Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '17

 
Kategori
Güncel
 

Eğitimde Yanlışlık Yokmuş!

Eğitimde Yanlışlık Yokmuş!
 

Yıllar önce başından geçen bir anısını anlatıyor biri, arkadaşlar arasında toplanmışlar; belli ki dertleşiyorlar. Biri anlatıyor; “bu ülkede ve hiçbir ülkede ben eğitim sorunun gerçekten biteceğine inanmıyorum hele de bilginin bu kadar para ettiği bir zamanda bu neredeyse imkansız.” Öbürü ise bu sözü söyleyene “ya bu kadar karamsar olma hemen” diye. Ama adam dertlenmiş bir kere.

“Bundan yıllar önce bir program hazırladım. Program bir meslek dalında on beş, yirmi adet temel gerçek işi öğretmeyi hedefliyordu. Düşündüm ki, kişi o işleri yapmayı öğrenirse işsiz kalmaz."

"Önce yapılacak işleri belirledim. Sonra grubu dörder kişilik gruplara böldüm. Tüm işler gerçek işleri ve gerçek zamanlı olarak yapmayı hedefliyordu. İşi yapacak kişilere araştırma, fiyat alma, o sektörle ilgili teklif hazırlama yöntemlerini öğrettikten sonra grubun en gerçekçi fiyatı veren ekibine, ikincinin iki katını, üçüncünün dört katını, dördünün de sekiz katı maddi ödül vermek istedim.  Bunu da bütçeye koydum, planlama yaptım. İşi yapmak ve öğrenmek için inanılmaz bir güdülenme oluşturacağını düşündüğüm para ödülü, grup üyelerini doğru şeyler yapmak için kamçılayacak, belki hayalindeki ufak tefek şeyleri almasına imkan sağlayacaktı. Gruplar olarak çalışan kişiler grup aklını ön plana çıkarıp kendilerini geliştirecekler, ileride zayıf olan sermaye yapılarıyla ayakta kalabilmelerinin masrafları azaltmak üzere kazan-kazan prensibine uygun olarak daha büyük işler yapabilmeleri için de kendi menfaatlerinin birlikte hareket etmekten geçtiğini görecek ve birbirlerine tutunmayı, yardımlaşmayı öğreneceklerdi. Gerçek piyasadan teklif alıyor olmaları ise onlara ise gerçek iş dünyasında işlerin nasıl olduğunu, nasıl pazarlık yapıldığını görmeleri açısından mükemmel bir fırsat olduğunu düşünüyor, işsizliğin çözümü için mesleksiz bireylere meslek kazandırmayı hedefliyor,  yapacağım işten de keyif alabilmenin hayalini kuruyordum. Bir program hazırladım. Ve hazırladığım programla birlikte yörede bir tanıdığım işadamına giderek fikirlerini sormaya gittim. Hay gitmez olaydım."

"Adamla uzun yıllara dayalı tanışıklığımız vardı ve beni adam kapıda karşıladı. Hoş beşten sonra ona programım hakkında bilgi verdim. Adam öncelikle fikri beğendi;  "ancak fikir güzel ama bu elemanlar benden tam olarak ne kadar para isteyecekler ben ona bakarım" dedi. "Aslında sen kendini boşuna yormuşsun. Nedenine gelince millet zannediyor ki,  bazı şeyler düzelmiyor. Bu durum arz talep meselesi. Senin bana bu halde göndereceğin biri benden ciddi bir maddi talepte bulunur, halbuki bana senin gönderdiğin kişinin, gözü açılmamış olmalı, ben uzunca bir zaman o kişiyi istediğim gibi kullanayım. Sen adama muhtemel piyasanın her şeyini öğretirsen o kişi bizim işimize yaramaz. Yani kullanışlı olmaz. Bu eleman, personel öyle yetişmeli ki, parçaları asla birleştircek yeteneği olmamalı, olursa bizim için eleman olmaktan çıkar. Özetle senin gönderdiğin eleman misal ilk yıl arkadaki depodaki işleri yapar, ikinci yıl yan depoya gelir, üçüncü yıl daha da yükselir, en sonunda dördüncü yıl senin şu anda önerdiğin seviyeye gelir demiyorum yaklaşır. Bana böyle biri lazım. Parçaları birleştiremeyecek kadar yarım olmalı. Yani eğitimde yanlışlık yok!”

“Ve toplantımız sona ermişti…”

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..