Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Egolar çöplüğü

Egolar çöplüğü
 

İnsanların kendini konuşarak veya yazarak ifade etmesi iyi bir şey, eğer ki hayatı sadece kendi gördükleri ve bildiklerinden ibaret sanmasalar...

İnsan şişmiş egosu ile aslında kendisini körleştirdiğinin, kendini kendi içine hapsettiğinin farkında mı bilmem ancak yeryüzü şişmiş ve körleşmiş egolar çöplüğüne çoktan dönüşmüş durumda.

EGO; en yalın anlamı ile “BEN” ya da “BENLIK DUYGUSU”.  Adem ile Havva’dan beri var olan kişilik olgusu ya da kişinin ta kendisi.

Düşünmek, hissetmek, diğerleri ile aramızdaki ilişkinin şeklini  biçimlendirmek, algılamak, öz güven, öz savunma gibi pek çok kişisel yapıların toplamı, kişisel bilincin merkezi. Aslında işe yarar bir şey bu EGO…tabii ki doğru yönlendirildiğinde.

Eğer ki insan kendi kifayetsizliğinin tanrısı haline dönüşmüşse kaldır at o EGO’yu…egolar çöplüğüne

Elbette her insan önemli ancak hiçbir insanın varlığı ve diğer insanlar arasındaki konumu, bir diğerinden önemli değil, olmamalı.  Bir diğerinden önemli olmak ancak dünyaya ve topluma kattıkları iyi şeyler ile olabilir, buna sözüm yok. Zaten o önemli  insanlarda ego şişkinliği göremezsin, alçak gönüllüdür ya da önemini hazmetmiştir. Hani “aşmış” deriz böylelerine. Aslında aştıkları egolarıdır.

Bir de sebepsizce kendini çok önemli  bulanlar vardır, kendi egosunun ötesini göremeyecek kadar kör olanlardır bunlar. Her hangi bir konuda elle tutulur, dişe dokunur tek bir söz sarfedemediği halde her konuda ahkam kesebileceğini sanan kifayetsiz muhterislerler de denilebilir böylelerine… . İnsanlık, tarihte en çok bu tip ego şişkinlerinden, dev bencillik kütlelerinden  zarar görmüştür.

Bu ego şişkinleri, buldukları her fırsatta egolarını kusarlar ki rahatlasınlar…çünkü ego temizlenmesi en zor şey, kusmadan şişkin egoyu boşaltamazlar. Kussun ki yeni şişkinlikler için yer açılsın…işte böyle böyle oluşur devasa boyutlardaki egolar çöplükleri,  üstelik geri dönüşümsüz, yığılır da yığılır.

Kahramanımız başlar yeniden ego şişirmeye…kendince doğrularını en üst noktaya yığmaya, buna ters olanları kendi kuralları ile cezalandırmaya. Hiç aklına bile getirmez daha öneceden yaptığı yanlışları ve haksızlıkları. Doymak bilmez,doymadıkça çirkinleşir, saldırganlaşır, terbiyezleşir, abuklaşır, sakilleşir… terkedemez bir türlü egosunu.

Bir insanın egosu bir diğerininki ile karşılaşır ve çatışırsa da işte o zaman kıyamet  kopar. Birbirlerinin egosunu yok edene kadar uğraşırlar. Bir tehlike mi sezdiler, hemen pençeler çıkar. O güne kadar sarfettikleri sevgi ve saygı sözcükleri, bir bakmışsın ki çamura dönüşmüş. Çünkü ego, kendini haklı çıkarmak için sayısız bahaneler üretebilir.

EGO;  iyi yönetilemediğinde tüm mutsuzlukların kaynağı.  Egosunu iyi yönetebilen insan hiç bir zaman çatışmaz. Birileri onunla çatışsa da , o kimseyle çatışma halinde değildir.

EGO’yu iyi yönetebilmek biraz ZEKA gerektiriyor sanırım,  ancak öfke, kin, kibir, nefret öyle etrafımızı kuşatmış ki kimi zaman zekamız bile tüm bu kötü duygulara yenik düşebiliyor.

Evet, kendimizi sevmek, kendimize değer vermek çok güzel, yeter ki  EGO’muz bir diğerine sevgisizliğin dili olmasın, yetersizliğin aracı hiç olmasın.

Bir diğerini anlamaya çalıştıkça ego çöplükleri azalacaktır diye umud ediyorum.

İyi pazarlar…

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..