Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '07

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitimde dünya 52. bir ülke

Eğitimde dünya 52. bir ülke
 

OECD raporuna göre Türkiye’nin eğitim başarısı 52 ülke arasında son ikide. Yani sondan birinci olan Urugua’dan bir önceki sırada yer alıyor.

Sayın bakanımız bunu bir başarı olarak değerlendirdi. Eski, köhne, ezbere dayalı müfredatla Türkiye’nin yerini korumasını bile bir başarı olarak görmektedir. Arpa ekenin buğday elde edemeyeceğini ifade etmektedir.

Bence saygın ülkeler arasında yer almaya başlayan bir ülke çocuklarının hala Urugua ile aynı kulvarda yarışmasını sadece müfredata bağlamak eksik bir değerlendirmedir.


Bana göre aşağıdaki reformlar yapılırsa bu tablodaki yerimiz değişebilir

-Okullarda mutlaka seviye belirleme sınavları yapılarak sınıflar oluşturulmalıdır. Bunu yapmak yönetmeliğe aykırı olduğundan okul müdürleri örtülü, gizli saklı olarak yaptıklarını sandıkları seviye sınıfları veliler tarafından fark edilmekte ve hoş olmayan bir çok sıkıntılara neden olmaktadır. Özel dershaneler ve eğitim kurumları bu şekilde seviye sınıfları oluşturarak çocukların eğitim seviyelerine göre konuların işlemesini sağlamakta ve başarılı da olmaktadırlar. Çünkü bir sınav sonucuna göre öğrenci kendi sınıfını belirlemektedir. Velini itiraz yolu kapanmakta ve hatırı sayılır kişileri devreye sokarak sınıf ayarlaması sıkıntısı ortadan kalkmaktadır. Tıpkı ÖSS ve OKS sınavlarında itiraz yollarının kapanması gibi.

-Asansör sistemi getirilmelidir. Böylece öğrenci kendi sınıfını korumak için mücadele edecek, mümkünse bir üst kura atlamak için çaba sarf edecektir. Öğrenciler arasında tatlı bir rekabet ve yarış başlayacaktır.

-Sınıf mevcutları kesinlikle azaltılmalıdır. Elli kişilik sınıflarda hangi öğretmen nasıl bir eğitim verebilir. Sadece bakıcılık yapabilir. Tabi bu arada öğretmen ruh sağlığını koruyabilirse. Sınıf mevcutları hele ilköğretimlerde 20 kişiyi geçmemelidir.

-Tüm yazılı sınavları ve sözlü sınavları kaldırılmalıdır. Her dönem yapılacak olan merkezi sınavlarla öğrencinin akademik notu belirlenmelidir. Böylece subjektif, öğretmene göre değişen soru tipi ve sınav sistemi ortadan kalkacak, not olayı öğrenci üzerinde bir baskı ve tehdit unsuru olmaktan çıkacaktır. Öğretmen, veli ve öğrenci ile karşı karşıya gelmeyecektir. Suiistimaller azalacaktır.

Öğretmenin öğrenci üzerindeki yaptırımı azalacak gibi bir durumdan endişe edilmesine gerek yok. Zaten öğrenci bir takım sebeplerden dolayı öğretmenine karşı saygısını maalesef kaybetmiş durumdadır. Bu saygı nasıl kazandırılabilir o ayrı bir tartışma konusudur. Bunun için ayrı bir proje geliştirmek gerekir.

-Okullardaki tüm öğretmenlerle kesinlikle sözleşme yapılmalıdır. Veli, öğrenci, çalışma arkadaşları ve idarenin vereceği performans notu sözleşmenin yenilenmesinde kriter olmalıdır. O okulda çalışmayı hak etmeyen öğretmen orayı terk etmelidir. Sözleşmesi fesh edilebilmelidir. Tabi ki performans değerlendirilmesinin kriterleri çok dikkatlı hazırlanmalıdır. Bu gün tüm özel işletmeler bu mantıkla çalışmaktadırlar. Verimsiz elemana ömür boyu çalışma garantisi veren ve başarılı olup ayakta kalabilen bir tek kurum gösteremezsiniz. Devlet kurumları hariç.

-Aile öğretmenliği sistemi getirilmelidir.

Özellikle varoşlarda ve kırsal kesimlerde veliler yetersiz kaldıklarından ve çocuklarına gereken desteği sağlayamadıklarından bu çocuklar dezavantajlı olarak değerlendirilmelidir. Evlerine gidecek olan öğretmenler vasıtası ile takviye alabilirler ve diğer çocuklarla eşit seviyeye getirilebilirler. Veya dezavantajlı olan bu çocuklar öğleden sonra okulda tutularak takviye eğitimi verilip eksiklikleri giderilebilir. Bu gün ülkemizde iş bekleyen binlerce eğitim fakültesi mezunu öğretmen aday adayları bu şekilde istihdam edilebilir ve sosyal bir yara da kapanmış olur.

Ayrıca bu çocukların evlerini de ziyaret edecek olan öğretmenler, ailelerine de rehberlik yapacak ve ailenin eğitim durumunu da yukarıya çekmiş olacaklardır. Fakat bu öğretmenler mevcut çalışan kadrolardan oluşmayacak tamamen bu proje kapsamında yer alacak öğretmenlerden oluşmalıdır. Görevlerini yapıp yapmadıkları takip edilip, aile ve öğrencinin eğitim durumunda bir gelişme sağlanamadığı takdirde denetim mekanizması harekete geçirilerek öğretmenin “aile öğretmenliği” görevi sonlandırılmalı veya öğretmen telafi eğitimine alınmalıdır.

Not :Öğretmenlerin bu başarısızlıktaki etkisini yazmak istiyorum. Katkı sağlamak isteyen arkadaşlar görüşlerini bildirebilirler.Saygılar….

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..