Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '09

 
Kategori
Blog
 

Editörler uykudayken yazımı anında yayına alsam...

Editörler uykudayken yazımı anında yayına alsam...
 

Fırsat buldukça, rastgele yazı seçiyorum Blog’da.

Bazen soyadına, bazen adına, bazen memleketine bakarak yapıyorum seçimi...

Yazılarını zevkle okuduğum blogdaşların eski yazılarına da bakıyorum.

Özellikle Blog kategorindeki yazılar, okuduklarım içinde ilginç olanı da var sıradan olanı da, yazanla ilgili kimi ipuçları veriyor.

Geçenlerde, soyadından yola çıkarak okuduğum bir yazı (sansürleme üzerine), editörlere meydan okuma bakımdan, oldukça ilginç geldi bana.

*****

Düşündüm.

Kimi yazıların anında yayına girmesinin sakıncalarını/ tehlikesini bir kez daha anladım.

Yazını sahihi Blogdaş, daha önce de nasıl direndiğini, kuşkusuz direneceğini anlatıyor.

Bir de, editörlere seslenerek, editörlerin “her şeyden haberdar” olduklarından, “titiz” çalıştıklarından, “sansürleme”de eşit davrandıklarından söz ediyor!

Böyle bir yargıya nasıl varıyor?

*****

O blogu yazan Blogdaş, kendine tanınan olanağı, etkili görüyor olmalı.

Bu, nasıl direndiğini anlatmasından belli.

Blog’da yazan biri olarak, editörlerin üstünde bir güce sahip hava takınılmasına üzülmedim değil..

*****

Kimi üye, istediğini yazacak, istediği resmi hiçbir kaygı taşımadan kullanacak ve yazısını anında yayına alacak.

Editörlerin yazıdan haberleri olacak ve o yazıya müdahale edilecek.

Ya, yazı, editörleri uykuda yakalarsa ne olacak?

Yazan, yazdığıyla; okuyan, okuduğu ile mi kalacak?

Bir zamanlar, Cumhuriyet gazetesinin bir sloganı vardı:

Tehlikenin farkında mısınız?

*****

Kimi üyelere tanınan olanak, verilen ayrıcalık, nasıl kullanılıyor acaba?

Yazıları yayına girmeden okumak, o kadar zor mu?

Çoğu yazılar, üstelik suya sabuna dokunmayan yazılar, saatlerce beklerken, bir kısmı yazısını “anında yayına” alıyor.

Bu, “verilen hakkın” kimilerince zaman zaman kötüye kullanılabileceğini akla hiç getirmez mi?

*****

Şimdi, ben de, yazısı anında yayına giren biri olsam...

Aklıma eseni, hiçbir kaygı taşımadan yazsam...

Bir şeyler, bir şeyler karalasam..

Bu yazdığım, sakıncalı bir yazı olsa...

Yazımın, bir “tık”la, birkaç saniye sonra yayına girdiğini düşünün!

Farkına varılınca, belki, yazım yayından kaldırılacak.

-Ama şimdi, reddedilme olasılığı var; kimse de bunu bilmeyecek.-

Sonra...

Her şey, hiçbir şey olmamış gibi devam edecek...

Dokunmak niye?

Dokunulmazlık niye?

-

Bu yazıyla amaçlanan, örnekleme yoluyla bir saptama yapmaktır.

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..