Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ege; dertten anlar. Bütün akşamüstleri dostudur. Kederi, kadehlerde eritir...

Ege; dertten anlar. Bütün akşamüstleri dostudur. Kederi, kadehlerde eritir...
 



O, Turgutreis’in şairi Mustafa  Pala. Kısaca “Lapikant Mustafa” deniyor. Koskoca Bodrumda pek çok Lapikant var. Ama şairin lakabı  “Lapikant.”  Manasını sordum şairimizden   söze şöyle başladı: "Hani gemiler olur, daima alesta harekete hazır. Bu yüzden de islimi daima mevcuttur makinelerinde. İşte ben de şairliğimle islim üzerineyim. Sevda uğruna, aşk uğruna sevmek uğruna” diye de bitirrdi.

Koca şairimiz, kısacası, her daim aşk üzerine islim üzerinde. Onun için hep üretken kalmış. Kendisini ayrıca şöyle tarif ediyor biz sormadan: “Bodrum sahillerinde açılan bir gülsün / Turgutreis yollarında gezdiğim günlerde / Şiirler yazdım adına, dağına denizine / Sevdam karıştı sevdana / Gemilerin uykuya yattığı limanda / Sönük bir gece lambasının ışığı altında / Sevdamı seslensem / Limanın sislerinde boğulur / Tekneler de senin gibi kış günlerinde / Yorgun ve uykulu olur..”

Görüyorsunuz ya. Hep alesta hep islim üzerinde. Adına “ bir garip tüccar mı, bir garip şair mi?, bir garip doğuştan sevdalı mı? “ desek. Bunlardan ya biri, ya hiçbiri. Kendi düzeneği içinde, kendi dünyası içinde, bir garip atmosferde yaşıyor Turgutreis’in Mustafa  Pala'sı.

Onun kendi yöntemleri var. Şiirlerini uzay mekiğine yüklemiş.e, ha bre yeryüzünde dönüyor. Dünya etrafında değil, hep kendi etrafında, ışıklar saça saça dönüyor

Ortam güzel olunca, lokma döker gibi bir şiirler döküyor ki, balından yenmez. 60 küsur yaşına rağmen, Turgutreis’te işlettiği restoranın her kademesinde var. Eline ayağına üşenmez. Onca çalıştırdığı kişiye rağmen, kalkar, müşterinin kahvesini bile kendisi yapar, takdim eder.
 Ayrıca bir kitabı da var: “Ah bir yağmur yağsa” isimli. “ Aşk isimli bir şiirsel senaryosu var. Ünlü Yıldız, Yıldız Kenter dükkanına geldiğinde, bir parça okumuş o senaryodan.  Sanatçı yumruğunu vurmuş masaya. “ Bitir, hemen sahneye koyalım ve oynayalım” demiş.

Kitabının ismi, “ Ah bir yağmur yağsa” amma, o, istediği zaman, kendi yağmurunu kendisi yağdırıyor. Yaptığı iş restorancılık amma, o, kendi dizelerini dokuyor bu mekanda. Her köşede aşk tezgahı var. Bitişiğindeki denizin son kızıllıklarında bile aşk tütüyor şaire inat.
Ara sıra dertlendiğinde, şöyle sesleniyor koca şair:



“Oysa o kadar yakınsın ki bana
Düşlerimi ve hayallerimi yazdım
Sensiz geçen her anımda
Yazmayacağım artık tek kelime
Ne kızıl saçlarına
Ne de ceylan bakışlarına
Aşkın bu kadar zalimliğini
Bilmezdim senden önce
Neden yaşıyoruz bu ayrılığı
Söyle sevgilim sence?
Lapikant Mustafa, ayrıca Ege aşığı. Şöyle diyor:
“Akşam üstleri güzeldir Ege' de ;
bir parça lodos uğradıysa kıyına
değme keyfine..
hele saki derdini anladı ise,
kadeh seni ,
sen meyi ,
saki de ikinizi..
tutamazsın artık,
ne var ne yok
lodosun yeline veriverirsin .
budur işte Ege' nin dert bilen akşam üstleri..
dosttur en alasından ,
deniz en mavisinden,
kederi kadehte bitireninden “

Biliyorsunuz, Ünlü Şair Yahya Kemal Beyatlı, iri cüsseliydi. Kendisi için: “ Bu dev yapılı vücuttan bu kadar duygulu ve hassas cümleler nasıl imal olunuyor” diye. Bizim Lapikant Mustafa’nın da vücudu yerinde. Babacan bir tavrı edası var. Ama kalp, dev vücut tanımaz. O sadece sevdasını bilir. Sevdasını çeker. Sevdasını dokur ilmik ilmik. Ve şöyle sesleniyor koca şair.
 

“Hiç tanımadığım / Bir kadınla / Dans ettim dün gece. /Ellerim titredi tenine değince / Dışarıda yağmur / Süzülüyordu ince ince / Sanki küskündü herkese  Saatler doldu, / Zaman  /Tam gece yarısı /Sakin sokaklar,toprak kokuyor nedense / Hala ellerim ellerinde / Sıcaklığı yüreğimde. / Yeşil üzüm kokusu sinmiş / Her yerine. / Uçuyorduk ikimizde, / Bulutlar üzerinde. / Bir kadın tanıdım, / Yağmurlu bir gecede.”

İlahi Mustafa !



                                      YILDIZ KENTER. BİR EFSANE



                                                                   İŞTE KOCA ŞAİR LAPİKANT MUSTAFA

DUR BAKALIM. BU KIŞ  HANGİ AŞK ŞİİRLERİNİ DÖKTÜRECEK. YENİDEN AŞIK OLMAĞA BAĞLI TABİ.

                              DOĞAYI, YAŞAMAYI SEVİYOR MUSTAFA PALA  ( ALTTTAKİ VE ÜSTTEKİ RESİMLER )

                                                                                BİR EĞLENCE GECESİNDEN

LAPİKANT MUSTAFANIN KAPISININ ÖNÜNDE YAZ KIŞ AYNI GÜNEŞ BATMAZ. O, KAFASINA GÖRE GÜNEŞİ İCAT EDER , SONRA DA KAFASINA GÖRE BATIRIR. DİZELER KOLAY YAZILMIYOR TABİ. (ÜST VE ALTTAKİ RESİMLER )

 

                  GECELERİ DE EĞLENCE FASLI BİTMEZ BURALARDA. ( ÜST VE ALTTAKİ RESİMLER )

                                                              İŞTE LAPİKANTIN YERİ. GÜNEŞTEN PIRIL PIRIL YAZ VE KIŞ

                                                      LAPİKANT MUSTAFA PALA YILDIZ  KENTER VE ŞÜKRAN GÜNGÖR İLE

                            ŞAİRİN BİR AĞIRLIĞI OLMALI HER ZAMAN... İŞTE  ŞAİR MUSTAFA BÜTÜN HEYBETİYLE

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..