Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

Eee, Ne Olacak Şimdi ?

Eee, Ne Olacak Şimdi ?
 

Deniz Feneri ile "Durmak yok, Yardım Toplamaya devam"


Doksanlı hatta iki binli yıllarda Levent Kırca tiyatrosunu yakından takip edenler bilirler. Bir çok sikecinde “ee, ne olacak şimdi ?” diye bir söylem kullanmışlardır. Yanılmıyorsam, aynı ismi taşıyan bir Levent Kırca ve Şener Şen filmi de var. Günlük, yaşantımızda da çok sıklıkla kullandığımız bir deyimdir bu ? Peki ne için kullanılır ?

Bu soru cümlesi her ne kadar geleceğe dair bir merakı yansıtsa da, oldukça tezat bir şekilde bir belirsizliği de yansıtmaktadır. Okuduğum bir yazı da da, “ bu soruyu soracak olan insanların karamsarlığa kapılıp, karalar bağlayacak olması da çok muhtemeldir” diyordu. Bir paralellik yok mu acaba ? Nasıl yani ?

Yaşadığımız olaylar, sarpa sararsa, içinden çıkılamayacak bir hal alırsa, çözümsüzleşirse, hepimiz bu soruyu sormaz mıyız kendimize, yada karşımızdakine? Şimdi de ben soruyorum. Neden mi soruyorum? Malumunuz, günlerdir basını ve kamuoyunu oldukça fazla meşgul eden ve hala güncelliğini ve gündemdeki ilk sırasını koruyan “Deniz Feneri Davası” meselesinden bahsediyorum..

Bilgileri tazelemek anlamında kısaca bilgi vermek gerekirse eğer, şunları söylemek yanlış olmaz sanırım. Almanya’da Deniz Feneri e. V’nin (e.V’nin anlamı Almanca’da Dernek anlamına geliyormuş), sahte makbuzlarla, Türk ve diğer Müslüman insanlardan topladığı, tespit edildi kadarı ile yaklaşık 41 milyon Euro kadar bir paranın, 17 milyon euro’sunun Türkiye’ye gönderildiğinin ve bunun 8 milyon euro’sunun Türkiye’deki Deniz Feneri Derneğine verildiği, geride kalan miktarının da çeşitli kaynaklara harcandığı, aktarıldığı Alman yargısı tarafından tespit edildi. Toplanan bu paraların usulsüz şekilde toplandığı ve bu paraların büyük bir kısmının “kişiselleştirildiği”, binalar, araçlar alındığı belirtiliyor. Hatta, öyle iddialar var ki, bu yardımların Türkiye’de ki Deniz Feneri Derneği ile sınırlı kalmadığını, Kanal7 televizyonu ve Almanya’daki Kanal7 Int televizyonunun finansmanında kullanıldığı, bir gemi, çok sayıda araç ve bina alındığı gibi iddialar da bulunmakta. Ayrıca, Alman savcının iddiasına göre de <ı>“bu operasyonda siyasal mekanizmalar da bizzat görev almışlardır” ve asıl suçlular Türkiye’de bulunmaktadır. Durum bu merkezde iken, dün mahkeme sona erdi ve davada adı geçen ve yakalanan kişilerin tutuklanmasına karar verildi.

Ee, şimdi ne olacak sorusu da burada sorulması gerekiyor mu ? Zira bu davada çok ciddi iddialar var ve davanın bir ucu, petrol borusu gibi Türkiye’ye geliyor ve burada dallanıyor. Dallardan biri, Kanal7 televizyonuna, bir ucu Deniz Feneri Derneğine, diğer dalları da Rtük’e, Refah, Fazilet hatta Saadet partilerine, eski siyasi ve parlamenterlere ve her şeyden önemlisi de Türkiye’nin bugünkü seçilmiş Başbakanı’na kadar dayanıyor. Hatta bırakın bu paralarla, televizyon kanallarının kurulmasını, gemiler, binalar, taşıtlar alınmasını; bu paralarla AKP’nin finanse edildiği çok ciddi bir tavırla iddia ediliyor. İddia diyorum çünkü her nekadar elde bazı belgeler, resmi iddianameler, tutuklanan kişilerin sorguda verdiği yazılı ve sözlü ifadeler varsa da, davanın Türkiye’de de görülüp, suçların sabit görülmesi ve suçluların ortaya çıkarılması noktasına kadar, adı geçen birçok kişi suçsuz ve aslında ortada bir suç olmayacağı kesindir.

Peki ne olacak bu işin sonu? İşte bu da bir Levent Kırca’nın siyasi yergisiyle dolu bir skeci (oyunca) andırsa da, şuan işin hangi istikamete varacağını aslında kimse bilmiyor. Ortada çok ciddi iddialar varken, bırakın bazı kurum ve kuruluşları, hatta siyasileri, Türkiye’nin Başbakanı bile zan altında kalıyorken, Devletin ilgili kurumları (Devlet Denetleme Kurumu, Spk, Cumhuriyet Savcılıkları vs.), Cumhurbaşkanı hatta Başbakan sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Bu bir çelişki değil midir ?

Sayın Başbakan’ın her gün, eline mikrofonu kaptığı parti kongreleri, açılışlar gibi her yerde, bu konuya açıklık getireceğine, iddiaları göğüsleyeceğine yada gerekli açıklamalar yapacağına, birileri ile uğraşmayı ve hedef göstermeyi tercih ediyor. Sanki bu birileri, ortada hiç bir şey yokmuş da, gidip Almanya’da mahkeme açmış, bu konuyu dava haline getirmişler gibi..

Görünen köy kılavuz istemez atasözü bizim kültürümüzde yer etmiş bir sözdür. Şimdi, olay bu noktaya gelmişken, ister bu konu Sayın Başbakan’ı doğrudan ilgilendirsin, isterse bir kıl inceliği kadar bile ilgilendirmesin, yapması gereken şey, devletin ilgili kurumlarını harekete geçirmesidir. Öncelikle, davada adı geçen Kanal7 televizyonu’nun her hareketi incelenmelidir. Bunun için SPK devreye girmelidir. Sonra, asıl büyük oyuncu olan Deniz Feneri Derneği yine devletin ilgili makamlarında (sanırım Devlet Denetleme Kurumu ilgileniyor) masaya yatırılmalıdır. Her ne kadar Sayın Adalet Bakanı Şahin<ı>,” biz Cumhuriyet Savcılarının görev alanlarını kısılamıyoruz, onlara bu dava ile ilgilenmeyin gibi bir telkinde bulunmuyoruz “ gibi bir açıklama yapmışsa da, gerek Almanya’daki davanın tutuklularının Türk olması sebebiyle, gerekse, iddianamede Türkiye ve Türkiye’deki kurum ve kuruluşların adının geçmesi ve bu işin içinde olduğu gerekçesiyle “siyasi uzantıların” adres gösterilmesi sebebiyle, bu dava Türkiye’yi ve Türkiye’deki yargı mercilerini direkt ilgilendirmektedir. Konu çok hassastır ve “nasıl olsa üç beş kişi tutuklandı, dosya kapandı” demeden 4000 sayfadan oluştuğu belirtilen bu dava dosyası ayrıntılı olarak incelenmeli, ilgili merciler ve kişiler mercek altına yatırılmalıdır.

Eğer, bunu yapacak resmi makamlar ve yetkililer yok ise, o zaman hiçbir zaman o beyaz sayfalardan ve masumiyetten bahsetmeyelim. Birilerinin bu soygun düzenine, kandırmacılık siyasetine ve din sömürgeciliğine dur demesi gerekiyor. Buna hep birlikte seyirci kalmayalım.. Zaten birileri, Türkiye’nin bir şekilde tökezlemesini bekliyorken, sonra da tüm dünyada alemi kendimize güldürmeyelim

AB mi ? Güldürmeyin adamı, böyle bir gri tabloda adamlar ne düşünürler acaba ?

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..