Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '10

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim yapboz tahtası

Eğitim yapboz tahtası
 

Bu yazıyı sadece bir öğretmen olarak değil, aynı zamanda 7. Sınıfta çocuğu olan bir veli olarak yazıyorum. 

13 yıllık öğretmenim. Öğretmenliğim süresince defalarca değiştirilen eğitim sisteminden bıktım. Aynı zamanda 7 yıldır bir veliyim ve veli olarak da bu süreç beni bıktırdı. Hadi eğitim içerikleri, programlarda yapılan değişiklikler olumlu, hep daha ideale yaklaşıyor ama genel olarak sistem üzerinde yapılan değişiklikler çocuk oyuncağı haline geldi. 

7. sınıflara bu yıl uygulanması gereken SBS sınavının Danıştay tarafından iptali yeni bir tartışma başlattı. Oğlum geçen yıldan beri dershaneye gidiyor. Çünkü bir devlet okulunda okuyor ve sadece okul imkânlarıyla sınava girmesi bu sistemde mümkün görünmüyor. Hadi diyelim çok iyi bir Türkçe öğretmeni var, ama öte taraftan SBS sınavı yapıldığında daha konuları bitirememiş bir de Sosyal Bilgiler öğretmeni vardı. Öğretmenler arasındaki fark, benim gibi birçok veliyi dershanelere yönlendiriyor. 

Çocuğum geçen yıl oyun saatinden, dinlenme saatinden, hatta tatil günlerinden feragat ederek sınava hazırlandı. Sınav sonucu tatmin etsin veya etmesin oğlum yaşındaki nerdeyse 1 milyon öğrenci bu stresi yaşadı. Ona kaybettiklerini verecek bir güç var mı? Hayır! Geçen yıl sınavlar iptal edilince isyan etti. Bana ”Neden beni 1999da doğurmadın ?”diye sitemler bile etti. Hadi bu isyanı bir şekilde bastırıp bu yıl yeniden motive ederek çalışmaya başladık. Şimdi ne oldu? Sınav iptali gündemde. 

Peki, geçen yı alınanl puanlar ne olacak? Duruma göre formül üretmekten ne zaman vazgeçeceğiz de bu işi değiştirilmesine gerek kalmayacak şekilde halledeceğiz merak ediyorum. Ömrüm görmeye yeter mi acaba? 

Milli eğitim, bu ülkenin çocuk ve genç nüfusu göze alınırsa, ailelerle birlikte toplumun büyük çoğunluğunu etkileyen bir kurum. Böyle bir kurumun ikide bir fikir değiştirmesinden de bütün halk bıktı artık. 

Bizim çocuklarımız denek mi? Doğruyu bulana kadar daha kaç kuşak denek olarak kullanılacak bilmiyorum. Ama görünen o ki daha birkaç kuşağı feda edeceğiz. Bu ülkede çocukluğunu yaşayamayan, hafta sonlarını dershanelerde geçirerek büyüyen bir kuşak 15–20 yıl sonra bizi yönetecek. Onlara yaptıklarımızın intikamını bizden nasıl alırlar bilmiyorum. Belki milli eğitim kurumunu kapatırlar, bütün dershaneleri yasaklarlar ve hatta okulları da yasa dışı ilan edebilirler. O hale getirdik yani! 

Devleti yönetenlerin, karar verenlerin bir yeniliğe kalkışmadan önce mağdurları düşünmeye zamanları oluyor mu acaba? Bir kere bizi geçtim çocuklarımızın artık devlete büyük bir güven sorunları var. Kısacık öğrenim hayatlarında yaşadıklarını “burası Türkiye” diye açıklamamızı anlayacaklarını sanmıyorum. SBS sınavı konurken, küçük yaşta çocukların strese maruz kalacağını, dershane yaşının küçüleceğini bilmiyorlar mıydı? Madem SBS yanlıştı niye kondu? “Ben yaptım oldu" mantığı ile bunca çocuğun ve ailenin yaşamını etkilemeye hiç bir kurumun hakkı olduğunu sanmıyorum. 

Bir de ortaöğretimin ayrılması yeniden gündeme geldi. Bunu kesinlikle doğru bulmuyorum. Branş öğretmenleri ile sınıf öğretmenlerinin aynı okulda olması ve paylaşımları çok önemli. Çocuk 8 yılı tamamlayana kadar öğretmenler onun hakkında konuşabiliyor. Bilgi alış verişi devam ediyor. Benim 5 yıl okuttuğum öğrencilerim 7.sınıfta ve hala onların sorunlarını dinleyebiliyorum. Hala velilerle görüşebiliyorum. Bu da çocuklarını çok iyi tanıyan bir eğitimciden destek almaları demek ki, bu eğitimsiz aileler için önemli bir destektir. 

Ayrıca kesintisiz zorunlu eğitim 8 yıla çıkarıldığında bu yaş gurubu çocukların bir arada bulunacağı bilinmiyor muydu? Neden önlemlerini en başında almadınız? Biz denemeden sonucu tahmin edilebilen olguları bile deneyerek karar verecek kadar akılsız insanlar mıyız? Bütün okullar tam gün olsun diye uğraşılıyor. Bu nüfus ve bu bina sayısı ile bu mümkün mü? Hayır. Yarım gün okullarda 1.2.3.4. sınıflar öğlenci, 5.6.7.8. sınıflar sabahçı olduğu için zaten küçüklerle büyükler bir arada değil. Yani yarım gün okullarda sorun yok. Bırakın tam gün uygulamasını o zaman. Sınıftaki öğrenci sayılarını azaltın. Varsın yarım gün olsun ama adam gibi olsun. Kalan zamanlarında da onların sosyalleşmesi, spor yapması için uygun ortamlar yaratalım. Ailesinin imkânı olmadığı için spor olanaklarından yararlanamayan binlerce çocuk var. Bizim gibi imkânı olup dershane yüzünden yararlanamayan da binlerce çocuk var. Çocukları sınav stresinden kurtarıp zamanlarını kendileri için yararlı kullanabilmelerini sağlamak hepimizin tek amacı olmalı. Bugün spor salonu olmayan binlerce okul var. Bahçede yağmur altında, çamurda, çoğunlukla da sınıfta uygulanan Beden Eğitimi derslerinde geçen zamana yazık değil mi? 

Mutlu çocuk mutlu yetişkin mutlu toplum, sağlıklı çocuk sağlıklı yetişkin sağlıklı toplum demektir. 

 

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..