EFES' İN SORUNU TEMEL SORUNUMUZ

Sayın okurlar diyebilirsiniz ki Türkiye ' de hepimizin sorunu olarak kala kala Efes' in elenişi mi kaldı? Hayır Efes' in elenişi -hele de zaten Türkiye' nin sporda sıradanlaşan-rutin bir başarısı olmadığından - diğer sorunlarımız yanında tabi ki önemsizdir. Ama burada önemli olan Efes' in eleniş hikayesinin nasıl olup da davranış biçimlerimiz ile örtüşdüğüdür.

Birincisi bizim için önemli olan konu başarısızlık halinde neden yöneticilerin istifa etmediğidir. Örneğin Sayın Baykal' ın yitirdiği her seçimden sonra hala genel başkan kalması eleştiri konusudur. Efes Pilsen' in elinde Avrupa' nın sayılı oyuncuları varken ve bu yıllardır böyleyken alınan sonuçlara bakın. Artık çok açık bir biçimde Efes Pilsen' de bir teknik yönetim sorunu değil genel yönetim sorunu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Anımsayın bu yönetim sadece bir defa David Blatt ile bir anlayış değişikliğine gitti ve doğru da yaptı ama ABD-Sırbistan gerginliğinin de etkisi ile bir sezon dahi bekleyemedi. Peki bu ülke halkı ne yaptı sadece bir defa -ona da ne kadar anlayış değişikliği denebilir ise- Kıbrıs barış harekatının da gazı ile rahmetli Ecevit zamanının CHP' sine 213 sandalye verdi. Onu da ilk ara seçimde geri aldı. Yani karar merciinde ister Efes Pilsen yönetimi olsun, ister Türk toplumunun genel ortalaması olsun farklılığa / farklı bir analizin sonuçlarını almaya / beklemeye kapalı. Kısaca siyasetten beklediğimiz istifa kurumunu kendimizden beklemiyoruz. Siyasette farklı düşünmediğimiz gibi doğal olarak sporda farklı düşünmüyoruz ve doğal olarak farklı oy vermiyor veya farklı tercihte bulunmuyoruz.

Aşağıdaki ilk paragraf benim 19 Ocak 2010 tarihli "Basketbol üzerine ara sıcak" başlıklı yazımdan, ikincisi 18 ocak 2010 tarihli " 2010' un ilk ben demiştim yazısı" başlıklı yazımdan.

"........Orada Sn. Ataman' ın bazı açıklamaları zaten olanaksız dediğim son sekize kalmaya dair küçük umutlarımı da yok etti. Umarım yanılırım yine bir son dakika sürprizi ile......." (Yanılmadım)

"......Efes Pİlsen kendi elinde olmayan nedenlerle kurtardı. Ama bu basketbol anlayışı ile bana göre son sekiz bile hayaldir...." (Evet o hayal gerçekleşmedi.)

"... Efes Kadrosunda çok formda bir Kasun bir Nachbar......" , "......Bunun adı da takım yönetmek olacak....." Bu alıntılar 8 MART 2010 tarihli Hürriyet gazetesi spor sayfasında Sn. Alper DÜLGERCİ' den yapıldı. Lütfen bu yazının tamamını (önemli olan basketbola ilginiz değil mantık) ve lütfen benim yukarda belirttiğim yazıları okuyun. Kimin için ne zaman kim ne yazmış.

Efes Galatasaray' a yenildikten sonra bu satırları yazanlar nerede, daha olaylar olmadan ve hatta yıllar öncesinden bu anlayışla olmaz diye ve kesin ifadelerle yazanlar nerede. Peki ülkemizde de neredeyse kesin ifadelerle ve somut gerekçeleri ile herhangi bir konuda öngörüde bulunup sonra bu sonuçlara ne yazık ki tanıklık edenler nerede, sonuç gerçekleşince eleştirenler nerede.

Evet sayın okurlar anlatabiliyormuyum, basketbolda farklı düşünemiyoruz, depremde sorun yerleşme ve yaşam mantığımız değil, o mantığın sonucu olan kerpiç evler, ekonomi yaşamın gerçeklerinden uzakta sadece parasal göstergeler. Peki ama sistematiklerimiz bunlarsa eğer hangi sonuçları alabilmeyi bekliyoruz ki?