Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '12

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Eğer bir kurumda...

Eğer bir kurumda...
 

Ülkemin insanı, vasatı, değersiz olanı yücelttikçe,ne yazık ki ülkemin başından bela hiç eksik olmayacak; benden söylemesi.


Eğer, bir kurumda bulunanlar ya da çalışanlar, yaptıkları iş, yarattıkları katma değer, ve pozisyonları bakımından kağıt üzerinde eşit gözüktükleri halde…  Bazıları, sırf yönetenlere yakınlıkları, yalakalıkları ya da yönetimden birileri tarafından sürekli korunup, kollandıkları için, daha ayrıcalıklı, daha dokunulmaz olabiliyorsa…

Eğer, bir kurum, vizyonsuz, cesaretsiz, niteliksiz, vasat, orta zekalı, yüreğinde adalet duygusu taşımayanlar tarafından yönetiliyorsa...

Eğer bir kurumun içindeki eşit insanlar arasında, gerçek adaleti sağlamak isteyen, özgüvenli, vicdan sahibi, aklı selim, yüksek profilli yöneticiler bulunmuyorsa ya da bu tip insanlar sindirilip, bezdirilip, ha bire kendi kabuğuna çekilmeye zorlanıyorsa...

Karar vericiler, yönetici ya da lider sütatüsünde olanlar, günü kurtarmaktan, koltuğunu korumaktan, verilen emri uygulamaktan başkaca hiçbir kaygı taşımıyorsa…

Eğer, söz konusu kurumu yönetenler, işlerinin, aldıkları paranın hakkını vermeye çalışmıyor, buna gerek görmüyor ya da değer vermiyorsa...

varlıklarının içinde bulundukları kurum için de anlamlı hale gelmesi kaygısını, sorumluluğunu taşımıyan, sorumsuz, bencil, vurdumduymaz, ölümüne kaderci olanlar o kurumun iliğine, kemiğine işlemiş ve her zerresine nüfuz edebilmişse...

Eğer bir kurumda insanlar becerileri, yetenekleri, yaratıcılıkları dışında olmak üzere; sadece kimin adamı olduklarına göre, arkalarını kime aldıklarına, sırtını kime dayadıklarına göre değer kazanıyor ya da değerli hale geliyor ya da getiriliyorsa…

Eğer, bir kuruma değer katanlar, ısrarla görmezden gelinip, sadece  uslu çoçuklar, söz dinleyenler gizliden " Aferin! " alıp, ha bire pohpohlanıyor, hiçbir şey yapmadıkları, yapmayı beceremedikleri halde, ön plana çıkarılıyor, ısrarla, umursamaz bir pervasızlık ve haddini aşan zorlamalarla insanların gözünün içine içine sokuluyorsa; sıkılmadan, utanmadan, arlanmadan…

Eğer, bir kurumda sıradanlık, vasatlık, vasatçılık en geçer akçeyse…

Eğer bir kurum, yaratıcı insanların en az taşıdıkları yaratıcı ruh kadar isyankar ve düzen karşıtı olduklarını, her zaman yenilikçi, mücadeleci, devrimci tavırlar sergilediklerini bilmekten yoksun, insanlığa yabancı, farkındalık ve empati fukaraları tarafından yönetiliyorsa, yönetilebiliyorsa…

Bir kurumun özellikle de yöneten sınıfında, öz eleştiri, eleştiriye açıklık, demokratik bir bakış açısı, olgun, insancıl, uygar bir yönetim anlayışı oturmamışsa, oturtulamamışsa…

Yani sözün özü, eğer o kurumda

ADALET YOKSA, HUZUR DA OLMAZ , OLAMAZ NE YAZIK Kİ!... YAZIK!... ÇOK YAZIK!...

Ve hep  o aynı talihsiz kaderi paylaşmak zorunda olan, güzel ülkemin güzel kurumlarına ve o koca koca kurumların bahtsiz, çaresiz, sıradanlaştırılmış, sindirilmiş, ezim ezim ezilmiş çalışanlarına

ÇOK YAZIK! HEM DE PEK ÇOK!... NE YAZIK Kİ!...

Vay benim güzel ülkeme! Vay benim güzel halkıma! Vay ki, vay! Cennet içinde cehennemi yaşamak zorunda bırakılanlara!...

Vay ki vay! Benim güzel anam!... Kalk! Uyan da, bak! Bak şu güzelim, canım ülkemin haline bak!...

Yazık! Çok yazık! Bu güzel ülkenin yok edilen değerlerine, yok edilen zenginliklerine; Kalk da gör halimi, halimizi benim güzel anam...

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..