- Kategori
- Eğitim
Eğitimde kanayan yara sürücü kursları (MTSK)
ehliyet, mtsk
Trafik kazalarında meydana gelen can ve mal kayıplarında ortaya çıkan insan hatalarındaki yüksek sorumluluk oranı şoför yetiştirme sisteminin sorgulanmasına yol açıyor. Bu sorgulamanın hemen ardından da Motorlu Taşıtlar Sürücü Kursları(MTSK) gündeme geliyor. MTSK’larda yaşanan sorunlar, çözüm önerileri birkaç gazete haberine konu olduktan sonra unutulup bir sonraki habere kadar rafa kaldırılıyor. Motorlu Taşıtlar Sürücü Kursları(MTSK) ile ilgili düzenlemeler ilk defa 1980’li yılların sonlarında(1987) yapıldı.
Bu düzenleme öncesi şoför yetiştirme sistemi herkesin kendi çabasına bağlı kalan bir durumdu. Herkes kendince şoförlüğü öğreniyor ardından Emniyet Genel Müdürlüğünün yaptığı ehliyet sınavlarına girerek yapılan uygulamalı sınavda başarı gösterdikten sonra ehliyet almak mümkün olabiliyordu. Bu süreçte sınavı trafik polis memurları yapmaktaydı ve sınav sürecinde kimin nasıl bir uygulama yapacağını belirleyen kontrol edilebilir bir sistem de söz konusu değildi. Bu dönemlerde de mutlaka önemli sorunlar yaşanıyordu.
Özellikle 1980’li yılların sonunda Avrupa Birliği’ne girme teşebbüsleri birçok alanda düzenleme yapılması gereğini ortaya çıkardığı gibi ehliyet alma sisteminde de düzeltme ihtiyacının olduğu görüldü. Bunun üzerine MTSK maceramız başlamış oldu.
Yeni sistemle şoför adayları teorik ve uygulamalı eğitimlerini Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurslarda almaya başladı. Şoför yetiştirme eğitimini verecek kursların açılması, işletilmesi, denetlenmesi, yönetilmesi gibi hususlara ait yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra sistem işlemeye başladı. Aslında bu uygulama kâğıt üzerinde ve teorik olarak doğru gibi görünüyordu. Zira belirlenen program doğrultusunda şoför olmak isteyenler teorik ve uygulamalı eğitimlere alınıyorlar ve bu eğitim sürecinde bir şoförün ihtiyaç duyacağı her şey kişilere öğretiliyor gibi görünüyordu. Eğitimler sonrası düzenlenen sertifikalar ehliyet alınmasında kullanılıyor bir bakıma sertifika sahibi teorik ve uygulamalı olarak kendisine verilen tüm eğitimleri aldığını gösteriyordu. Eğitim işi Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev alanına girdiği için özellikle özel öğretim kapsamında bu kurslar yıllar boyunca açıldı. Sistem tanındıkça birçok insan bu alana müteşebbis olarak, eğitim personeli veya yönetici personel olarak girdi.
Sürücü kursları ile ilgili sorunların ne zaman başladığına ilişkin kesin bir tarih, zaman, süreç verebilmek zor. Ancak kişisel gözlem ve değerlendirmeler kursların açıldığı ilk günden itibaren önemli sorunların varlığını ve süreç içinde devam ettiği kanaatini oluşturuyor. Bu sorunların nedenleri üzerinde elbette herkes bir fikir sahibi olabilir. Kurulmuş sistemlerin sorunsuz olduğunu/olacağını beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Ancak sorunların varlığının süreç içinde tespiti, sorunları ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldıracak önlemlerin alınması, sistemde aksayan yönlerin sürekli olarak takip edilip sürekli iyileştirmeler yapılması gerekiyor. Eğitim sistemimiz içinde adeta kangrene dönüşen MTSK sistemindeki en temel sorun bence bu anlayışın süreç içinde işletilememesi. Milli Eğitim Bakanlığı başta genel olarak özel öğretim kurumları olmak üzere özelde MTSK sisteminin işletilmesi konusunda gerekli çalışmaları zamanında ve gerektiği gibi yapamamıştır.
Sistemi kurmak kadar onu yaşatabilmek, etkili çalıştırabilmek de gerekiyor. Bu gerekliliği yerine getirecek olan sistemi kuran iradedir. Sistemi kuran iradenin de bunun yolunu bulması gerekiyor. Yönetim, sistemdeki işleyişi kurduktan sonra sürekli gözlem, geri dönüt ve denetim araçları ile işleyişi takip etmesi gerekiyor. Sürekli, etkili, sistemli bir yönetimin olmaması sorunların büyümesine, kangrenleşmesine yol açıyor.
Bakanlık verilerine göre üç bini aşan sayıda sürücü kursu bulunuyor. Bu sayıdaki sürücü kurslarının özelde var olan sorunları yanında genel olarak en önemli sorunu kursiyerlerin derslere devam etmemesi, devam etmeyen kursiyerlerin devam ediyor gibi gösterilmesi, verilmesi gereken eğitimlerin veriliyor gibi gösterildiği halde gerçekte verilmemesidir. Bu durum hem kurs sahiplerinin hem de kursiyerlerin işine geliyor. Kurs sahipleri ile kursiyerlerin işine gelen bir durumla Milli Eğitim Bakanlığı veya dolayısıyla devlet neden ilgileniyor sorusu anlamsız gibi görünebilir ama yazının başındaki trafik terörünün nedenleri olarak ortaya konulan yetersiz sürücüler sorunu dikkate alındığında eğitimlerin verilip verilmemesi konusundaki bakanlığın veya devletin ilgisinin gereği ortaya çıkmış oluyor.
Kurslarda teorik ve uygulamalı derslerin yapılmadığı halde yapılıyor gibi gösterilmesinin kurs sahipleri ile kursiyerler açısından istendik olarak görülmesinin nedenleri anlaşılmayabilir. Ancak işleyiş sürecine yakından bakıldığında bu durum daha kolay anlaşılacaktır. Sürücü kursu sahipleri teorik ve uygulamalı eğitimler için personel, fiziki ortam, araç gereç hazırlamak zorundalar. Kurumun açılışı sırasında zaten bunlar hazır olduğuna göre kurs sahibinin bundan ne karı olabilir diye düşünülebilir. Sistemin kurulduğu dönemlerin ilk başlarında süreç çok daha başıboş bir durumdaydı. Kâğıt üstünde bile kurumda bulunması gereken personel, araç gereç ihtiyaçları yeterince dikkate alınmıyor sadece kurumun fiziki olarak var olup olmadığı, levhasının bulunup bulunmadığı gibi temel argümanların bulunup bulunmadığına bakılıyordu. Özellikle bu dönemde sistemi tanıyan, açıklarını gören dönemine göre daha “uyanık”! kişiler bulabildikleri ortaklarla, bulabildikleri yerlerde sürücü kursları açmaya başladılar. Zira kurs açmak için gereken belgeler dosya içinde hazırlanıp Milli Eğitim Müdürlüğüne verildikten sonra hiçbir şey yapmadan sadece hazırlanan listeler, sanal sınıf listeleri, kursiyer listeleri ile binanın fiziki durumuna göre alabilecek kursiyer sayısı kadar sertifikaları hazırlayıp adeta dağıtıyorlardı. Öyle ya hiçbir masraf yapmadan kişi başı birkaç yüz milyondan sırf dosya üzerinde her ay eski parayla milyarı aşan paralar alınabiliyordu. Ehliyet almak isteyen kişiler de ver parayı al ehliyeti yaklaşımı ile bu işe rıza gösteriyor, adeta şimdi ehliyeti alayım, ileride araba alınca nasıl olsa öğrenirim düşüncesi ile ehliyet sahibi olma yoluna gidiyorlardı. Bunu gören diğerleri de bu sektöre girmekte acele ettiler. Bu günkü kurs sayısına bakılınca aslında tüm kursların ekonomik olarak yaşayabilmesinin gerçek ekonomik veriler açısından mümkün olmayacağı görülebilir. Ama her şey kâğıt üzerinde olunca özellikle geçmişte kimse bu ekonomik verileri dikkate almadılar. Kursların sayısı adeta mantar gibi çoğaldı. Çoğalan kurslar kursiyer bulabilmek için daha cazip şartlar sunmaları gerekiyordu. Daha ucuz, daha kolay ehliyet sertifikası vermek kurslar arasındaki rekabeti hızlandırdı. Bu süreç içinde kurallara uygun eğitim yapmak isteyen sürücü kursları da yıkıcı rekabette ayakta kalabilmek adına ortama uymak zorunda kaldılar. Zira kurallar gereği derse gelme durumu yanında parayı verip ehliyeti alma imkânı kursiyerlere daha cazip geldiği için bu tür kurumların avantajı artıyordu. Buna göre kurallar kenara itilmek zorunda kalındı.
Zaman içinde sürücü kursları ile ilgili sistem oturdukça işler biraz daha kâğıt üzerinde de olsa en azından mevzuat açısından çerçeve içine girmeye başladı. En azından personel sayısı ders yüküne göre belirlenmeye başladı. Buna göre ders saati dikkate alınarak personel çalıştırılmaya, bu personelin özlük hakları, sigorta işleri kurallara uygun hale getirilmeye başlandı. Ancak özellikle uygulamalı eğitim faaliyetlerine kursiyerin gelmemesi kurs yöneticilerinin işine gelen bir durum olarak varlığını sürdürdü. Kâğıt üzerinde teorik derslere kursiyerin gelip gelmemesi kurs sahibi açısından sorun oluşturmayabilir. Zira zaten kâğıt üzerinde çalıştırması gereken kişiye maaş ve diğer özlük haklarını vermektedir. Ancak uygulamalı eğitim sürecinde özellikle kursiyerin kursa gelmesi, araç kullanması gibi durumlar kurs sahibinin harcamalarını arttıracaktır. Bu nedenle kurs sahipleri diğer kurslarla rekabet edebilmek için giderlerini dengede tutma adına giderlerini azaltma yolunu araştırırken kursiyerin gelmemesini isteyebiliyorlar. Kursiyerin gelmemesi daha az yakıt masrafı, daha az araç bakımı, daha az yıpranmayı getirmektedir.
Kursiyerler açısından kursa devam etmek istenmemesinin de birçok gerekçesi bulunmaktadır. En başında kurs faaliyetleri çerçevesinde düzenlenen programa uyabilmek kursiyerler açısından çeşitli zorluklara yol açmaktadır. Şoförlük eğitimi günlük işlerin yanında ekstradan bir iş olarak yürütülmeye çalışılınca iki işi bir arada götürmenin zorlukları kursiyer devamını güçleştirmektedir. Günün çok erken veya çok geç saatlerinde konulan derslere devam edebilmek bir başka güçlük olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurslarda devam eden kursiyerler toplumun içinde hemen her yaş grubundan, eğitim seviyesinden, sosyal çevreden gelmektedir. Yaş, eğitim, statü, bireysel ve toplumsal anlayış veya yapı itibariyle farklı insanların tümünün bir araya toplanıp aynı eğitimin verilmeye çalışılması da süreç içinde kursiyerlerin devamını olumsuz etkilemektedir. Kişisel olarak konuları bildiğini düşünen, aracı olduğu için zaten bildiği şoförlük eğitimine devam etmeyi gereksiz olarak görenler, daha sonra nasıl olsa öğrenirim diyenler gibi birçok farklı anlayışlar kurslara devam konusunda zorluklar çıkarmaktadır.
Mevcut sistemde kursiyerler kurslara kayıt yaptırıyorlar ancak kimse bu eğitimlere devam etmek istemiyor. Ehliyet almak için MTSK’ya kayıt yaptırmak zorunlu olduğu için herkes kayıt yaptırmak zorunda kalıyor ancak eğitimlere katılım konusunda aynı zorunluluğu sağlayabilmekte önemli sorunlar yaşanıyor. Şu anki uygulamada kurs sahipleri teorik ve uygulamalı eğitimleri gelenlere veriyorlar. Kursiyerlerin kurslara gelmek istememeleri kurs sahiplerini de Milli Eğitim Müdürlüğü ve mevzuat hükümleri karşısında zor duruma sokuyor. Kursların çalışma sistemine göre 1/5 oranındaki devamsızlık kurs bütünlüğü içinde tamamlanabiliyor. 1/5’i aşan devamsızlık durumlarında kursiyerlerin kaydı silinmesi gerekiyor. Kaydın silinmesini kurs sahipleri istemiyorlar. Kaydın silinmesi maddi anlamda alınması gereken paranın alınamaması anlamına gelmekte. Kursların cari giderlerinin karşılanabilmesi için kursiyerlerden alınacak ücretlere ihtiyaç var. Kursiyer kayıt sırasında paranın tamamını vermiyor. Kaydı silinse bile maddi anlamda bir zarara veya fazla bir zarara uğramadığı için kaydının silinmesini önemsemeyebiliyor. Taksitli ödeme planı veya senet imzalansa bile kaydı silinen kursiyer parayı ödemek istemiyor. Ortaya çıkan anlaşmazlık hukuki boyuta taşınınca paraların tahsili sekteye uğruyor. Bu durum kurumun cari giderlerinin karşılanmasını güçleştiriyor. Gidilmeyen veya alınmayan bir eğitimin ücretinin alınabilmesi de mümkün olmayabilir. Bu durumda ehliyet almaktan vazgeçen birisine yaptırım uygulayabilmek mümkün olmayabilir. Kurs ihtiyaç duyduğu paradan dolayı kayıt silmek istemiyor. Çünkü kursun personel başta olmak üzere her tür giderinin karşılanabilmesi bu paraların alınmasına bağlı. Bu durum kurs sahiplerini kursiyer gelmese bile yok göstermeme, dolayısı ile de kayıt silmeme davranışına itiyor. Adeta kursiyerlere bu konuda yardımcı oluyor.
Kurslardaki uygulamalara ilişkin mevzuat alt yapısı ve düzenlemeler aynı olduğu halde ülke çapında uygulamalar illere göre farklılık gösterebiliyor. Bazı illerde yasal düzenlemeler gerektiği gibi uygulanamıyor. Bakanlık denetim sistemi aracılığı ile yazılı olanla uygulama arasındaki farkı ortadan kaldırmaya çalışıyor ancak mevcut yapıda bunun sağlanabilmesi mümkün görünmüyor. Sıkı denetim geçici olarak devam takibi sağlasa bile bunun sürdürülebilmesinin sadece denetimle sağlanabilmesi çok da mümkün görünmüyor. Zira sistem en küçük bir ihmalde işleyemez bir hale dönüşmeye uygun. Öte yandan yoğun denetim kursların birçoğunun ekonomik olarak yaşayamaz hale gelmesine de yol açacaktır. Zira sıkı devam takip ver parayı al ehliyeti anlayışını kaldırabilir ama o zaman açılmış kursların çoğunun kapatılmasını getirebilir. Kurslarda hazırlanan programa devam etme imkânı bulamayan kursiyerler kursa gitmekten imtina edecektir. Bu durum mevcut kursların tümünün yaşamasını sağlayacak kursiyer bulmasına engel olacaktır. Kapanan kurslar bu alana ekonomik yatırım yapmış kişileri zora sokacak ve sonuçta yönetim ve denetim sistemi, içinden çıkılmaz sorunlara boğulacak belki de istenmeyen birçok olayların yaşanmasına yol açabilecektir.
Sürücü kurslarına yönelik böylesi keskin bir yaptırım yerine sistemin daha yumuşak bir şekilde işletilmesi geçişin de daha yumuşak olmasına yol açabilir. Bu çerçevede MTSK sisteminde yasal, program, fiziki şartlar itibariyle düzenlemeler yapılması gerekiyor. Günün şartlarına göre programlardaki ders içeriklerinin elden geçirilmesi, kursiyer devam takiplerinin daha esnek, daha uygulanabilir bir çerçeveye oturtulması, kursa başlama ve bitirme sürelerinin çok daha esnek hale getirilmesi gerekiyor. Kurslara teorik eğitimler için devam etme zorunluluğunu getirmek yerine isteğe bağlı bir sistem kurulabilir. Böylece kendini geliştiren herkes ciddi bir şekilde yapılacak sınavlara girip bilgi düzeyini ortaya koyabilir. Bu durum herkesin sürücü kurslarına gitme zorunluluğunu ortadan kaldıracaktır. Kurs almak isteyenlere de çok daha gerçekçi, çok daha elastik, uygulanabilir programlar hazırlanabilir. Zorunluluğun kaldırılması gereksiz sürücü kurslarının kendiliğinden süreç içinde kapanmasını sağlayacaktır.
Uygulamalı eğitimlerin yapılış sürecinde öncelikle pistte eğitim zorunluluğunun getirilmesine karşın sürücü eğitim pistleri neredeyse hiç kullanılmıyor. Pistler yer olarak, fiziki alt yapı olarak standartlara uymadığı halde sırf mevzuatın gereği olarak bulunması gereken bir şart olduğu için en azından açılışta hazır gibi gösterilip sonraki süreçlerde hemen hiç kullanılmıyor. Mevcut şartlarda ve sistemde de kullanılabilmesi neredeyse imkânsız olan pist uygulaması kurs sahiplerini de önemli derecede zora sokuyor. Fiziki yönden her kursa özellikle pist alanlarının açılması zorunluluğunun kaldırılması gerekiyor. Her sürücü kursuna ayrı ayrı eğitim pistleri açma zorunluluğu getirmek yerine yerleşim yerinin büyüklüğüne göre belediyeler tarafından tüm şartları tam olarak yerine getirilmiş eğitim pistleri kurulabilir. Bu pistlerin bakım, kullanım ve diğer giderleri belediyeler tarafından karşılanırken kursiyerlerin buralarda pist direksiyon eğitimlerini alma imkânları hazırlanabilir. Alınan eğitimlerin takibi, kayıt altına alınması, değerlendirilmesi mevcut sistemden çok daha sağlıklı işleyecektir.
MTSK’ların işleyiş sürecine ilişkin yaşanan sorunların çözümüne yönelik düzenlemeler bu gün de yapılmaya çalışıyor. Gazetelere yansıyan haberlerden önemli düzenlemelerin yapılacağı zannediliyor. MTSK’ların ilk çıktığı günden bu yana geçen uzun zaman içinde bu konuda dişe dokunur bir düzenlemenin yapılamaması Milli Eğitim Bakanlığı açısından büyük bir eksiklik. Yasal düzenleme çalışmalarının yapılış sürecinde de özellikle sistemin içinde bulunanların görüşlerinin gerektiği gibi alınmaması sorunların düzeltilmesine yarayacak bir çözümün bulunacağına dair inancı zayıflatıyor. Yönetmelik ve yasal düzenlemeleri kapalı kapılar ardında masa başında birkaç kişinin görüş ve önerilerine göre yapmak sistemdeki sorunların çözümüne katkı sağlamayacaktır.
Eğitim sistemimiz içinde sorunlar var ve sorunların kaynakları arasında en önemlisi devletin kurduğu sistemlerden kaynaklanıyor. Sistemi sürekli geliştirip iyileştirme çabası görülmüyor. Bunun en önemli göstergesi koyulan kuralların, düzenlemelerin uzun yıllar çok da fazla değiştirilmemesi, elden geçirilmemesidir. Eğitim sisteminde var olan 1702 ve 4357 sayılı özel kanunlar, sürücü kursu ile ilgili otuz yıldır uygulanan sistem, eğitim personeli için uygulanan adaylık sürecine dair sistem vb. mevzuat düzenlemeleri çağın gerisinde, günün ihtiyaçlarına cevap veremediği halde varlığını devam ettiren başlıca uygulamaların sadece birkaç örneği. Bu konularda mutlaka bir şeyler yapılması gerekiyor.
Soru, Görüş ve Eleştirileriniz için…..
Ali Hikmet DEMİR