Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '12

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitimde kavganın gizlenen amacı Fatih Projesi miİ?

Eğitimde kavganın gizlenen amacı Fatih Projesi miİ?
 

Hükümet programında olmadığı halde eğitim sistemini toptan ve radikal olarak değiştirmeyi amaçlayan 4+4+4 “şifreli” yasa önerisi, hiçbir ön çalışma ve tartışma yapılmadan  “pat” diye meclis gündemine sokuldu ve Türkiye’yi gerdi.

“Şifreli” diye tanımlamamın nedeni her kesimin her bir “dörtlük” dönemi farklı algılaması ve yorumlayışıyla ilgili.

Yasa önerisinin içeriğinden ne iktidar milletvekillerinin ne de muhalefet milletvekillerinin haberi yok.

Yani bir ay öncesine kadar Türkiye’yi bu kadar gerecek, kutuplaştıracak bir yasanın TBMM’ne geleceğini kimseler bilmiyordu.

Eğer amaç eğitimde çağın gerektirdiği yeni atılımlar, yeni perspektiflerse yeni bir yasaya zaten ihtiyaç yok.

Şuana kadar milli eğitim kadrolarını hallaç pamuğu gibi atan, okul müdür yardımcılarına kadar eski kadroları tamamen değiştiren, “yeni tip” bürokrat kadrolarıyla çalışmaya başlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in “şirketçi” mantığı, yeni bir yasa olmadan da işleri görebilird.

Yasa taslağını bu yazı kapsamında enine boyuna tartışmanın olanağı yok.

Ancak komisyonda AKP’lilerin muhalefet milletvekillerine uyguladığı baskı ve şiddetten yola çıkarak, AKP hükümetinin bu yasa için hayli acele ettiğini söyleyebiliriz.

*       *          *

Peki, bu aceleciliğin, komisyonda kafa göz yaracak kadar sinirlenmenin nedeni ne?

Bazılarının dillendirdiği gibi, bu yasayla sadece İmam Hatip Liseleri’nin orta kısmını yeniden açarak gerileyen bu liseleri yeniden ayağa kaldırmaya mı dönük bu acele?

Ya da sanayinin ihtiyaç duyduğu meslek alanlarına 10 yaşından itibaren çok sayıda “amele çocuk” kazandırmak için mi bu kavga?

Yine ısrarla dile getirildiği üzere, kız çocuklarının ilk dört yıldan sonra eve hapsedilip, ucuz işgücü ve çocuk gelin yapılmasının projesi mi bu didişme?

Yoksa bir taşla iki kuş varmayı hedeflemek mi?

Yani okullarda “dindar nesil” yetiştirip; bir yandan uysal oy depolarını büyütmek diğer yandan benzer amacı güden Gülen Cemaati’nin okullarına gözdağı vermek mi amaç?

Belki hepsi belki bir kısmı belki de hiç biri.

Bu tartışmalar, eğitimin tamamen tablet bilgisayarlarla yürütülmesi için planlanan FATİH Projesi’nin Kamu İhale Kanunu’nun kapsamı dışına alınmasını perdelemek amacıyla öne çıkarılmış olmasın?

Çünkü Fatih Projesi’nin kapsamı ve hedefi az buz değil.

15 yıl boyunca şimdilik 15 milyar doları bulan bir pazarı canınız istediği gibi yöneteceksiniz.

İstediğiniz firmadan ithal edeceğiniz tablet, yazılım ve servis hizmetlerini basit bir yönetmelikle milyonlarca öğrenciye dağıtıp, binlerce okulda yeni bilgisayar alt yapısı kuracaksınız.

Eliniz koca bir devletin vergilerle hazırladığı “bal küpü”nün içinde olacak,  istediğiniz kişilere dağıtacaksınız.

KÖYDES ve BELDES projelerinde olduğu gibi harcanan kamu kaynaklarında  “kamu yararına uygunluk” ve “devlet bütçesini koruma”  konularında denetim ve hesap verilebilirlik olmayacak.

AKP hükümeti bugüne kadar kendisine dönük önyargıları, bir krize çevirip ustaca yöneterek kazançlı çıkmayı becerdi.

Ama bu eğitim “hamlesi” pek kolay yönetilecek bir krize benzemiyor.

İçinde “dindarlık”, “para”, “gelecek kaygısı”, paralı eğitim”, “ihalesiz işler”  gibi duyarlı konular, pimi çekilmiş bombalar gibi hükümetin elinde patlayabilir.

Çünkü halk ya da seçmen “paralı sağlık” projesinin kazığını yedikçe, zaten elini verdiği “paralı eğitim” projesine giderek öfke biriktirecektir.

*       *          *

UZUNGÖL’DEN HES TEPKİSİ!

Doğamıza, derelerimize göz diken HES projelerine bir anlamlı tepki de, Karadeniz Bölgesi’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Uzungöl beldesinden geldi.

“Uzungöl’e HES, vallahi pes” pankartı,  aslında “yeşili solacak, alabalıkları ölecek ve ormanları kuruyacak” dolayısıyla yaşamı ve gelir kaynağını tehdit eden bir riskin,  bu kaygının çok güzel bir özetiydi.

Trabzonspor’un Taşkıran Beldesi ve Uzungöl Beldesi arasında yer alan dereye HES yapmasını planlayanların,  önerenlerin derdi,  kulübe maddi kaynak sağlamak değil, kulübün adını kullanarak derelere ipotek koymaktır.

Trabzonspor taraftarlarının da içinde olduğu sayıları bini aşkın gösterici bu soğukta Uzungöl’de bir araya toplandı,  doğasına ve suyuna sahip çıktı.

Cebi şişkin HES lobisi ise katılımcıları “marjinal” bir grup şeklinde göstermek için medyadaki gücünü yine seferber edip, “beldeye dışardan gelmiş az sayıda göstericinin eylemi” şeklindeki haber üretimleriyle talancılıklarını gizlemeye çalıştı.

Söylemiş olayım, doğasına, suyuna, havasına, geleneğine, geleceğine sahip çıkan bir halkı kandıramazsınız.

Onun için şu sloganı sevdim: “'HES’lerin arkasında devlet, Uzungöl’ün arkasında millet”.

Trabzonspor bizim için elbette önemlidir ama bir insana “ya hayatın ya Trabzonspor” diye sorarsanız yanıtı belli değil midir? 

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..