Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Eğer yeniden başlayabilseydim... Bir şansım daha olsaydı... Ama işte !!

Eğer yeniden başlayabilseydim... Bir şansım daha olsaydı... Ama işte !!
 

Eğer, yeniden hayata başlayabilseydim,

İkincisinde daha çok hata yapardım.

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.

İlkinde olmadığım kadar, neşeli olur,

Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.

Daha fazla risk alırdım hayatta.

Daha çok seyahat ederdim.

Daha çok güneşin doğuşunu seyreder,

Daha çok nehirde yüzer, dağa tırmanırdım.

Daha az bezelye yer, daha çok dondurma yerdim.

Elbette mutlu anlarım oldu ama, yeniden başlayabilseydim yalnız mutlu olurdum.

Hayat budur zaten.

ANLAR, SADECE ANLAR.

Sizde anı yaşayın.

Her yere yanında termometre,su, şemsiye taşıyanlardanım ben.

Eğer hayata yeniden başlayabilseydim,

Yanımda hiç birşey taşımazdım.

Baharda pabuçlarımı da fırlatır atar,

Sonbahar bitene kadar, çıplak ayakla dolaşırdım.

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı.

Ama işte 85'indeyim ve biliyorum,

ÖLÜYORUM......

JORGE LUİS BORGES

Hayatımızın içinde yanı başımızda, 70'ini aşmış, yüzü,  üzerinde ot kalmamış, kuru ve çorak toprağı andıran onlarca  yaşlı insan  var. Yaşadığı yıllar yüzünde çizgi, gözünde sönmüş fener haline gelmiş, bakışını semaya değil, toprağa çevirmiş insanlar. Gözümüzü boyayan gençlik, onları görmemizi engelliyor, bakıyor ama görmüyoruz. Onlara biraz göz, kulak olursak, seslerini işitip, görmeye başlarız. İnsanların ölüm gerçeği ile yüzleştiği dönem, yaşlılık. Hayatın kış dönemi. Soğuk ve yalnız. İnsanın kendisiyle kalmak zorunda olduğu, kendiyle hesaplaştığı bir dönem. Beden hızla yaşalanırken, genç ve taptaze kalan ruhun, acı feryadı. Dinlersek duyarız,keşekelerini, eyvahlarını, pişmanlıklarını..

KEŞKE, başkalarının istediği gibi değil, kendi hayallerimi yaşama cesaretim olsaydı.

KEŞKE, bu kadar çok çalışmasaydım.

KEŞKE, kendime daha fazla mutlu olma fırsatını sunacak kadar, kendimi sevseydim.

KEŞKE, aklım, fikrim,gözüm başkalarının yapmadıklarına değil, kendimin ne yaptığına baksaydı.

KEŞKE, sevdiğimi ya da nefret ettiğimi avaz avaz söyleyebilseydim.

İçimde çok şey kaldı çoookkkk..

Keşkelerin ömrü uzun, sonsuza kadar gider, ölümsüzdür. Bizim gibi ölümlülerin sırtında, binek değiştirerek ebediyete yolculuk yapar. Bugün Ahmet amcanın, Ayşe teyzenin sırtında yarın benim. Onunla hiç tanışmamak da mümkün. Gençlikte onu tanıyamayız. Öyle başarılı bir satıcıdır ki, seve seve alırız.  Büyüyle güzelleşen cadının verdiği elmayı, afiyetle yeriz. Ölüm gerçeği gülümsemeye başlayınca, güzel kraliçe yavaş yavaş çirkin cadıya dönüşmeye başlar. Elmayı yememek için zamanında, cadıyı tanımak lâzım. Cadı uzaktan değil, senden sana uzatır elmayı. Kimse senden daha cadı değil. Keşke ve pişmanlık tuzağına düşmemek için, kuyruğumuzu kovalamayı bırakmak lazım. Öncelikle, kendimizi eğrisiyle, doğrusuyla kabul edelim. Kaynağından daima fışkırmakta olan sevgi suyunu paylaşalım. Korkma bitmez, tüm aleme yeter. Önce kendimizle, diğer insanlarla, hayvan, bitki, eşyalarla, ayırdetmeksizin. Bak güneş ışığını, ısısını cömertçe gönderiyor, yağmur filanca yere yağmam demiyor. Bu iyi, bu kötü, bu çirkin demiyor. Amannn cömert olmada kendini  sakın unutma. Işık sen olmazsan, kendin dahil hiç bir şeye faydan olmaz, hiç bir yeri aydınlatamaz, önce sen karanlıkta kalırsın. Eriyen biten mum değil, gücünü elektrik kaynağından alan projektör olmalısın. İşte o zaman bu dünyadan göçsen dahi, ışığın alemi aydınlatmaya devam edecek. Dünyaya, pişman değil, pişmiş olarak; aç değil, tok olarak veda edebilene AŞKolsun.

 
Toplam blog
: 57
: 4512
Kayıt tarihi
: 19.12.12
 
 

Kainatta nokta, nokta da kainat olan "İNSAN" İnsanı keşfetmek için cıkılan yolda bir yolcu sadece. ..