Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '12

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitimsiz yetişkinlerimiz

Eylül-2010 tarihinde, OECD ülkelerinde eğitim-öğretim yılı başlangıcı dolayısıyla açıklanan Eğitim Raporu'nda, Türkiye’de eğitime ilişkin çeşitli değerlendirmeler var. Bu değerlendirmelerden en göze çarpanı, Türkiye'de yetişkinlerin yüzde 59'unun aldığı en yüksek eğitimin "anaokulu ve ilkokul" olduğu gerçeğidir.
Yetişkinler, nüfusun 25-64 yaş aralığını kapsamaktadır. Bu yaş grubu Türkiye’de tepeden tırnağa her şeyi belirleyen, ülkeyi çekip çeviren gruptur. Ekonomiden siyasete, sanayi ve ticaretten, kültüre kadar bütün alanlarda bu yaş grubunun imzası vardır. Seçmen yaşının 18 ve üstü yaştakiler olduğu düşünüldüğünde, seçimlerde de geleceğimizi belirleyen grubun, bu yaş grubu olduğu görülecektir. Bu nedenle bu sonuç, Türkiye’de yaşanan sorunların temel kaynağını göstermesi açısından önemlidir. Siyasi partilerimizin, seçim çalışmalarında ve genel olarak siyaset yaparken kullandıkları argümanlara bakacak olursak, merkez sağ ve muhafazakâr partilerin, bu seçmen profilini çok iyi tahlil ettikleri ve buna göre strateji geliştirdikleri görülecektir. Bu tespiti, son 30 yılda yapılan seçimlerin sonucu doğrulayacaktır. Orta ve yükseköğrenimden mahrum olan bireylerin, dünyayı tahlil etme ve evrensel sorulara verdikleri yanıtlar, felsefi derinlikten yoksun, hayatı ve geleceği geleneksel ve dinsel verilerle açıklama seviyesinde olacaktır.
Bu durum, tamamen eğitim seviyesiyle ilgilidir demiyorum ama büyük oranda, ülkemizdeki %70 sağ, %30 sol olan seçmen tercihini açıklamaya yetecektir. Yıllar boyu “Merkez Sol”un iktidar olamamasının ve “Sosyalist Sol”un % 1 barajını bile geçememesinin nedeni bu seçmen profili gerçeğinde yatmaktadır.
Bu profilin tercihlerini değiştirmek ve sol-sosyalist projeleri seçmen nezdinde inanılır bir dava haline getirebilmek için olağanüstü çaba gösteren sosyalistler, 40 yıldır bu seçmenlerin teveccühünü kazanamamışlardır. Aynı durum sosyal demokrat partiler ve kesimler için de geçerlidir.
Üstelik, sol-sosyalistlerin yaptıkları siyasal tahliller zaman içinde doğrulanmasına, siyasal çalışmaları yeterince yapmaları ve yeri geldiğinde yaşamlarını ortaya koymalarına rağmen bu seçmen profilinde bir milim bile kıpırdama olmamaktadır.
Belki bütün bu çalışmalar yapılsa da, çuvaldızı her zaman kendimize batırmamız gerektiğini hiçbir zaman unutmadan, yetişkin nüfusumuzun bu eğitim yoksulu durumu değiştirilmedikçe, bu seçmen profiliyle alınacak ciddi bir yol, katedilecek bir mesafe olacağı konusunda ümitsizim.
Hızlı nüfus artışına paralel olarak, kısa vadede eğitim olanaklarının yeterince artırılmadığı/ arttırılamadığı verili koşullarda, siyaset yapış tarzını değiştirmek, bu seçmen profiline uygun politikalar üretmek gerekiyor. Bu demek değildir ki kitle kuyrukçuluğu yapılsın, din, siyasete alet edilsin.
Ancak, eğitim açısından yetersiz, okuma alışkanlığı da olmayan bu kitleyi ikna etmek gerektiğini bilmek, bunun da çok kolay olmadığını kabullenmek gerekiyor. Medyanın da, “Sol-Sosyalist” kesimin karşısında olduğu düşünülürse, mücadele etmek için geçmişte kullanılan yol ve yöntemlere yeniden dönmek gerekiyor. Yeniden, halkın günlük ihtiyaçlarından yola çıkarak, halkla birlikte bir siyasallaşma yaşamak ve bir halk hareketi yaratmak gerekiyor.
Aksi halde, daha uzun yıllar verili koşulların yarattığı bu seçmen profilinin tercihleriyle yönetilmeye devam edeceğiz. Üstelik de hayatın akışı, ülkenin gidişi % 30 oranını daha da küçültmeye devam ediyor.
Bundan daha kötüsü de mümkün mü? sorusunu düşünmek istemiyorum ama, eğitimsiz kitlelerin çok kolay yönlendirilebileceğini de unutmamak gerekiyor.

 

 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..