Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '10

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitimciler kimsenin uşağı değildir

Lafı hiç eğip bükmeden direk söze dalıyorum: Öğretmenler kimsenin uşağı ve emir eri değildir. Okul idarecileri de öyle.

En son söyleyeceğimi en baştan neden söyledim? Son söze kadar kalemim keskinleşir ve keskin sirke küpünü çürütür endişesi ile değil tabii ki. “Hele bi soluklan yeğenim” denilmesinden önce soluklanıp, dinlenip, eğitim camiası neferlerine reva görülen haksızlıklara dikkat çekmek istiyorum.

Evet, soluklandım ve rahatım. Önce birkaç örnekle olayları somutlaştırıp ardından en başta kurduğum cümleye atıfta bulunacağım.

Örnek 1:
Bakanlıktan bir müfettiş okul müdürünü arayıp, diplomasını kaybeden eski bir öğrenciden fotokopi kâğıdı bağışı ricasında nasıl bulunursunuz diye yemeden içmeden kesilip okul müdürünü fırçalıyor. Bu yetmiyor ilçenin milli eğitim müdürü de ‘beni bakanlıktan aradılar aman diploma parası istemeyin’ diyerek okul müdürünü fırçalıyor. Fazla söze gerek yok, sorulacak tek soru: Ne verdin avucuma da ne istiyorsun benden? Okula devlet tarafından para kaynağı mı aktardın? Okulun maddi işlerinin velilere yalvararak çözüldüğünün farkında değil misin? Farkındaysan hangi cesaretle okulu babasının çiftliği gibi görmeyen, gelen ağam, giden paşam, demeyen bir idareciyi fırçalıyorsun? Kimden aldın bu yetkiyi? Haydi, yetkin var diyelim… Vicdanını nerede unuttun?

Örnek 2:
Bir öğretmen, derste küfür yediği bir öğrencisinin kulağını çekiyor. Veli gidip hemen şikâyet mercilerine başvurup öğretmen hakkında işlem yapılmasını talep ediyor ve benim çocuğum çok değerli bir çocuktur, kimse kulağını çekemez, diyerek basıyor feryadı. Herkesin çocuğu değerli buna söz söyleme hakkımız yoktur. O küfür yiyip kulağı çeken de bir başka insanın çocuğudur. Küfür yiyen öğretmenin babası gidip, benim çocuğum çok değerli, kimsenin çocuğu benim oğluma/kızıma küfredemez, dese, amca bi git işine, derler yetkili ve sayın ya da saymayın merciiler. Ama öğrenci küfredebilir, dersin huzurunu bozabilir, öğretmene lakap takabilir, çelme takabilir, öğretmen devletin maaşlı kölesidir, höt pöt ile korkutulmaya namzettir. Yetkili mercilerimiz, çok değerli amirlerimiz, elindeki yaptırım gücünün bomba etkisine dayanaraktan anında olaya el koyarlar, şikâyet eden veliye; ben haddini bildiririm derler ve gelen her türlü şikâyeti anında işleme koyarlar ve ardından da o öğretmenden, o okul idarecisinden başarı beklerler.

Örnek 3:
Okulda yeni başlayan bir bayan öğretmenin pek de muhterem ve pek de bol yıldızlı, pek de ağzı değil omzundaki pırpırları iş gören bir asker eşi, birkaç gün okula gelmeyen eşinin durumunu bildirmek için okul müdürünü arar ve durumu bildirir, okul müdürü de, nezaketle, gelirken raporunu da getirin de hoca hanım zor durumda kalmasın, zira kaç gündür okulda yok, der. Der demesine de, pat diye surata kapatılan bir telefon, ardından hemen bir üst sevgili ve icracı, anında müdür azarlayabilme kapasitesine sahip merciiye başvurur. Mercii boş durmaz, olayı dinlemeye koyulur ve akıl verir okul müdürüne, çok da kibardır, çok da müdür yanlısıdır. Hakkını teslim etmek gerekir de, teslim etmeden önce o şikâyet eden askere nasıl bir “haklısın” dediyse artık; Asker tekrar okula uğrayıp, siz zaten şucu veya bucusunuz, diyerek raporsuz okula gelmeyen eşinin suçunu bastırmak üzere müdüre: Diğer gelişimde aynı sorunla karşılaşmak istemiyorum, ben devletin askeriyim, ben kimim biliyor musun sen? Tehditlerini de al git, yoluna girer. Okulun müdürü devletin kölesidir, asker devletin paşasıdır. Askerin eşi öğretmenler odasında diğer kendi eşinden alt rütbeli asker eşlerine üstlük taslar. Okuldaki fiş olayının öğrencilere okuma yazma öğretme görevini unutup öğretmen fişleme olayına girer. Sevgili yetkili mercilerimiz de durumdan vazife çıkartıp bu tür şikâyetleri anında işleme koyarak, öğretmenini, idarecisini ezme yoluna girer.

Medyanın, basının, ana haber bültenlerine konu olan, öğrenci yüzde yüz haklı, öğretmen yüzde yüz suçlu, ilkesine bakanlık da çanak tutarak, eğitimde ve okullarımızda çalışma barışını yok ederler. Tepesinde demoklesin kılıcını hissederek çalışmaya çalışan eğitimciler bu gidişe bir dur denilsin istiyor. İnsanların ekmeği ile oynamak çok kolay. Ekmeği ile oynadığınız insanların üstüne bina ettiğiniz yaşamın size haram olduğunun farkında olmayacak mısınız yetkili ve sevgili merciler? Hayat herkesten yana olmayabilir lakin ölüm tarafsızdır.

mustafasus@hotmail.com
 
Toplam blog
: 394
: 178
Kayıt tarihi
: 17.09.09
 
 

Bir kurumda yönetici olarak çalışmaktayım, 1974 Kayseri doğumluyum. Son demine varmadan hayatın h..