Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '07

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim ve ödevin katkısı

Eğitim  ve ödevin katkısı
 

Seviye belirleme sınavı. Not değil sembolerin kullanılması. Temel eğitimde, sürekli sistem ve ölçme yöntemlerinin değişmesi bir zamanlar liselerde uygulanan kredili sistem mağdurları gibi mağdurlar yaratacaktır.

Gerekçesi öğrenciyi bir tek sınav ile değil, her yıl yapılacak sınavlar ve okul başarısı ile değerlendirmek olarak sunulsa da bu durum dershanelerin daha çok öğrenci çekmesine neden olacaktır. Bu günlerde sokak ve caddelere "performans ödevi yapılır " diye reklam afişleri asan dershanelerin önümüzdeki süreçte daha ne yeniliklerle (!) karşımıza çıkacağını kestirmek zor.

Ülkemizde ne geçmişte başarılı olmuş kendimize özgü yöntemler varken deneme yanılma yolu ile her gelen siyasi düşünce kendine göre çözüm olarak gerçeklikten ve işlerlikten yoksun programlar ile çıkıyorlar.

Yeni program öğrenciyi araştırmaya yönelteceğim derken; internet ve oyun bağımlısı bir neslin yetişmesine ön ayak oluyor. Zaten okuma alışkanlığının gelişmediği bir toplum olduğumuz göz önüne alınacak olursa , öğrencinin internetten indirdiği ödevi okumayacağınıda kestirmemiz gerekiyor.

Yeni teknolojilere balıklama atlayarak artısını eksisini hesap etmeden, veli'yi bilgisayar ve internet kullanımı konusunda eğitmeden sağlıklı yol almamız mümkün gözükmüyor. Microsoft'un patronunun bile çocuğuna günlük kırkbeş dakikalık bir izin verdiğini öğrenince, bizim çocuklarımıza bu teknolojiyi hesapsızca sunmamızın yarardan çok zarar getireceğini bilmemiz gerekiyor.

SBS sınavı ile amaçlanan okulun önemini ön plana çıkarmak olarak gözüksede, var olan yapı ile sadece dershanelerin öğrenciyi daha çok çekeceğini bilmemiz gerekiyor. Dünyanın en zor ve uzun erimli işi olan eğitim gündelik düşünceler ile, zihni sinir projelerini andıran çözümler ile çözülemez.

Mesleki bakımdan yeterli ve tecrübeli eğitimcilerin sürece acilen katılması gerekiyor. Sözde yeni program komisyonlarında eğitimcilerde var gözüküyor ancak yaptıkları programlar gösteriyor ki hiç sınıf tecrübesi olmayan eğitimciler bu sürecin içinde yer alıyorlar. Yada tecrübeleri olsa bile profesör ve akademisyenlerin olduğu komisyonlarda sınıf içi tecrübelerinin varlıklarını hissettiremiyorlar.

Büyük çözüm gibi sunulan yeni programlar öğrenciye söz hakkı veriyor ve öğrenci merkezli olduğu savlanıyorsada uygulamada karşılaşılan sorunlar sağlıklı bir süreç gelişmesine engel oluyor. Özellikle ilk beş sınıfta öğrenci okutan aileler ha bire çocuklarının ödev ve projelerini yapıyorlar ve öğrenci kendi yapmış gibi öğretmene sunuyor ve değerlendiriliyor.

Bir diğer olumsuzluk ise aşırı kağıt tüketimi ile oldukça savurgan bir yapı oluşuyor. Doğanın hızla tüketildiğini bilen, küresel ısınma sorunlarından haberdar olanların bu savurganlığa karşı çıkmaları gerekiyor. Özellikle Anadolunun çölleşmesi gündemdeyken savurgan yaklaşımlarla yangına rüzgar ile gidiyoruz diye düşünüyorum.

Her yıl dağıtılan bedeva kitaplarda işin cabası. En kısa zamanda yırtılan, formaları dağılan bu kitaplar veliye şirin görünmekten başka bir işe yaramıyor. Öğrenci daha kalitelisini almak, kullanmak durumunda kalıyor.

Söyleyeceklerimizi toparlarsak; son yıllarda oluşan sürekli yenilik diye sunulan her bir olgu, öğretmenin, velinin, öğrencinin bir kaosun içine sürüklendiğini gösteriyor. Son zamanlarda dillendirilen SBS'de bu kaosun büyümesinden öte bir anlam ifade etmeyecektir. Batılı ülkelerdeki gibi kaliteli ve ciltli kitapların öğrenciye ödünç verilebileceği düşünülüp uygulanmalıdır. Yazıcıdan alınan çıktılardan öğrenciye artı olarak yansıyacak bir şey olduğunu düşünmekten ağustos ayında kar beklemek daha akılcıdır.

Özellikle velilerin okulla ilişkileri kesilmiş durumdadır.Her çağrıldığında para bekleniyor düşüncesi ile veli özellikle okula gelmemektedir. Okullarda yeterli hizmetli olmadığından koruma dernekleri aracılığıyla yürütülmeye çalışılan temizlik işleri ise başlı başına büyük bir problemdir.

Öne çıkarılan programlar ve projeleri ilköğretim okullarında sağlıklı şekilde uygulamak olanağı yoktur. Ekonomik sorunlarını çözmüş okullarda bir dereceye kadar yol alınsa bile bu yeterli değildir. Sürekli değişikliklerle kredili sistem mağdurları gibi ilköğretim mağdurlarıda oluşmaktadır, oluşaçaktır.

Buraya kadar yazılanlarla belkide birden fazla yazı konusu olacak farklı her şeye değinmeye çalıştım.

Gerçek şu. Sistemin içinde yer alan herkes her şeyi yapıyor gibi davranıyor. Birçok eksiklik tam gibi kabul ediliyor. Olumlu yönleri çok olmasına rağmen program anlamına ve amacına uygun tamamlanamıyor. Okulun bulunduğu sosyal çevre, velinin duyarsızlığı, sorunlu öğrenciler, öğretmenin yeni gelişmelerden haberdar olamaması okulların parasal sorunları, hizmetli yetersizliği vb.. Yinede ileriye yönelik umut taşımak gerekli. Olumsuzluklara çözüm bulundukça daha iyiye ulaşacağımızı bilmemiz bizi yarınlara hazırlayacaktır.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..