Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '09

 
Kategori
Anılar
 

Edirne'den bir demet anı 1.

Edirne'den bir demet anı 1.
 

Üniversiteye başladığım günü hiç unutamıyorum.Düşünün bir kere yıllar önce çocuk yaşta ayrıldığım Edirne'ye geri gönüyordum Ve bu sefer yalnız bir başımaydım. Ailem İstanbul'da yaşıyor ben onlardan ilk defa ayrılıyordum. Uzun bir süre de ayrı kalacaktık. Kendi sosyal çevremi tek başıma oluşturacaktım, kendi hayatımdan sorumlu olacaktım ve aldığım kararların, yaptığım her davranışın tek sorumlusu ben olacaktım.

Çocukken Edirne'ye aşıktım. Düşünün yemyeşil bir şehir, her tarafından nehirler akıyor; öyle dere falan da değil hani bildiğimiz devasa nehirler. Camilerini hiç anlatmayayım tek kelime ile seyrine doyum olmayan sanat şahaşerleri.İnsanları insan ötesi sanki melek. Bir şehirde herkes mi mutludur herkesin mi yüzü devamlı güler ? Çocukluğumun en güzel anılarının geçtiği şehir. İlk defa orada aşık oldum. İlk defa orada erik ağaçlarına daldım. İlk defa orada sarhoş oldum. Yani ilkleri hep Edirne'de yaşadım. Ama ilk defa yalnızdım bu şehirde.Sadece o ve ben vardım. İlk şakınlığım geçtikten sonra doğruca öğrenci işlerine giderek okuluma kaydımı yaptırdım ve derslerimi göreceğim bölümü araştırmaya giriştim. İlk arkadaşımı da orada listelerin asıldığı duvarın önünde tanıdım. Şöyle bir bakıp '' Selam arkadaşım sen de bu bölümde okuyacaksın'' dedi. ''Evet bu bölüme kaydoldum arkadaşım'' dedim . İk arkadaşım Fahrettin Ermağan oldu böylece. Tipik Trakyalı yakışıklı bir arkadaş. Sohbet ede ede ilk bulduğumuz kahvehanenin kapısından içeri girdik. Zayıf saçları beyaz ve seyrek kahveci ilk müşterilerini karşılamanın telaşındaydı. Daha sonra ki günlerimiz, aylarımız ve yıllarımızda biricik papaz Baki yi de o şekilde tanımış olduk. Çaylarımızı yudumlarken benim yıllarca Edirne!de yaşadığımı öğrenen Fahrettin ilk gördüğünde içinin bana ısındığını söyleyerek beni çok mutlu etti.İlk sosyal çevre oluşturma çalışmam başarı ile sonuçlanmıştı. Bir an sonra kapıdan çok ilginç bir tip girdi.Boyca iki metreye yakın kafasında bildiğimiz köylerde giyilen kasket boyunda boyunca bir atkı ve mahmutpaşa işi bir paltoyla çok ilginç tipti. ''Selam'' millet diyerek bizim masanın yanında ki masaya çöktü. Bize bakarak ''Arkadaşlar hangi bölümdesiniz '' diye sordu direk olarak. Biz de İşletme bölümündeyiz diyince ''O zaman tanışalım'' arkadaşlar diyerek adını söyledi.Grubumuza bir kişi daha dahil olmuştu Uzay Okan. Çok kısa zaman içinde üç kişilik bir grubu oluşturmuştuk. Uzay Boşnak göçmeni şarışın saçlı mavi gözlü bir devdi. Ama bir o kadar da yumuşak ve insan gibi bir insandı. Aradan on dakika geçti geçmedi kapıdan Yusuf Karayılan girdi. Uzay'ın aksine bir buçuk metre boyunda eni boyu bir varla yok arasındaki bıyıklarıyla tam bir karikatür tipi. Üniversite okuyanlar bilir dört kişi bir araya gelince yapılacak tek şey vardır. Okey masası kurulur hemencecik. Biz de bu kuralı bozmayarak okeyin başına oturduk hemen. Böylece okulun ilk gününde ilk okulu asma harekatını da başarı ile sonuçlandırdık. Daha sonra ki günlerde bu grup Trakya üniversitesinde bir ekol oldu.Biz bir fenomendik. Adımızın duyulmadığı hiçbir yer kalmadı Edirne'de. Grubumuzun adıda kondu bu arada. GRUP KAFASIZLAR. sakın yanlış anlamayın derslerde başarısız olduğumuzdan konmadı o ad. Hepimiz canavar gibiydik derslerimizde. Grubumuz okulu hiç sene uzatmadan ve sadece inkilap tarihinden ikmal yaşayarak başarıyla bitirdi. İnkilap tarihi hikayesini de başka bir yazımda anlatacağım sizlere.

Neden bu yazıyı yazdım diye soracaksanız.Yıllardır o güzelim yılları birilerine anlatmak istiyordum. Şimdi çocuklarımız arkadaş ve bizler kırklı yaşlarımıza geldik. Hala o ilk gün gün gibi beraberiz sadece Yusuf yok aramızda o kendini neden bilinmez bizden çekti ve kendi yolunda yürüdü gitti. Sorgulamadık neden bunu yaptığını. Şimdi biz o çılgın üçlü hala beraberiz, çocuklarımızın beraber büyümesini seyrediyoruz ve okul hayatımızda yaptıklarımızı onlara anlatıyoruz ki sırası geldikçe sizlere de anlatacağım. Bazı anlar diyeceksiniz yok artık bu kadar da olmaz.İnanın oldu neler yaptık neler. Ama asla sivri olmadık kimsenin kalbini kırmadık kimseyi arkamızda bırakmadık. O yüzden de Edirne'ye her gittiğimiz de hala bir yerlerde bizden bahsedildiğini gördükçe, duydukça mutlu oluyorum.

 
Toplam blog
: 11
: 610
Kayıt tarihi
: 26.11.09
 
 

İstanbul'da doğdum,Edirne'de büyüdüm.Sonra İstanbul maceram başladı.Büyüdüm Edirne'ye üniversiteyi o..