Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Editör' lerin önerdikleri, tam gün ekranda kalmalı...

Editör' lerin önerdikleri, tam gün ekranda kalmalı...
 

& Açıktan açığa ‘Ben cici çocuğum’ demeyenlere bakaraktan kimlerin bu kategoride olduklarını anlamanın da bir tekniği bulunduğunu, aynı şahsın, iki ayrı yazısının , ayrı ayrı saatlerde yayına vermesinden başlayarak yazılar arasındaki saat farkına bakmak icabettiğini yazı aralarının üç veya beş dakika oynadığını, Halbuki 48 saat bekleyenlerin de bulunduğunu,

& Cicili ile bicisiz’in arasında, artıkın pek fark kalmadığını, ‘Gargıdan gargıya fark va’ dendiği gibi, bu kategorileşmenin de cazibesini yitirerek farkın azaldığını, yalnız kuyruğu dik tutanların muteber olup bu yönüyle de olsa, kazançlı çıktıklarını,

& Blogculuğa veda eden bir fantezi yazarımızın, kurda, kuşa, börte, böceğe veda ederek ayrılmasına rağmen, eski yazılarının Milliyet İnternetinin EGE magazin sayfasında yer bulduğunu, resmen blogdan ayrılan, sayfası sergi müzesi gibi yayında kalan bu hatun kişiyi ‘Dirisi de para, ölüsü de para’ diye andığımızı,

& 1 Kasımda ‘Telecom eylemine katılalım’ çağrılı bloğunun, 2 Kasımda da yayımda kaldığını tebessüm ederek seyrettiğimizi, kendimizi, ‘Azerbaycan televizyasında sandığımızı, bu tatlı mizansenler de olmasa, MB’ un çekilmeyeceğini,

& Pirmete’nin Blog’ dan ‘Pııııır!’ diye uçtuğunu, bazı bazı yüksek dağların kayalıklarından atmaca gözü ile devranı seyreylediğini, bloğumuzun böylelikle ‘Molla’ sız kaldığını , yerine de, başkalarının yaptığı gibi başka kılıkta ve isimde ‘gizli vekil’ bırakmadığını, her zamanki gibi işini dobra dobra gördüğünü, kendisini arayacağımızı,

& Bloğun en bakir sayfasının ‘ Editörden Öneriler’ bölümü olduğunu, her sayfanın açılıp kapanmasında öne çıkarılan o bloğun da saksağan kuşu gibi blogdan zıplayıp, altlara düştüğünü, ulvi bir çaba ile öne çıkarılması istenen bloğun böylelikle ‘Heba’ olduğunu , bloğun bu sayfada durağan olmasının beklenildiğini,

& Simplon Orient Exprees’in hızına taş koyacak şekildeki bu ‘Öneri’ yazılarının, bu pencereden resmi geçit yaptıklarını, su içeyim diye trenden inenlerin, geriye baktıklarında ekspresi yerinde göremediklerin, makinist editörlerimize ‘Bari bir içimlik su yerine bir günlük mola’ verilmesi dileğinde bulunduğumuzu,

& MB. yazarlarına tapu sicil muhafızlığı yapan gayretli bir arkadaşımızın ‘Bir mum yaktık, keyfimize baktık!’ dercesine tek bir yazısının ardından aylarca blog yazmayanların listesini yayımladığını, bu övülecek çalışmaya karşın bizim de ‘ Yazsa n’olur, yazmasa n’olur!’ dediğimizi , lay lay lom’ lu içi boş krakerlere karnımızın tok olduğunu,

& Blog kapatan mahkeme kararlarına ateş püsküren bir bayan blogcumuzun bloğu, günlerce, ana sayfada köşe bularak dolaştırıla dolaştırıla bizim de başımızın dolaştığını,

& Kassandra Geçidi gibi namlı ‘ Seyir defteri’ ne yazı yazanların bu önemli kapıyı ‘ Zırt-pırt’ zorlayarak ‘Ay başım ağrıdı n’etsek?’ veya ‘N’olcek bu memleketin sonu?’ veya ‘Ay şekerim, saçların pek güzel. Nerde yaptırdın?’ diye diye sayfaları doldurduklarını, bu yüzden de geçitte bekleyen tırların, kilometrelerce kuyruk oluşturduklarını,

& Blog’culukta, Onpunto’ dan çok, Blogger’in kapanmasının ses getirdiğini, ‘ Bu iş, MB’un başına gelir mi? Endişesiyle bir bloggerin ‘Hasta kişilerin pornografik yazıları ile bloğun b.kunu çıkardılar’ demesinin geçerli olup olmadığında, tereddüdümüzün bulunduğunu,

& Bizim blog’da türlü çeşitli insanlarımızın olduğunu, cinselliğe kafayı takıp ‘ Toplumun cinsel açlığından istifade ve tık hevesiyle yazılar yazın, aşkınıza çentik atın, MB’da kapatılır mıymış diye fetva verdiğini, devamla ‘ Kışı düşünmeyin, odununuzu, kömürünüzü, bakliyatı da bedavaya getirin, Ve de uyumlu olun, sürüden ayrılmayın’ diye kinayeli kinayeli içini döküp, yürek sızlattığını,

& Radyocu, blogcu, tarihçi, yayımcı, senarist, sunucu, sökükçü, dikikçi, hazır cevapçı bir bloggerimizin cinsel içerikli bir yazı yazma hevesine kapılarak yazdığı yazıya tam 36 adet yorum yapıldığını, demek ki açların oranına dikkatin çekildiğini, bir işini bilen profesörümüzün, blogdan ayrılmasına rağmen, ne varki açlık sınırının değişmediğini

& Milliyet Cafe’deki blogger’lere ait yazıların kısa olanlarının seçilip konduğunu, ‘İçi neden dolu değil?’ suallerinin de ayrıca sorulmakta olduğunu, bir diğerimizin de ‘ İçinde ciddi fikir ve inceleme yazıları yok. MB.’da üslup ve içerik zenginliği ‘ bulunduğu için bunları göz ardı edildiğini gördüğünü, o sayfaya bakan editörün ‘Yerim az’ dan başka ne mazereti öne süreceğini merak ettiğimizi ve burada cevap beklediğimizi,

& Üç ayda 104 yazısına 212 hit alan bir edebiyatçı blogcunun, 24 bin kişinin kendisini okuduğunu öğrendiğini, ve çok sevindiğini, ‘Bana yorumlar, eleştiriler yazmış okurlarım. Hepsini alıyorum yazılarımın arasına. Pek yanıt vermiyorum. Ama bana sövseler de yazıma yorum diye alıyorum’ diyen bu arkadaşı kutlayarak, ‘Başına vur, ağzından lokmasını al, yediği önünde, yemediği ardında, hem ağzı var, hem dili yok (Ne demekse!) ve de yılın tok gözlü bloggeri ilan eylediğimizi, tık uğruna yorgan kavgalarının yapıldığı bu blog’da kendisini MB’ a havale ederek, ‘Hem masum, hem sessiz hem dilsiz bu şahsa plaket verilerek olanak sağlanmasını rica eylediğimizi,

& Bu tür plaketlerin manen şahıs üzerinde etkili olduğunun ilmen sağlıklı bulunduğunu, bloğumuzda polisliğe soyunup deve altında dişi çıkmamış buzağı arayanlara, basın mutfağında ebedi patates soymaya eli mahkumlara, gökyüzünü yalandan sevenlerin, sözde gökyüzü aşıklarının, ozon delinince, yere düşenlerine, havada kapıp tavada ahkam kesenlere de etkili olabileceğine inandığımızı,

& Bloğun yazıldığı saatin, blog’ da yayın saati demek olduğunu yetkililerden öğrendiğimizi, BLOG kategorisindeki yazıları saat sırasına göre, saatlerin büyüyerekten yer aldıklarını, aynı günün gece yarısından sonra yazılan yazılarda, bu sıraya tabi olarak dönüşümlü yerini aldığını, işbu yazının 3 Kasım Gece yarısından sonrasaat tam O1.10’ da yayına yollanacağını ve sıramızı da bu suretle takip eyleyeceğimizi,

BİLİYOR MUYDUNUZ ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..