Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '08

 
Kategori
Basketbol
 

Efes Pilsen olmak

Efes Pilsen olmak
 

Efes Pilsen takımı son davranışıyla duruşunu gösterdi, ALKIŞLAR...


Çocukluğumdan beri Efes Pilsen takımına sempatiyle bakarım. Bu sempatinin sebepleri nedir? Avrupa'da kupa kazanmayı başaran yegane Türk takımıdır, takım olarak istikrarı sağlayan yegane Türk takımıdır, Avrupa'da zirveye oynayan yegane Türk takımıdır, prensipleri olan bir takımdır ve sonucunda az taraftarı vardır.

Son yıllarda kaybettiğim Efes Pilsen heyecanını geçen hafta yeniden hatırladım. Bu sezon takımın başına Rusya'yı -Türkiye'den bile zayıf kadrosuyla- Avrupa Şampiyonu yapan Amerikalı David Blatt'i koçluğa getiren Efes Pilsen takıma koçun istekleri doğrultusunda beş Amerikalı oyuncu transfer etti. Yıllardır İspanya'da oynayan Serkan Erdoğan Efes'e gelirken, Ender de geri döndü. Mustafa Abi-Kerem Gönlüm-Ermal Kuqo üçlüsü de kalan isimler oldu. Sezona uyum sorunlarıyla başlayan Efes Pilsen toparlandı; ligde zirveye çıktı, kupada yarı final oynadı ve Avrupa'da son on altıya kaldı.

Efes Pilsen ''Top 16''in ilk maçında Avrupa'nın en iyi takımlarından biri değil en iyisi olan Panathinaikos'u kendi sahasında müthiş bir oyun sonucunda yendi. ''Bu takım artık final-four'a gider'' derken Partizan deplasmanı çattı. Malum, Kosova'nın bağımsızlığı yüzünden Sırplar'ın Amerikalılar'a öfkesi var. Euroleague'in güvence vermesi Efes'in dört basketbolcusunu tatmin etmedi ki Andre Hutson, Drew Nicholas, Loren Woods ve Rashad Wright maça gitmemeye karar verdi. Scoonie Penn ve Kenny Gregory isimli Amerikalılar bu maça çıkarken, Arnavut asıllı Ermal de gitmekte sakınca görmedi.

Efes Pilsen bu dört basketbolcuyu derhal kadro dışı bıraktı. Özür dilediği iddia edilen Andre Hutson affedildi ama üç basketbolcuyla yollar ayrıldı. Efes Pilsen bu süreçte çıktığı üç maçta sırasıyla Partizan-Beşiktaş-Panathinakos'a kaybetti. Ancak; son Panathinaikos maçında müthiş bir takım gördük. Bir ara farkı on sayıya kadar çıkaran sekiz kişilik Efes Pilsen yorgunluk ve tabii ki rakibin olağandışı gücü nedeniyle maçı kaybetti.

Basketbolcuların Partizan'a gitmeme kararlarına Efes Pilsen'in tepkisini çok anlamlı buluyorum ve ayakta alkışlıyorum. Bir basketbol takımında oynamak bu kadar kolay mıdır? Sezonun en önemli dönemi gelirken ''Canım istemiyor oynamayacağım.'' diye bir tavır söz konusu olur mu? Efes Pilsen ve Euroleague'in güvenceleri anlamsız mı? Türkiye'de yeteri kadar gündeme gelmese de Efes Pilsen'in bu tavrı herkese örnek olmalıdır ve kolay kolay herkesin de cesaret edemeyeceği bir harekettir.

Futbol, basketbol veya başka bir spor dalı... Türkiye veya Avrupa takımları... Hiç farketmez. Efes Pilsen kapasitesindeki hiçbir takımın kadrosunun neredeyse yarısını bir kalemde silmeye cesaret edeceğini sanmıyorum. Efes Pilsen'in bu karardan sonra Avrupa'da veya ligde başarılı olmasını beklemek pek gerçekçi olmaz. Efes Pilsen'de bu olay yaşanmasa bile ne kadar başarılı olunurdu bilinmez.

Bu davranışın ne kadar doğru olduğunu söyleyememek spor basınımız için utançtır, ne yazık ki bunu söyleyemediler. Hatta ''Adamlar gitmezse gitmez, nasıl kadrodışı bırakırsınız?'' gibi gülünç yorumlar bile duyduk.

Bir takımın duruşu olmalıdır, ruhu olmalıdır. Efes Pilsen'in takımın en önemli birkaç oyuncusunu bir anda gözden çıkarması bu takımın duruşunu gösterdi, sanırım. Efes Pilsen'in fazla taraftarı olmayabilir ama o formayı giymenin bir değeri vardır, böyle ucuz bahaneler uydurmayı düşünecek basketbolcuları umarız bir daha görmeyiz; Efes Pilsen'e bir kez daha alkışlar...

 
Toplam blog
: 641
: 316
Kayıt tarihi
: 16.12.07
 
 

Bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin gözünden dünya ve bonusu olarak da futbol... ..