Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '18

 
Kategori
TV Programları
 

Ege'nin Hamsisi, Müsamere Tadında!

Ege'nin Hamsisi, Müsamere Tadında!
 

Ege'nin Hamsisi 'nin ilk bölümünü izlediğimde aslında ilgimi çekmişti.

Yani Karadeniz mutfağını Ege mutfağı ile kapıştırma fikri ve oradan çıkabilecek şakaları düşündüğümde baya bir heyecanlanmıştım.

Hele şöyle bir dünyada yapılan örnekleri gözümün önünden geçirince...

Mesela en son İspanya'da yapılan bir proje seyrettim ki, o tat da yapılırsa çok iyi iş çıkar dedim.

Dedim dedim de, bulunan o doğru damar ve etli hikaye bölümler ilerledikçe, yerini büyük bir hayal kırıklığına bıraktı.

Zira Ege'nin Hamsisi 'nde; bir çok şaka üretilecek alan kenara atıldı ve dünyanın en sevimsiz absürt karakteriyle, milattan öncesinden kalma, garip bir mahalle, köy ya da belde komedisine evrildi.

Karikatür belde sakinleri, karikatür bir belediye başkanı, karikatür bir hala...

Korku filmi gibi...

Bu arada dizide bir Bestemsu Özdemir 'in, bir de Uraz Kaygılaroğlu 'nun canlandırdığı karakterler normal, geri kalan herkes feci ötesi.

Hele Asuman Dabak...

TRT1 'i kumandadan silme nedeni olabilir, net bilgi.

Ne yapmaya çalıştıklarını gerçekten anlamadım.

Zira hikaye de yürümüyor.

Mesela yayınlanan son bölümde; belde halkı ile belediye başkanı arasında saçma sapan bir çekişme yazılmış.

Mevzu sonunda kurtuluş günü kutlamalarına bağlandı ki, bu senenin modası olsa gerek, sonunda da hazırladıkları müsamereyi izlettiler.

Hatırlarsanız Meleklerin Aşkı 'nda da çocuk tiyatrosu izletmişlerdi.

Zamanı nasıl dolduracaklarını şaşırdılar.

Yine dün akşam; Uraz Kaygılaroğlu 'nun canlandırdığı Deniz karakteri arkadaşıyla, Londra'ya gitmekle ilgili bir konuşma yaptı.

Bunu Bestemsu Özdemir'in canlandırdığı Zeynep karakteri duydu ve sonra da tribe girdi.

Deniz "acaba duydu mu" diye bölüm boyunca kendine aynı soruyu sormalara doyamadı.

Bu arada kızı otuz kez aradı, kız telefonu açmadı, yüz yüze geldiklerinde tersleyip durdu, işte ise devamlı köstek oldu...

Ama Deniz hala "acaba duydu mu" diye kendine sorup durdu.

Sinir oluyorum, şu kendi yazdığı karaktere "APTAL" muamelesi yapan senaristlere...

Bi gidin artık şu sektörde de hepimiz rahat nefes alalım.

Sonra bakmışlar bakmışlar, kendi kendilerine "ne eksik" demişler ve bu kadar karikatür karakterin içinde bir tane bile kötü yok demişler.

Hop,,, şirket patronunu koymuşlar.

Bu arada niye herkes Zeynep'e aşık?

Deniz aşık, Dursun aşık, Vedat aşık...

Kıtlık mı var?

Hayırdır?

Sonuç olarak bence dizinin en güzel tarafı, nefis Ege görüntüleri...

İzlerken içim açılıyor.

Gerisi ise izlenilirlikten çok ama çok uzak.

Yazık...

Dediğim gibi; hikayenin en çalışacak yeri, saçma sapan bir şekilde çöp olmuş, yazık edilmiş.

 

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..