Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

Eğitim yuvası harem(!) nedir, ne değildir?

Eğitim yuvası harem(!) nedir, ne değildir?
 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan, Ankara’da düzenlenen ‘Tarihimizde İz Bırakan Valide Sultanlar’ etkinliğine katılarak bir konuşma yaptı.

Altı asırlık imparatorluk tarihinde kadınların bıraktığı izlerin ilham kaynağı olduğunu söyleyen Emine Erdoğan şöyle devam etti: “Osmanlı hanedanının kadın üyeleri ve harem her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur. Oryantalistler bir takım hayali tasvirlerle zihinlerde Osmanlı kadınlarına dair olumsuz algılar üretmişlerdir. Nitekim eserlerine baktığımızda çoğu kez dünya zevklerine ve iktidar hırsına müptela kadınlarla karşılaşırız. Oysa harem, Osmanlı hanedan üyeleri için daha çok bir okuldur. Kadınların hayata hazırlandıkları, hayır faaliyetlerini örgütledikleri bir eğitim yuvasıdır. Bu yuvanın başında da valide sultanlar yer alır.”

Neymiş?

''Harem, kadınları hayata hazırlayan bir eğitim yuvasıymış.'' 

Peki, o zaman neden Türk kızı hareme giremiyormuş? 

Neden hayata; devşirme hatunlar, 1-0 önde başlıyormuş?

Gözde cariyeler; bu eğitimin, yüksek lisans öğrencileri mi oluyormuş? 

Halvet bilgisi babadan oğula mı geçiyormuş da en iyisini padişahlar biliyormuş? 

Neymiş? Böylesi birçok sorular akla gelebiliyor.

Sonra şu da var, bizim atalarımız bunlar mı?

Neyse soruları bir kenara bırakıp, biz haremle ilgili bilgilere bakalım.

Harem Nedir?

Lûgatte korunan, mukaddes ve muhterem yer anlamına gelir.

Ev, konak ve saraylarda genellikle iç avluya bakacak bir şekilde planlanan, hane kadınlarının yabancı erkeklerle karşılaşmadan günlük hayatlarını sürdürdükleri kısımdır.

Burada yaşayan kadınlara da harem deniyor olması, bazı yorumlara göre İslamiyet'in hicap anlayışının bu bölümlere, hane kadınlarıyla belirli bir kan bağı dışında kalan erkeklerin (nâmahrem) girişini yasaklamasından kaynaklanır.

Osmanlı hareminde ortalama olarak 400 kadın bulunduğu, bu sayının 1600'e kadar çıkabildiği ifade edilmektedir.

Devlet içinde yer edinmeye başlayan haremin İki temel fonksiyonu vardır;

Padişah’ın aile yaşamını sürdürdüğü, padişah, şehzade ve devlet ileri gelenlerine cariye ve eş temin edilen yerdir. Fatih'le birlikte şehzadeler yabancı hanedanlar ile evlenmeyi bıraktıklarından bu çok önemli ve hanedanın devamı için vazgeçilmez bir fonksiyondur.

Osmanlı’da harem, herkesin giremediği bir ortamdı. Sözcük olarak harem 'dokunulmaz, kutsal' anlamına gelir.

Osmanlı haremine alınan hadım erkek hizmetçiler (tavaşiler) iki gruba ayrılmaktaydı: Ak Hadımlar ve Siyah hadımlar. Bu insanların hadım edilmesi de her halde Harem’deki Cariyelere yan gözle bakmamaları içindir.

Osmanlı hareminin en yüksek makamı valide sultanlıktı. Dolayısıyla haremin fahri başı padişahın annesiydi. Haremde hünkâr sofasından sonra en geniş daire de valide sultanınkiydi. Valide sultanın geniş bir cariye (hizmetçi) kadrosu vardı. Haremi, hazinedar usta vasıtasıyla idare ederdi. Bütün kadınlar, sultanlar, ustalar ve cariyeler kendisinden çekinirler ve sayarlardı. Haremdeki bütün işler onun emriyle yapılırdı. Haremde valide sultandan sonra söz sahibi kadın efendiydi.

Osmanlı padişahlarının hanımlarına kadın, kadın efendi denilirdi. Padişahın ilk hanımına başkadın denirdi. Başkadın diğerlerine göre üstündü. Dairesinde hizmet eden cariyeler ve kalfaları diğerlerinden fazla olurdu. Padişahın hanımlarına 16. yüzyıldan itibaren haseki de denilmeye başlanmıştır.

Başlangıcından itibaren padişahların evlilikleri hususiyet arz eder. İlk Osmanlı padişahları, 16. asır başlarına kadar, etrafındaki Anadolu beylerinin, Bizans İmparatorunun, Sırp ve Bulgar krallarının kızlarıyla evlendiler.

Bunlarla evlenmeleri hissi olmayıp, akrabalık yoluyla kuvvetlenmek veya miras yoluyla toprak elde etmek gibi siyasi maksatlıydı.

Bunu bir örnekle güçlendirecek olursak; Germiyanoğullarından Yıldırım Bayezid Han'a gelin gelen Devlet Hatun’la bu beylik topraklarından bir kısmı da çeyiz olarak verilmişti. Yıldırım’ın ve İkinci Murad’ın Sırp prensesi olan zevceleri meşhurdur. Bunların Sırbistan’daki Osmanlı siyasetinin desteklenmesi hususunda büyük rolleri olmuştur.

Bilinmeye bir mekan hakkında bu kadar söylem yeter diyerek yazı son noktayı koyuyorum.
 

 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..