Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '20

 
Kategori
Deneme
 

EĞİTİM VE KİTLELER

EĞİTİMİN KİTLE İMHA SİLAHINA DÖNÜŞMESİ ÖRNEĞİ: SEKSENLER ÖNCESİ

Mevzu eğitim olunca hele de milli eğitim; kaynakların son derece verimli kullanılması esastır. Belirlenen eğitim en nihayetinde bu ülkenin sınırlı kaynakları kullanılarak yapıldığına, yapılacağına göre önceliğin bu ülke halkı olmak üzere verim alınması düşünmek çıkarcılıktan öte, kazan-kazan prensibi ölçüsünde bu ülkenin insanlarının daha müreffeh, daha saygın, daha zengin, daha mutlu olmasını temin etmeye yaramasını düşünmek doğal, düşünmemek abesle iştigal olur.

Toplumsal kazanç ve ilerlemede eğitimin araç olarak kullanılması milli menfaatler için uygundur. Aksini düşünmek, kaynakların heba olmasını hayal etmek, kazanç beklememek eğlence olarak değerlendirmek düşünülemez. Tüm bu hedeflere ulaşmak oldukça zordur. Çünkü tüm ülkelerde eğitim sistemleri mevcut dünya düzeni tarafından bir şekilde standardizasyon ve kalite ölçütlerinde bir şekilde belirlenmektedir. Buna gizli dış müdahale denirse elbette isminin bu şekilde bariz olması beklenemez. Adı proje, uyum, yaklaştırma, uyum süreci ne denirse densin aslında birçok kontrol aracı kullanılmaktadır. Bunu yaparken denklik kriterlerinden tutun onlarca tanım veya senaryo uydurulabilir ve hâlihazır düzende uydurulmaktadır. Aslında birçok insan bu durumdan bihaber, çoğu zaman da fazladan bir şeyler kazanacağını düşünerek mutlu bile olur. Eğitim milli unsurlar devre dışı kaldığında o ülkeye bir kazanç sağlamaktan öte ülkeye zarar bile verebilir. 12 Eylül öncesinin durumu özenle tahlil edildiğinde karşımıza çıkan şey, kökü dışarda olan finansmanı kesinlikle başkalarınca yapılan dışarıdan içeriye pompalanan fikirlerin tüm lise, üniversite öğrencilerini etkisi altına almış, olayların üzerinden sis perdesi kalktığında aklı başına gelen her birey tüm olanlara anlam verememiş, normalde birlikte olması gereken insanların nasıl da karşıt cephelere savrulduğunu nedenlerini anlayabilenler şanslı olmuş, hala ise anlayamayanlar Rusya tehdidine karşı kendisini komünizmin karşısında, diğerleri ise kendilerini faşizmin karşısında konumlandırmış, eğitim ülkenin genç beyinlerini birliğe beraberliğe, birlikte bir şeyler yapmaya değil de çatışmaya, öldürmelere iten şey elbette bugün dahi tam olarak ifade edilmese de başkalarının kontrolüne girmiş bir eğitim düzenin siyasi müdahale ve yabancı istihbarat elemanlarının elinde nasıl oyuncak haline getirildiğinin açık bir kanıtı olarak gözümüzün önünde tüm çıplaklığıyla durmakta ve etkileri azalmakla birlikte, küllenmiş ateşin harlanmasıyla ortaya etkilerin çıktığı durum çeşitli fraksiyonların kontrolünde halen devam etmektedir.

Fikri altyapısından finansman sürecine, eğitimin muhtemel çıktılarına kadar hesaplar yaparak isteneni elde etmek günümüzde çok da zor değildir. Bilgi, tecrübe, bilim buna bugün izin vermekle birlikte kontrol mekanizmalarında ve karar mercilerinde kimin olduğu, kararları kimlerin verdiği önemlidir. Eğitimin ehil kişilerin kontrolünden ziyade günlük çıkarlara ideallerin tercih edilmesi işinin ehli kişilerin görev başında olmamasına bağlanabilir. Bu 21. yüzyıl düzenine uygundur ancak bu durumun zorluğu ilişkilerin girift oluşu bazı şeyleri tam ve doğru yapabilmeyi işin farkında olanlara dahi imkânsızlaştırmakta olup, çoğu insanın da sürecin neresinde, farkında olmadan ne görev ifa ettiğine dair fikrinin bile olmaması, doğrusu çoğu insanın da son zamanlarda tam anlamıyla profesyonel bir iş olarak düşünmesi amatör ruhu öldürmektedir. Amatör ruhta sevgi ve tutku varken, bilinçsiz yapıldığında yarardan ziyade zarar vereceği düşünülse de işin farkında olanlarca ortaya mükemmel ürünler çıktılar çıkmasını da sağlayabilir. Bunu bazıları teşkilatçılık yetenekleriyle birleştirdiklerinde bir bölgenin kaderine önemli bir katkı yapabilmektedirler. Bu tür örneklerin, iyi uygulamaların yaygınlaştırılması, eğitimlerde örneklemelerde kullanılması faydalı bir yöntem olabilir ancak çoğu çalışanın gelir ve giderlerine odaklandığı günümüz sistemleri hemen her konuda olduğu gibi her zamankinden fazla maddileşmiş, profesyonellik eksik yönlerine rağmen daha baskın bir görüş olarak ortaya çıkmıştır ki; kimsenin kimseye saygı duymadığı paranın tek saygı aracı yapıldığı tüm dünyada durum pek de farklı değildir.

KALİTELİ EĞİTİM İSTEĞİNE KARŞIN NE OLUR?

Kaliteli eğitim yapmak istemek, kaliteli eğitim yapma hedefine ulaşmak için ilk ve en önemli adım olabilir ancak istemekle gerçekleşenlerin aynı olmasının değişmez şartları vardır. Her şeyin tam ve eksiksiz, özenle seçilmiş olması gerekir. Bu basitçe bir yemek yapma, helva yapma eylemi değildir. Konu insandır, hala milyonlarca bilinmeyeni olan insanın bilinenleri üzerinden yola çıkılması ve bu konuda geniş imkânlarla desteklenen bir araştırma geliştirme gruplarının olması şarttır. Bu gruplar neyi nasıl ne zaman yapacaklarını kişi durum ve şartlara göre belirlemeli, eğilimleri gerçek zamanlı olarak tespit edebilmelidir. Bu ise sanıldığı kadar kolay bir şey değildir.

Ciddi bir arka plan oluşturulmadan önde söylenen ifade edilen şeylerin değeri arka planın onayladığı kadardır ve bu onay öğrenciler veya öğrenici bireylerce gerçek anlamda onaylanmazsa ortaya sınavlar için ders çalışan bir öğrenci ya da öğrenici grubu ortaya çıkar. Sınava kadar öğrenilen birçok bilgi derhal unutulmaya başlanır, gerçek hayatla bağlantısı kurulamayan tekrar edilmeyen eğitim durumu işlevsizleşir. Bu durum kişinin bisiklete binmeyi öğrendikten sonra bir daha asla bisiklete binmemesi gibidir. Hâlbuki kişi bisiklete binmeyi öğrendikten sonra onu geliştirmelidir. Keza trafik dersini almış bir şoförün bilgilerini yalnızca sınava kadar öğrenmesi, sınavdan sonra kurallara uymaması, sınavı geçtiğini doğrulamakla beraber, sınavın sadece formalitenin yerine getirildiğine ilişkin bir örnektir. Sınav bitmiş herkes hayatına kaldığı yerden yanlışlarını yapmaya devam eder olmuştur. Bu din öğretimi için de aynıdır. Bu eğitimi alan ve bu eğitimden geçen kişi elbette helalle haram arasındaki farkı öğrenmiş, bir başkasına ait bir şeyi izinsiz almanın çalma eylemi olduğunu öğrenmiş ama gerçek hayatına uygulamamakla helalle haram arasındaki farkı öğrenmesi ona bir şey katmamıştır. Bu durum milyonlarca eğitim almış kişinin hayatında eğitim aldığı bilgileri, aldığı şekliyle kullanmaması gibidir. Öyleyse bir bilgi kullanılmayacaksa hiçbir işe de yaramıyorsa bu durumda söz konusu bilginin kazanılmasının amacı nedir? Programda zorunluydu, öğrendik unuttuk, yedik doyduk ve acıktık tekrar açız gibi bir durum ve bir tüketim malzemesi olarak değerlendirilmesi demektir. Burada şöyle bir sorun ortaya çıkmaktadır. Bilgilerin öğrenilmesi tamamlandıktan sonra unutulması ile ilk duruma dönülmesi demek olan bu süreç her defasında milyonlarca milyarlarca insanda gerçekleşen bir olgu ise söz konusu eğitim belgelerinin geçerliliği de ciddi olarak sorgulanmaya muhtaç demektir.

İkna edilmeden öğrenilen bilgiler unutulmaya ya da unutulmasa da karşılığını bulmadığı açıktır. O halde söz konusu eğitim için harcanan zaman her taraf için (öğrenici, öğretici, politika yapıcı) kayıptır. Öte yandan unutulmayan birçok bilginin düzenli eğitim sırasında değil de irregüler şekilde gerçekleştiği çocuklukta yaşanan şokların kişiyi ömür boyunca etkilediği göz önüne alındığında kişide böyle derin öğrenme şokları nasıl meydana getirilebilir? Bu oldukça zor bir süreçtir. Çünkü eğitim kişisel bir ihtiyaçtır ve kişi çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Algıları, olguları, hayata bakış açısı, beklentileri hemen her şeyi farklı olan kişi de birçok şeyi aynı şekilde algılamaz. Algıladığı bilgilere olan güven yoksa ve gerçek hayatta uygulamalarını gözlemleme konusunda bu bilgileri hayatının aşamalarında merdiven yapamıyorsa eğitim amacına ulaşmaz. Basitçe bu duruma “yasak savma” denebilir.

Kişisel ve toplumsal arka plan insanın her zaman önünde yaşanan hayata dair ne olursa olsun dönmeye devam eder. Bu arka planı kim ve ne inşa eder. İşte bu arka plan eğitimi diğer formal eğitimi tamamlarsa iş gerçekte amacına ulaşabilir. Arka planı kim ne ile ve nasıl doldurduysa, kişilerin algılarının, isteklerinin çoğunluğunu da onlar idare ediyor demektir. Arka plan eğitimi gerçekleşmeden ön planda anlatılan şeyler kişide bir dereceye kadar değişiklik meydana getirir. Arka plan eğitimi nedir? Bu eğitimi kim yapar? Bu eğitim kişiden kişiye değişmekle birlikte çoğu zaman sözle yapılmayan direk eyleme bağlı olan bu eğitimin dönem dönem değişse de açıkça dile getirilmeyen yüzlerce bileşeni vardır. Arka planı kontrol eden kişi ve toplumda birçok şeyi kontrol etme yeteneğine sahiptir. Sevgi saygı adalet duygusu, hazlar, arzular, korkular sevinçler vs.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..