Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eğitim ve Cüzzam

Eğitim ve Cüzzam
 

Türkan Saylan’ı tanıdığımda daha üniversite öğrencisiydim. İstanbul’a gittiğim zamanlarda Saylan cüzzamla ilgili yaptığı araştırmalarında ilerlemişti, kurduğu ya da kurmak üzere olduğu Cüzzamla Savaş Derneğinden çok hararetli bir şekilde söz etmekteydi. Birkaç defa aynı masada oturma şansını yakaladım. Konuşmaları sırasında gözlerinin içine vuran heyecanla karışık ışığı hiç unutamam. Benim aklımda yer eden Türkan Saylan böyle bir kişidir.

!970’li yıllarda cüzzam bilinmekteydi. Ama bilinen bir başka gerçekte cüzzamın bulaşıcı olmasıydı. Türkan hocayla tanıştığım yıllarda kendisi yanlış hatırlamıyorsam Çapa’da cüzzamlı hastaların tedavisine başlamıştı bile.

Cüzzam’ı yaklaşık hepimiz bilmekteyiz. "1876'da Norveçli bilim adamı Armauer Hansen tarafından keşfedilen lepra basili (=Hansen Basili veya Mycobacterium Leprae) tarafından oluşturulan öncelikle, deri ve siniri tutarak belirtilerini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığı."

Eski zamanlardan beri cüzzamlı insanlar mağaralarda ya da insanların toplu yaşam alanlarından çok uzaklardaki yerlere hatta adalara terk edilirlerdi.

Bulaşıcı hastalığı olan bir hastayı tedaviden kaçmak ve onu kendi yalnızlığı, çaresizliği içinde bırakmak,sorunu görmezden gelerek yaşamaya devam etmek her şeyden önce insanlığa sığmaz.Hele hele bu kişi doktor ise ettiği Hipokrat yeminine hiç uymaz.

İşte Türkan Saylan genelde herkesin korktuğu ve kaçtığı bir hastalıkla mücadele etti yıllarca…. Daha sonra sıra eğitime geldi. Eğitimde de çok olumlu adımlar atıldı, okumak isteyip de parası olmayan çocuklara, gençlere burs sağlanılarak okuma fırsatı verildi.

Cüzzamla eğitimin ne alâkası var diye düşünebiliriz. Ama var. Bir zamanlar sırf cüzzam hastası oldukları için yanlarından kaçılan kişiler, bugün topluma kazandırıldı. Eğitimde ise parasızlıktan dolayı okuyamayan öğrencilere okuma olanağı sağlandı.

Eğitim gören bir öğrenciyle görmeyen arasında dağlar kadar fark olduğu gibi tedavi edilen bir hasta ile kendi halinde ölüme terk edilen hasta arasında dağlar kadar fark vardır.

Bir insanın -çocuk, genç ya da yaşlı- ruhunun içinde gezinen umutları, hayalleri öldürürseniz o kişiyi yaşarken öldürmüş olursunuz

Gelinen noktada şunu görmekteyim ki eğitim ya da çocukların eğitilmesine korkuyla bakılmakta. Nedeni çok basit eğitimsiz,cahil kişiyi istediğiniz yöne kolayca çekebilirsiniz.

Bazı kişi ve çevreler istedikleri kadar eğitime köstek olmaya çalışsalar bile nasıl cüzzamla yapılan savaş kazanıldıysa eğitimsizliğe ve cehalete karşı yapılan savaşta kazanılacaktır.

Bir doktorun görevi hastayı kurtarmaksa bizlerin görevi de yaşamın bize sunduğu şansı aynı şekilde olanağı olmayan ama okumak isteyen öğrencilere sunmak ve tanımaktır. Mesleğimiz ne olursa olsun….

Kısaca, cehalet ve çaresizliği sevenler eğitimden de cüzzamdan korktukları gibi korkarlar.

"Eğitimde feda edilecek fert yoktur..." M.Kemal Atatürk

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..