Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Eğer sen olmasaydın Atam!

Eğer sen olmasaydın Atam!
 

Eğer sen olmasaydın halimiz ne olurdu sorusu, nedense çoğumuzun aklına gelmez. Bazılarının ara sıra.gelse de umursamaz.. Çünkü onlar güzel ülkemin avantajlarından yararlanarak, dış güçlerin ajanlığını yaptıklarından, bu soruyu düşünmek bile istemezler.. Onların birinci vazifesi, senin kalbimizdeki ateşini söndürmek, Türkiye’yi tarihten silmek için canım yurdumu parça parça böldürmektir.

Ah Atam ah, şu an bu işe başladılar bile. Önce Kürt açılımı diye Kürtleri kışkırttılar. Ardından Alevileri.. Sonrasını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Cumhuriyet imizin temel ilkeleri tartışılmaya, milliyetçi duyguları yok edilmeye, vatan sevgisi unutturulmaya, ulusalcılara hain damgası vurulmaya çalışılıyor. Siyasi çoğunluğu ellerinde tutanlar, kendilerine özgü ilke ve kavramlarla, bu olanağı muhaliflerine karşı amansız bir güç olarak kullanıyor. Demokrasi ve özgürlük adına, gerçek demokrasi yaralanıyor, onarılması güç suçlar işleniyor.

Tuzu kurular ve işini yoluna koymuş olanlar, bu sorunlara kafa bile yormuyorlar Atam. Aksine günlerini gün etmeye çalışıyorlar. Öte yandan, ilkelerini ve vatan sevgisini kişisel çıkarlarının üstünde görenler, gelecek için ciddi kuşkular duymaya başladılar. İçlerinden bazıları büyük bir cesaret gösterip, fikirlerini açıklamaya çalışırken, kimileri de akıllarından geçenleri, uykusuz geçirdikleri gecelerle paylaşarak suskun kalıyorlar.

Kısacası durumlar çok kötü Atam. Kurtarmış olduğun yurdunun senden sonra ki halini, sana bir şikayetname olarak yazılan aşağıdaki şiirle anlatmaya çalışacağım.

Bir mektupla bildirdim, ben durumu Atam’a

Bak ne hale koydular, emanetin vatanı

Devrimlerin yoz ellerde, birer koz olur gider

Temel ilkelerin Atam, boş birer söz olur gider

Atam yobaz saldırdı, heykeline, büstüne

İdare-i Maslahat ederler, varamayız üstüne

Vatan topraklarını yoksul köylü yerine

Parsel parsel sattılar on bir Nato üssüne

Köyümüzde okul yok, köprümüz asma

Bağımsız gezeriz, boynumuzda tasma

Amerika baş hovarda, biz ise yosma

Ulusal onurumuz yok olur gider

Evelallah işlerimiz yürüyor borç kredi

Kısa yoldan ne zenginler türedi

Her yıl konsültasyon, cerrah-i Uhusidi

Duyun-u Umumiye hortladı Atam şimdi

Dedin; ‘Fikri hür, vicdanı hür’ olacaktır nesiller

Düşünceye uygulanır, en teknik işkenceler

Atam eller gidiyor Neptün’e, Plüton’a

Üç milyon insanımız göç etti Avrupa’ya

Bunları bu kürsüden haykırıyorum ya Atam

Boynuma geçecektir, muhakkak ki bir ferman

Ya Moskof uşaklığı, ya gizli ajanlıkla

Suçlayacaklar beni, duyuyor musun Atam

Ben ne Osmanlı, ne de hain bir Frenk

Ben sönmeyen ateşim, haykıran acı yürek

Ülküm, halkımla uygarlığa yetişmek

Ben Euro ile Dolar’a satılmış Anadolu halkıyım

İşte böyle Atam. Siyasi aktörleri uyarmak için, daha ne şiirler yazıldı. Ama adamların umurunda bile değil. Bu nedenle eğer ‘sen olmasaydın halimiz ne olurdu’ sorusunun yanıtını çıkarlarını vatan topraklarından üstün tutan, ne idüğü belirsiz bu zırcahillere değil de, yürekleri senin ve vatanımın sevgisi ile çarpan, yurdumun güzel insanları için vermeye çalışacağım. Çalışacağım ki, aramızdaki vatan hainlerini ve dış düşman güçlerini teker teker belirleyip, bu kutsal topraklardan söküp atalım….

Eğer sen olmasaydın, nelerin olamayacağına dair açıklamalara başlamadan önce, Osmanlı İmparatorluğunun son günlerinde yaşanmış gerçek bir olayı anlatmak istiyorum. Çirkin olayın geçtiği yer İstanbul’un Üsküdar semti. Hunhar eyleme tanık olan kişi ise rahmetli anneannem. O zamanlar sekiz yaşında. Bir akşam üstü ekmek almaya gittiği fırından geri dönerken, önünden giden çarşaflı bir hanımla kocası, işgal kuvvetlerinden üç tane sarhoş İngiliz askerinin saldırısına uğruyor. İki İngiliz kocayı tutarken, bir tanesi çarşaflı kadıncağızı çırılçıplak soyarak ırzına geçiyor. Sonra da diğerleri…

Saklandığı köşeden bu iğrenç sahneyi daha fazla izleyemeyen anneannem, başka bir yoldan gizlice eve geliyor. Tabii o günden sonra küçücük bir çocuğun psikolojisinin bozulduğunu anlatmama gerek yok sanırım. Ayrıca camilerimize atlarını bağlar, ahır olarak kullanırlarmış. Yolda rastladıkları Osmanlı askerlerine çeşitli işkenceler yapar, çoğunu öldürürlermiş. İşte dünya’nın hasta adam teşhisi koyduğu İmparatorluk, zaferle biten savaşın ardından böylesine içler acısı durumdaymış.

İşte eğer sen olmasaydın Atam, hiçbirimizin babası belli olmayacaktı Soylu Türk ulusu ortadan kalkacak, Hıristiyanların kazanında kaynayacaktık. Ne cami bırakacaklardı, ne de Müslümanlık…. Çanakkale Zaferi gerçekleşemeyecek, Osmanlı İmparatorluğu tarihten silinecek, genç Türkiye Cumhuriyet’i asla kurulamayacaktı. Ezan sesini rüyalarında bile bile göremeyeceklerdi. Adları ne olurdu, bilemem ama Türk ismi olmayacağı kesin. Belki Hristo olurdun, belki de Agop.. Gerçi sana küfreden vatan hainlerinin ne dini vardır, ne de imanı. Onlar zaten hep düşmanla birlik olup vatanımı yok etmeye çalışmadı mı?

Ah Atam ah, en çok gücüme giden de ne biliyor musun? Senin düşmanlardan kurtararak, dilini, dinini, rejimini, yazısını hatta ve hatta yazgısını bile değiştirerek yarattığın dünya güzeli Türkiye Cumhuriyet’inde, seni savunmak o kadar zor ki. Neredeyse imkânsız Atam. Şu an tüm Atatürkçü yazarlar, askerler, öğretim üyeleri, parti başkanları hep cezaevinde… Hepsinin ortak suçu da seni ve ilkelerini savunmak…

 
Toplam blog
: 7
: 835
Kayıt tarihi
: 07.06.09
 
 

Erenköy Kız Lisesini bitirdikten sonra Üniversite için Almanya' ya gittim. İngilizce, Almanca, İspan..