Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim yönetimi, yönetici ve yetki…

Eğitim yönetimi, yönetici ve yetki…
 

Eğitime nazar değmesin.


Seminer notlarımızı sizlerle paylaşmak istedim. Yönetim bilimcilerinin hem fikir oldukları tanıma göre, “yönetim örgütün sahip olduğu madde ve insan kaynaklarını kullanarak, örgüt amacını gerçekleştirme bilim ve sanatıdır.” Bir başka deyişle yönetim, “bir örgütte önceden belirlenmiş işleri yapmak üzere bir araya getirilen insanları örgütleyip, eş güdümleyerek eyleme geçirme sürecidir” diye de tanımlanmaktadır.

Yönetimin uğraş alanı insandır ve insan da son derece değişken bir varlıktır. Örgütlü çabaların en iyi biçimde sürdürülebilmesi için yönetime ihtiyaç duyulmuş ve yönetimin önemi de örgütlü yaşamla birlikte artmıştır. Her yönetimde bir hizmet vardır ve hizmetin en belirgin özelliği de soyutluğudur. Hizmet elle tutulamaz, gözle görülemez ve duyulamaz. Kısacası, bir ölçü birimiyle de ifade edilemez.

Hizmeti üreten ile tüketen arasında yüz yüze ilişki ve yakınlık gerekir. Bu da, eğitim yönetiminde kaçınılmaz bir zorunluluktur. Çünkü, eğitim yönetiminde kalite ve performans insana bağımlıdır. Hizmete olan talep değişken ve belirsiz olduğundan sunulan hizmet miktarı ile talep edilen hizmet arasında denge kurmak her zaman yönetimin elinde de değildir. Yönetimin olduğu yerde mutlaka yönetici de vardır.

Öyleyse yönetici kimdir?

Yönetici “amaçlanan işlerin yerine getirilmesi için grubunu örgütleyen, çalışanları aynı amaca yöneltip koordine eden, denetleyen ve kısaca sorumluluğu üstlenen kimsedir” diye tanımlanmaktadır . Her yönetici yetki kullanır. Her yönetimde bir yönetici vardır ve bu yönetici de bir yetki ile donatılmıştır.

Öyleyse yetki nedir?

Yetki, başkalarının davranışını etkileyecek kararları verebilme gücü, bir başka deyişle “yöneticinin karar verme hakkı” şeklinde tanımlanır.

Yetki, kurumlaşmış kuvvettir ve üçe ayrılır:

Bir kısım yetkiler kaynağını bilgi ve yeterlilikten alır. Şöyle ki: bir trafik polisinin, Cumhurbaşkanının arabasını durdurup trafik kontrolü yapması; Millî Eğitim Bakanının veremediği bir diplomayı, bir okul müdürünün vermesi; gibi yetkilere rasyonel (fonksiyonel) yetki denir.

Bir kısım yetkiler kaynağını daha çok bağlılıktan alan yetkidir. Bu tür yetkiler rasyonel olmayıp, emirler kutsal hale getirilmeye çalışılmıştır (Bir lidere fanatik bağlanma gibi).

Bir kısım yetkiler de kanun ve yönetmeliklerle belirlenmiş yönetimsel yetkilerdir. (Okul yönetimi gibi) .

Yetki, kullanılmaya başladığı andan itibaren, hemen arkasından sorumluluk getirir. Bu nedenle yetki kullanan her yönetici sorumluluk da almış olur.

Bazı yöneticiler, verdiği karar neticesinde gelebilecek risk korkusundan, mevcut yetkilerinin tamamını kullanmadığından, başarı grafikleri daima düşüktür. (Öğretmenin sözlü notu, kanaat notu verme gibi yetkilerini kullanmaması gibi).

Çağdaş yönetimde önceden belirlenen hedeflerle gerçekleştirilen sonuçlar arasındaki fark, yöneticinin sorumluluk derecesini oluşturur.

Sorumluluk almayan yönetici hiç bir zaman yetki kullanamaz.

Resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gelen İngiltere Başbakanı W. Churchill Atatürk’le görüşmektedir. Görüşme sırasında Churchill, Atatürk’e sorar: “Kurtuluş Savaşını nasıl kazandınız?” Atatürk genç yaverinden silahını ister. İçinden tüm mermileri çıkarır. Dışarıdan bir nöbetçi asker çağırtır ve tabancayı uzatır, “Kendini vur!” der. Asker saniye tereddüt etmez, tabancayı şakağına dayar ve tetiği çeker. Churchill hayretler içerisindedir. Atatürk, “İşte böyle kazandık” der.

Öğrenci ve öğretmenler, genelde yöneticinin kişiliğinden çok yöntem ve yönetimi ile teknik yeterlilik ve tarafsızlığını daha fazla değerlendirirler. Bu nedenle öğretmen ve öğrencilerin aynı yöneticiyi farklı olarak değerlendirmeleri de, gözlem ve beklentilerinin farklı oluşundan kaynaklanmaktadır. Hatta öğretmenler, yöneticileri kendilerini meslekte mutlu ve mutsuz kılan etkenler olarak görür ve ilişkilerini ona göre ayarlarlar. Her meslekte olduğu gibi, eğitimde de eski kuşak kıdemi, yeni kuşak da yeterliliği savunur.

Evdeki yönetimle bitirelim mi? Bilirsiniz, evi erkekler yönetirmiş, son sözü de hep onlar söylermiş. “Nasıl istersen karıcığım !”

Sevgiyle kalın. Saygılarımla.

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..