Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '13

 
Kategori
Blog
 

Editörlere "çok açık" mektup...(6 yaşından küçükler okumasın lütfen.)

Editörlere "çok açık" mektup...(6 yaşından küçükler okumasın lütfen.)
 

“749071 numaralı  ‘araştırmacı’ MB üyesi (ağzı bir karış açık) siteyi takip etmektedir! Bilgisayarının ‘yağını, suyunu’ eksik etmediğinden ‘ Sitede arıza vaaaaaar’ ciyaklamaları pek tuhafına gider! ‘Şak’ diye yazınca ‘pat’ diye yayına alınan yazı ve yorumları bu mesnetsiz iddiaları çürütmekle beraber yine de konuya temkinli yanaşmaya çalışır!  O bir ‘arıza’ uzmanıdır!  7 yıllık üyeliği zarfında sitedeki ‘arızalara’ bir el atmaktan hiç çekinmemiştir. İşte tam bu sırada Ferhunde Hanım gelir!”

-Üyeler şikâyetçi, Sayın Culduz! Teknik olarak sitede işler yolunda gitmiyor. Yazı ve yorum giremeyen üyeler var! Hem “arıza uzmanıyım” diyorsunuz, hem de üyelerin şikâyetlerini “ciyaklama” olarak nitelendiriyorsunuz!

-Değerli doktorum Bülent Katık Bey altı ay önce “kanındaki demir oranı sıfıra yelken açmış Culduz efendi” dediydi Ferhunde Hanım! Arıza büyüktü yani! Serum üstüne serum yiyerek olayı bir şekilde toparladık ve arıza bir şekilde giderildi! Bilgisayar teknolojisi henüz yeni sayılır. Çeşitli nedenlerle teklemesi normal! Öyle ya; korsanı var, cambazı var, virüsü var… Arıza yaratmayı iş edinen “Hackeri” var. Açıkça belirteyim ki arıza falan yaşamadım ben. Hoş; yaşasaydım da sorun etmezdim pek. Elle gelen düğün bayram sonuçta.

-Öyle demeyin Sayın Culduz! “Asi Güvercin” rumuzlu üye kendi bilgisayarından sayfasındaki  ‘yönetin paneline’ giremiyormuş mesela!

-Asi Güvercin dediğiniz Ali Haydar’ yönetim paneline’ girip de ne yapacakmış, Ferhunde Hanım? Girmeyiversin! Kendini; dolayısıyla da bilgisayarını o kadar çok mıncıklıyor ki arıza yaşamasa şaşırırdım zaten! Açın bakın lütfen 6 senedir yazdıklarına! Hep arıza, hep arıza!  Sevgi ve ilgi açlığını anlıyorum ama bu ihtiyacı karşılamaya çalışırken birilerini “satmaya” ve “harcamaya” mecbur değiliz!

-Bu tür aksaklıklar yaşanırken editörlere bir görev düşmüyor mu sizce? En azından üyeleri bilgilendirmeleri gerekmiyor mu?

- Hayır, efendim, onlara bir görev falan düşmüyor. Adı üzerine arıza bu!  Her an düzeltilebilir. Niye ortalığı velveleye versinler ki! Sitede “mesaj” bölümü var! Yazıp sorarsın güvendiğin bir arkadaşına! “Bende böyle böyle bir aksaklık var, sende de var mı “diye. Bu kadar basit!

-Siz “Arıza uzmanıyım” dediniz ama?

-Ben genellikle “üyelerden kaynaklanan arızalarla” ilgileniyorum, Ferhunde Hanım! Bu işe o kadar çok yoğunlaştım ki “Editörler, MB Tasarımcıları ve Milliyet com tr” ilgilileri gözüme “sütten çıkmış ak kaşık” gibi görünüyorlar!

-Editörlerle üyeler arasında bir iletişim sorunu yok mu sizce?

-Olmaz olur mu efendim, var tabii!  Ben her sabah işe gitmeden önce bilgisayarımı açıp sayfama giriyorum mesela! Editörlerden “Günaydın Sayın Culduz! Uzun zamandır yazmıyorsunuz. Sizden bugün anlamlı ve de manalı bir yazı rica etsek…” mealinden bir mail alamayınca çok bozuluyorum! Ve hatta kahroluyorum! Editörler beni muntazaman gıdıklamalı ki ben yazı yazayım! Ama nerdeeee?

-Dalga mı geçiyorsunuz?

-Dalga geçiyorum tabii! Nedir yani bu editörlerle “diyalog” beklentisi? Gelmişiyle, geçmişiyle 8 bin üye söz konusu! Tüyü ters dönen “ciyaklıyor”! Herkes “adam yerine konulma” telaşı içinde! “Üyelerden kaynaklanan sorunları”  dile getirdiğimizde herkes suspus! Suspus, ne demek? Avukatlığa soyunanlar bile var!

-İyi ama editörlerin de yapacağı bir şeyler olmalı, Sayın Culduz! Gidişat pek iç açıcı değil!! Siz de gördünüz işte! Günde yayına verilen yazı sayısı ilk defa “çift” haneli sayılara düştü!

-Valla ben kendimi editörlerin yerine ve hatta baş editörün yerine koyuyorum ama aklıma bir çözüm falan gelmiyor, Ferhunde Hanım. Ayrıca ben siteden memnunum açıkçası. Ne yapalım; gittiği yere kadar gider işte! Ne kadar ekmek,  o kadar köfte! Burası memur sitesi ve  kapasite bu kadar! Ortak “düttürünün” mihenk noktası “paylaşım” üzerine! Koro halinde “paylaşalım, paylaştıkça çoğalırız” diyorlar; hem de senelerdir! Sonuç? Demek ki paylaştıkça azalıyormuşuz!

- Siz de bu “paylaşım” söylemine taktınız, Sayın Culduz! İllallah yani!

-Reel yaşamda “paylaşım” alışkanlığı olmayan bir toplumun sanal dünyada paylaşım amigoluğuna soyunması oldukça dramatik, Ferhunde Hanım. Asansör ve kapı girişlerine dikkatinizi çekerim. Karayollarında kimse kimseye yol vermediği gibi, bu tür girişlerde de herkes kendini “öncelikli” hisseder bizim ülkemizde! Banka şubelerinde işini görmek için “sıra numarası alanlar” da bizim “paylaşım düşkünü” ama “sıra kültürü” olmayan insanlarımızdır! Bu “rezil” durumu başka ülkelerde göremezsiniz! Günlük yaşamda “günaydın”, hayırlı işler”, “teşekkür ederim” gibi söylemleri kaç kişi kullanıyor dersiniz? Paylaşım dediğiniz bu tür platformlarda olur bence! Kendiliğinden ve hiç zorlamadan!

-Reel yaşam öyle olabilir Sayın Culduz! Üyeler hiç olmazsa sanal alemde “paylaşım” çabası içindeler. Bunu anlayışla karşılamak gerekmez mi?

- İnsanlar; “alışkanlıklarının” ürünüdür, Ferhunde Hanım! Reel yaşamın hırtlıklarından klavye yoluyla kurtulmak mümkün değildir! Zorlama söylem ve tavırlar ister istemez göze batar. Neyin “gerçek”, neyin “suni” olduğunu bilenler bilir! Hem sonra neden vurgulanıyor ”paylaşım söylemi” ısrarla? Neyi gizlemek için, söyler misiniz?

-Ama Milliyet Blog ailesi olarak…

-Haaaa! Milliyet Blog bir aileyse en ufak bir arızada “ciyaklamayacaksın”! Bizleri dost da okuyor düşman da! Bu sitenin önceden belirlenmiş kuralları olduğunu bile bile “anayasa” zırvalıklarını öne sürmeyeceksin!  Sonuçta burası “öptü baba tekkesi “değil !Bu sitenin editörlerini “Facebook” gibi yerlerde (kenar mahalle hatunları gibi) çekiştirmeyeceksin!  Ne diyeceksen yine MB’de diyeceksin! Biz aileysek eğer, kol kırılıp yen içinde kalmalı, Ferhunde Hanım!

-Konu dağılır gibi oldu, Sayın Culduz. Şöyle veya böyle sitede bir “düşüş” söz konusu! Buna ne diyeceksiniz?

-Bir düşüş yaşandığını ben de kabul ediyorum ama bu düşüş(hataları olabilir ama) MB idaresinden kaynaklanmıyor, Ferhunde Hanım!  Sonuçta “direksiyonda” üyeler var! Bin defa söyledim; “Yazı uğraşı uslu çocukların işi değil” diye… Ulusal gazetelerimizdeki “köşe yazarlarından” pay biçmek gerekiyor. “Sivri olmak” şart! “! Tabiri caizse “ ölçülü fırlamalık” elzem! Burada ise böyle bir çaba yok! Herkes şirinlik muskası derdinde! Bunun nedeni “bir fazla” yorum ve “bir fazla” tık almaksa çok yazık!

-Blog kategorisine bakarsak şu sıralar siteyle ilgili olarak “Asiye nasıl kurtulur?” yazıları göze çarpıyor. Buna ne diyeceksiniz?

-O arkadaşlar öncelikle kendilerini kurtarsınlar! Sorunun kaynağı onlar zira!

-Değerli üye Erdal Ceyhan Bey; “Editörlerden bir şey talep etmeyin; siz talep ettikçe onlar ‘kih kih kih’ diye gülüyorlar ve aldırmıyorlar” mealinden bir yazı yazdı! Katılıyor musunuz?

-Söz konusu “talepleri” okuyunca gülmemek pek mümkün değil! Bunu tabii kendi payıma söylüyorum.  Ama şimdi tutup da “Editörler de kih kih kih diye gülüyorlar” diyemem tabii. Bu en azından “kendini bilmezlik”, “hadsizlik” ve “küstahlık” olur en azından! İftira atmak hoş bir şey olmasa gerek! Bu durumda Erdal Ceyhan Hocaya katılmam pek mümkün değil! Kendisi yaş itibarıyla bu sitede “ombudsman” konumunda! Klavye başına oturunca biraz daha “özenli” olması gerekiyor!

-Editörlere yönelik şikâyetler de yoğunlaştı şu sıralar, buna ne diyeceksiniz?

- Ne mi diyeceğim?  Kimse alınmasın ama“Futbolcunun aptalı hakemle oynar” diyeceğim tabii! Sağlıklı bir insan uygun bir lisanla eleştirir ama “şikâyet” etmez!  Yani “ciyaklamaz”!  Hakemin iyisi zırt pırt düdük çalarak oyuna müdahale etmez! Editörlerin geri planda kalmaları ve kendilerini hissettirmemeleri yerinde bence…  Yazı uğraşı öyle “zart zurta” gelmez! Önünde klavye var! Artık iş sana kalmış! Editörleri işin içine katmadan meramını anlatacaksın! Haaaa! Buna rağmen bir engellemeyle karşılaşıyorsan  hatayı kendinde arayacaksın!  Üyeliği sonlandırılan, en azından “güvenilir üyelik statüsü” elinden alınan pek çok üye tanıyorum ben. Demek ki editörler pek de boş durmuyorlar. Bu tür disiplin uygulamaları gerçekleştirilirken davullu, zurnalı “tellala” bir gereksinim duymuyor Milliyet Blog İdaresi. Bence takdire şayan bir uygulama!

-Siz hiç engellemeyle karşılaşmadınız mı, Sayın Culduz?

-O konuda şampiyonluk bende efendim! Tembellik edip “aleni” sözcükler kullandığım yazı ve yorumlarım yüzünden pek çok kez uyarı aldım idareden! Bile bile lades yani! Ama dedim ya tembellik! Bunu inkâr edecek değilim.

-Sineye çektiniz tabii!

-Asla! Reddedilen yazı ve yorumlarımın yerine oturup yenisini, yani reddedilmeyecek olanlarını yazdım efendim. Bir öncekinden çok, ama çok ağır olmalarına rağmen hepsi de onaylandı sonuçta. “Klavye kıvraklığı” derken bunu kastediyorum ben. Söz konusu bir “oyunsa”, o oyunu kurallarına göre oynamak gerekiyor.

-Mesut Selek Hoca MB idaresini “hukuksuz” olmakla suçladı. Hakaret içerikli yorumlara göz yumdukları için. Buna ne diyeceksiniz?

-O yazıyı ben de okudum ama hakaretin ne olduğu ve kimin hakaret ettiği belli değil o yazıda! Sadece editörlere yönelik suçlama var! Böyle yazı yazılmaz tabii.

-Aleni olarak isim veremez ki!

-İsim vermeyebilir ama bir şekilde “ima” ederek “adresi” gösterebilir. “Klavye kıvraklığı” budur! Biraz da beceri ister bence! Hem sonra ortada “dengesiz” bir durum var. MB idaresine en cafcaflı “övgüleri” düzen de Selek Hoca, bu tür suçlamaları yapan da Selek Hoca! Ama barometresi çok oynak! Sanırım iptal edilen “güvenilir üyelik” statüsü bu durumda önemli bir rol oynuyor. Biraz özeleştiri şart! Hocamın yazısı yenilir yutulur değil ama buna rağmen sorumlu editör yazıya vize vermiş! Bu da takdire şayan bence!

-Nizamettin Biber isimli üye de editörlerden şikâyetçi. Bana “gıcık” olan editörler var diyor? Yazıları editör seçkilerinde yer almıyormuş. Ayrıca yazıları “eskilere” oranla çok bekletiliyormuş. Kendisinin “mimli” olduğu söylüyor. Ne diyeceksiniz?

-“Eskiden böyleydi de şimdi niye böyle oldu” diyen bir üye öncelikle kendisini sorgulamalı. Burası Facebook değil ve “denetime “tabi bir site! İnsan öncelikle “Ben çamı ne zaman devirdim” diye merak etmeli! Şimdi burada hiçbir üye “Ben yazdıklarımın hesabını veririm, beni engellemeyin” diyemez! Olası bir durumda iş mahkemeye düşer. Yazıyı yazan kadar yayına alan da sorumlu! Hangi editör mahkeme kapılarında cebelleşmek ister? Editör seçkilerine gelince…Bırakalım da o bölüm editörlere ait olsun. Kaldı ki bu konuda yakınmak çok ayıp bence.

-Daha önce de sormuştum; MB’de üyelere yönelik sansür var mı, Sayın Culduz?

-Ben de yanıt olarak “YOK” demiştim, Ferhunde Hanım! Yazan pek ala yazıyor bu sitede! Yeter ki klavyesinin freni olsun. Sitenin arşivi bir hayli zengin… Bugüne kadar neler yazılmış bir araştırma yapmak lazım! Oyunu kurallarına göre oynamak gerekiyor.

-Toparlarsak Sayın Culduz?

-Daha önce onlarca kez söyledim, Ferhunde Hanım. Yazılı anlatım tarihi pek eskilere dayanmıyor bizde. Dünkü iş yani… İşin “mutfak” yönünü bilmediğimiz gibi ilgilenme ihtiyacı da hissetmiyoruz.  Blog yazarlığı henüz yeni bir kavram. Zamana ihtiyaç var. Karamsarlığa hiç gerek yok bence. Su akacak ve yolunu bulacak. “Enseyi karartmanın” sırası değil! Zaman zaman ara versek de yazmalıyız. Zamanla öğreneceğiz bazı şeyleri. Kalburun üstünde kimler kalacak, kimler elenip gidecek… Bunu da zaman gösterecek. Durduk yerde “ciyaklamanın”, “sakıncalı piyade” havaları atmanın alkış alacak bir yönü yoktur. “Çok muhabbet tez ayrılık getirir” demiş eskiler. Somunu çok kurcalarsanız yalama olur. Bıktırmamak gerekir! Tek çare yazıya odaklanmaktır bence…

-Teşekkürler Sayın Culduz.

-Ben teşekkür ederim efendim, güzel pazarlar.

 

 

 

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..