Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '12

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim çocuğun kişilik yapısını bozar; öğretmek yeterlidir

Eğitim çocuğun kişilik yapısını bozar; öğretmek yeterlidir
 

Hepimiz doğallığımızı, saflığımızı kaybettiğimizden şikâyet ederiz. Bunun nedeni aldığımız eğitimdir. İnsan canlı bir varlıktır; onu duvar gibi örüp bina gibi inşa edemezsiniz. Yani insana şekil verilemez, onun zaten yaratıldığında bir şekli vardır.

İnsana eğitimle verilen örneğin terbiye, ahlak bilgi değildir. Bilgi hafızaya girer. Bunlar ise kalbe ve ruha da girer. Yabancı bir rüzgâr gül bahçesine girince (çünkü güller bahar yeline göredir) etrafı nasıl tarumar ederse eğitim de kişinin iç dünyasında ve kişiliğinde aynı yıkımı yapar.

Kişiye terbiye vermek öğretmek değildir. Örneğin yemek yerken ağzını şapırdatmanın kişiye öğretilmesi gerekmez. O bunu zaten görecektir. Ama işte eğitimle bunu vermeye kalkıştığınızda başaramadığı ya da sürdüremediği zaman terbiyesiz addedilme korkusuyla aşağılık kompleksi yaşaması kaçınılmazdır. Normal bilginin kullanılmasından ziyade davranış bilgisini kullanabilmek daha zordur. İşler, meslekler, sanatlar öğretilir ama davranışları çocuk kendi kendine öğrenmelidir.

Bu nedenle maarif düzenlerinden eğitim kısmı kaldırılmalı okullar sadece öğretim kurumları olmalıdır. Ne aile ne de okullarda çocuklara terbiye, ahlak gibi şeyler öğretilmemelidir.

Zaten iyilik doğruluk bilgi değildir, öğretilemez; bunları yaşayarak hayatın içinde görürsünüz. Çocuğa yalan söylemenin çok kötü olduğunu söylüyor, bu doğrultuda eğitim veriyorsun, bu çocuk sonra bir gün yalan söylemek zorunda kalıyor ve bütün manevi dünyası çöküyor.

Müfredat programlarından eğitimle ilgili argümanlar çıkarılmalıdır. Çocuğun karnesinde davranışlarla ilgili değerlendirmeler yapılması ve not verilmesi son derece yanlıştır. Herkesin bir yapısı vardır. Konuşkan diye yaramaz, ağırbaşlı diye pasif olarak değerlendiremezsin. Disiplinle bazı davranışların dışarıdan verilmeye çalışılması sonucu çocuk özgür hareket etme yetisini kaybeder.

Doğruyu yanlışı çocuk kendisi öğrenmelidir. Siz öğretmeye kalkarsanız içindeki bazı değerlerin kaybolmasına neden olursunuz. Her eğitimci çocuğun ruhuna ve kalbine kendi kişiliğini monte eder. Eğitim görmüş olanlar muhtemel ki öz kişiliklerini kaybetmişlerdir. Eğitim verilmeseydi örneğin Hasan daha değişik bir kişilikte (Yani kendi doğal kişiliğinde) olacaktı.

Eğitim insanların korkak yetişmelerine neden olur. Köy çocukları yaşadıkları ortam nedeniyle eğitimin kıskacında daha az bulundukları için şehir çocuklarına göre daha cesurdurlar. Eğitimle çocuklara kavganın kötü bir şey olduğu öğretilir. Oysa gerektiğinde kavgadan kaçmamak lazımdır. Ama çocuğa bu bilgi verilmez. Çocuklara ahlak öğretilir, cesaret öğretilmez. Bunun sonucu özellikle eğitim görenler pısırık ve korkak olur. Aslında davranış eğitimi verilmese hiçbir çocuk korkak olmaz. Çocuğa “Ateş elini yakar” şeklinde öğretilmiştir. Ama çocuk hayatının bir yerinde ateşi tutmak zorunda kalabilir. Yani hem eğitimin verilmesi yanlıştır hem de eğitim yanlış şekilde verilmektedir.

Öğrenmek yüzeyseldir; Mısır’ın başkentini öğrenirsin, unutur daha sonra tekrar öğrenirsin. Yani insanı kasmaz. Eğitim ise insanın içine işlediği için ruhunuzu ve kalbinizi esir alıp sizi baskı altına sokar. İçinizdeki değerler bu baskı nedeniyle yüzeye çıkamaz ve siz yaratanın verdiği doğal ve gerçek kişiliğinizle değil birilerinin oluşturduğu suni karakterinizle yaşarsınız.

Eğitim kişinin yeteneklerini kör eder. Çünkü belli kalıplaşmış bilgi ve davranışlar eğitim yoluyla çocuğa zorla verilmeye çalışılır. Çocuk bu kalıpları almak zorundadır. Ve tabii ki kendi değerleri de içinde öylece kalır.

Öğrenmek daha sağlıklı ve yararlıdır. Ama bunda da neyin öğretileceği önemlidir. Çocuk her şeyi öğrensin diyen bir sistem dünyanın en aptal sistemidir. Ne kadar çok okursak o kadar iyi olur diyenlerin ise tedaviye ihtiyacı vardır. Okuma hayatın sadece küçücük bir hobisi ve belki biraz da bilgi edinme aracıdır. İnsanoğlu abartma şampiyonudur; sevgiyi abartır Tanrı’nın yerine koyar; okumayı abartır hayatın yerine koyar. 30 yaşına kadar tahsil gören kimseden yetişmiş değil, kafası boş bilgi yığınlarıyla doldurulmuş aptal biri çıkar.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..