.

-Tam anlamadım ama müthiş bir şey! Sakın kimse duymasın hant, bilgi için soruyorum aslında, ben okumaya devam ediyorum işin bitince yine beni bilgilendirirsin

-Tamam efendim!

Genel müdür okumaya devam etti.

-Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur.  ?3?Tefsir

Rahman ve rahîm.

Ayet

Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur.  ?4?

Tefsir

“Ödül ve ceza (din) gününün hâkimi” diye çevirdiğimiz tamlamada geçen mâlik “malın, mülkün sahibi” demektir. Kıraat âlimlerince “hükümdar, iktidar sahibi” anlamında “melik” şeklinde de okunmuştur. İnsanlar için kullanıldığında mâlik ile melik arasında güç, yetki ve tasarruf hakkı bakımlarından önemli farklar vardır. Mal ve mülkün sahibi (mâlik) kişinin başkalarına hükmü geçmez, başkalarına hükmü geçen hükümdar (melik) ise her malın ve mülkün sahibi değildir. Allah Teâlâ hakkında mâlik ve melik sıfatları kullanıldığı zaman mâna çerçevesinde bir eksiklik olamaz; çünkü O hem âlemlerin sahibidir hem de herkese ve her şeye hükmü geçer; O’nun iktidarı üstünde bir iktidar tasavvur bile edilemez. Melik O’nun zâtına, mâlik ise fiiline ait sıfatlardır. “Ödül ve ceza (din) günü”nün âhiretteki hesaba çekme ve hüküm verme günü olduğu, bunu açıklayan başka âyetlerden anlaşılmaktadır (meselâ bk. İnfitâr 82/17-19). Allah Teâlâ bütün zamanlarda ve zaman kavramına bağlı olmaksızın mutlak hâkim, sahip, melik ve mâliktir. Ancak Allah Teâlâ dünya hayatında, imtihan için kullarına da sahiplik ve iktidar vermiş; imanı olduğu halde gaflet içinde bulunan kimseler –zaman zaman da olsa– Allah’ın sahipliği ve iktidarının bilincinde olmaya özen göstermemişler; imanı olmayanlar ise bunun şuurundan tamamen yoksun kalıp inkâr etmişlerdir. Âhiret âleminde kulun, bu görünürdeki ve geçici iktidarı da ortadan kalkacağı için Allah’ın melik ve mâlik sıfatı bütün azametiyle ortaya çıkacak, belli olacaktır. Bunun için âhirette O, gerçekte ve görünürde “melik ve mâlik”tir.

Durdu ve hant döndü

-Hant Allah Teâlâ hakkında mâlik ve melik sıfatları kullanıldığı zaman mana çerçevesinde bir eksiklik olamaz; çünkü O hem âlemlerin sahibidir hem de herkese ve her şeye hükmü geçer ne demek istiyor?

-Okumaya devam edin anlarsınız efendim. 

-Ayet

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.  ?5?

Tefsir

Besmeleden buraya kadar kendisi ve sıfatları, kulları ve kâinat ile kesintisiz ilişkisi, dünya hayatının sonu ve hesap günü hakkında önemli açıklamalar yapan Allah Teâlâ, bunları iman içinde dinleyip anlayan ve şuuruna yerleştiren kullarında hâsıl olacak duygu ve düşünceye, davranış biçimine tercüman olarak “Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” buyuruyor. Şu halde yukarıda sıralanan eşsiz ve benzersiz sıfatlar Allah’a mahsus olduğuna göre ibadetin ve yardım dilemenin O’na özgü kılınması da –kul açısından– tabii hale gelmektedir. İbadet “kulluk ve tapınma” olarak anlaşılmıştır. Bu kavramın içinde kâmil manada “sevgi, korku ve boyun eğme” vardır; bu üç tavır ve duygunun birlikteliği ibadetin temelini oluşturur. İnsanların yaratılış gayesi ibadettir; ancak onlar buna mecbur tutulmamışlardır; yani terim anlamıyla ibadet, iradeye bağlı olmayan hareketler ve oluşlar gibi hâsıl olmamakta; ilâhî emri kul, –dünya hayatında bir imtihan olarak– serbest iradesiyle yerine getirmekte veya ihmal etmektedir. Dünyanın bütün nimetleri ve imkânları insanın, insanca (yalnız Allah’a kulluk ederek) yaşaması için verilmiş araçlardır. Bunları amaçlarına uygun olarak kullanmayanlar nimetin kıymetini bilmemiş ve israfa sapmış olurlar. İnsanın sınırlı gücü ve iradesi her zaman maddî ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya ve kendisinden beklenenleri yerine getirmesine yeterli olmamaktadır. Bu sebeple insanlar hem diğer insanlardan hem de insan üstü güçlerden yardım istemeye ve almaya kendilerini mecbur hissetmişlerdir. Fakat onların bu iki kaynaktan yardım istemek ve almak için tuttukları yollar, benimsedikleri sistem ve usuller, ilâhî irşada kulak asmadıkları zamanlarda şirke ve bedbahtlığa düşmelerine sebep olmuş; dolayısıyla birçok batıl din, işe yaramaz sistem ortaya çıkmıştır. Bu âyet, ibadet ederken ve yardım isterken yöneleceğimiz doğru adresi bize göstermekte ve tevhidi (bir Allah’a ibadeti, sığınmayı ve yönelmeyi) getirmektedir. Âyette “ederim, dilerim” yerine “ederiz, dileriz” şeklinin seçilmiş olması tevhid ehli müminlerin bir bütün teşkil ettiklerini, bu sebeple “Sen ben

DEVAM EDİYOR

 Kaynak

1- http://www.youtube.com/watch?v=7RfB1c0-9nQ

http://www.yenidendogus.net/forum/yatham-sadhlyk/28307-pithmanlyk-psikoloji.html

http://www.gercekkuran.com/konu/besmele-aciklamasi-esrari-faziletleri.html

http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#1:1

http://www.bilimveteknoloji.org/masonlukveyanilgilari/644-baz-hristiyan-goeruenuemuendeki-masonlarn-oyunlarna-dikkat-.html

http://www.kuremedya.com/lubnanda-misir-darbesine-tepki-gosterisi-3722h.html#.UeC4E9I6H4Y

http://www.kuremedya.com/darbe-bolgedeki-islami-gelisime-yoneliktir-3546h.html#.UeC95NI6H4Y

http://www.islamidavet.com/kuran/tefsirler/fizilalil-kuran-tefsiri/enfal-suresinin-55-66-ayet-tefsiri-fizilalil-kuran-seyyid-kutub/

http://www.gercekkuran.com/node/120

http://www.timeturk.com/tr/makale/aslan-balci/tahrir-meydani-ve-misir-olaylarinin-ic-yuzu-1.html

http://www.bilimveteknoloji.org/evrimteorisi/391-bilgisayar-teknolojisinde-karinca-mucizesi.html

http://algilardunyasi.imanisiteler.com/2.htm

 
Toplam blog
: 959
: 197
Kayıt tarihi
: 04.06.13
 
 

Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumlu. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim Tarkan çizgi..