Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '07

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Egemen güçler

İnsanlar yaşadıkları ülkelerde refah ve bolluk içinde mutlu bir yaşam sürmeyi yeğlerler.

Rahat bir yaşamda, sosyal refah düzeyini yakalamış toplumlarda, sosyal devlet ilkesine sadık kalan ve vatandaşının haklarını koruyan devletlerde vardır. Bu zenginliğin bir göstergesi olarak algılanır ve öyle kabul görür. Gelir dağılımı düşük olan toplumlarda refah düzeyine ulaşmak ise bir ütopyadır. Gelişmiş olarak kabul edilen devletlerin gelirlerinin büyük bir bölümü sömürge düzeninden elde edilen ve kendi ülkelerine aktarılan kaynaklardan sağlanır ve üst katman tabakada yer alan kesim tarfından paylaşılır. Kendi içerisinde kalan alt tabakalarada az miktarda bir aktarım yapılır ki sesleri çıkmasın. Az gelişmiş ülkelerde ise halkın ne durumda olduğu ne yaptıkları onları ilgilendirmez. Kendi ülkelerine aktarılacak kaynak önemlidir. "Egemen Güçler" tarafından bu düzen kurulurken uzun vadeli planlar yapılır ve uygulamaya konulur.

Dünya üzerinde egemen güçler iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç güçler her zaman için dış güçlerle işbirliği halindedir. Eğer bir ülkede iç güçler yoksa dış güçler tarafından derhal finanse edilerek güçlendirilir ve yanlarına alınırlar. Dünya ticaretinin büyük bir çoğunluğu (% 90) bunların kontrolündedir. Kontrol sağlayamadıkları ülkeleri de uzun süre bay pas ederek dünyadan tecrit ederler. Tecrit altında bunalan ülkelerde iktidarlar çok çabuk el değiştirir. Zira hoşnut olmayan halk ilk önce siyasileri cezalandırır.

Türkiye 1950 yılından itibaren bu oyuna çekilerek borçsuz harçsız kendine özgü ekonomisiyle kendi ayakları üzerinde durmakta iken Menderes ile başlayan hükümetler döneminde önce milli sanayi tesisleri kapatılarak yerine fakir kitlelere yönelik kalitesiz ve ucuz mallar üretilmeye başlanmış, kendi ihtiyacımız için ürettiğimiz, "İhtiyacımız yok gerektiğinde dışarıdan alırız, " diye üretimine son verdiğimiz sanayi mallarını ise bu sefer kendi ucuz, yedek parçaları pahalı olarak dışarıdan ithal ederek kıt kanaat biriktirdiğimiz kaynaklarımız dışarıya transfer edilmeye başlanmıştır.

Egemen güçler gittikleri ülkelerin siyasileri ile birlikte hareket eder ve siyasileri kontrolleri altında tutarlar. Eğer girdikleri ülkenin meclisine söz geçiremiyeceklerse orada daha fazla durmazlar. Bunun adı sermaye hareketleri olur.

Bir ülke dış borçlarını ödeyemiyorsa karşılarında bu egemen güçler hemen belirir ve bazı şartları dikte ettirerek sözde rahat bir nefes aldırırlar. verdikleri kısa vadeli borç için fahiş bir faiz alırlar. dünyanın hiçbir ülkesinde göremiyecekleri kadar kazancı en fazla bir yılda cebine koyup giderler. Siyasilerde bu faizlerin acısını vatandaşa ödettirirler. Adına da fedakarlık derler.

Egemen güçler, verdikleri borç parayı geri alabilmenin garantisini sağlayabilmek adına içerde yükselecek sesleri susturmak için, "Aman ha istikrar çok önemli, istikrar bozulursa sermaye kaçar, " safsatalarıyla halkı korkutmaya çalışırlar.

Bizim ülkemize yansımasına gelince; Türkiye, Kıbrıs Barış HArekatı'nı yaptığı 1974 yılından beri dış egemen güçlerin tehditlerine boyun eğmediği için önce ambargo ile cezalandırıldı, ardından Avrupa Güvenlik Teşkilatı'ndan atılmaya kadar tehdit edildi, hatta ilişkiler askıya alındı. Sonra da enflasyon furyası başladı. Halk enflasyon ile zam kıskacı altında inim inim inledi, ardından belini doğrultamasın diye terör örgütleri yaratıldı, önce dışarıda sonra içeride bilinen malun oyunlar oynanmaya başladı, halen de oynanıyor.

Yirminci hükümet başkanı sayın Bülent Ecevitve ortakları aralarında anlaşamadıkları için bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER'i hasbelkader Cumhurbaşkanı seçtiler. İyi ki seçtiler yoksa halk ne olup bittiğini anlamayacaktı. Taki Aanayasa kitabı havada uçuşuncaya kadar. O zaman gördülerki ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. İlk seçimlerde bastılar cezayı ve saha kenarına attılar. kimlerimi her üçünü de (DSP, ANAP, MHP) ve kızgınlıkla gidip AKP' ye oy verdiler.

Aaa birde baktılar ki bununda diğerlerinden bir farkı yok üstelik eskiden ellerinde kalan ufak tefek bazı hakları da elden gitmek üzere, Bunlar da egemen güçlerle işbirliği içine girmiş, vatan elden gidiyor. İşte o zamana kadar sessiz duran dev, birden silkinerek kalktı ve "Buraya kadar arkadaş biz sana izin vermiyoruz, çık dışarı, " deyince yine istikrar lafları yükselmeye başladı. Kırmızı kartı gören hükümette baktı kı pabuç pahalı gidiş var dönüş yok bari cumhurbaşkanı benden olsun diye çırpınmaya başladı. Egemen güçlerin desteğini çekmeye başladığı AKP hükümeti bunu kamufle edebilmek için seçimi erkene almak mecburiyetinde kaldı.

Zaten istese de istemese de kontrolü altında tutamıyacağı meclisin kendisine boyun eğmeyeceğini bilen egemen güçler yatırdıkları paralarını alıp gidecekler. Çok saygıdeğer ekonomistlerimizde buna kibarca sıcak para ülkemizi terkediyor diyecekler.

Borsa da parası olanlara şimdiden duyurulur. Egemen güçlerin Türkiye sevdası sona ermiştir.


 
Toplam blog
: 27
: 1123
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1950 yılında ELAZIĞ' da dünyaya geldim. 1969 yılılnda Türk Silahlı Kuvvetleri' nde Jandarma Astsu..