Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '12

 
Kategori
Eğitim
 

Egolarımız

Egolarımız
 

Hayatımızın çoğunu çocuk yaşta edindiğimiz inançlarımız, kodladığımız egolarımız şekillendirmektedir. Öz’ümüz, Tanrısal yanımız yani ruhumuzdur. Biz ise egosal yanımızdır. Hepimiz Tanrı’nın, sevginin, bütünün parçası olduğumuzu biliyoruz. Öz’ümüzde hepimiz biriz. Ego ise bizim küçükken yetişkinlerin söylediği cümlelerin, yaptıkları davranışların beynimiz ile kayıt altına alınması yani kodlanmasıdır. Ego genelde yanlış anlaşılmaktadır. Bu kodlamanın hep olumsuz olacağı anlamını taşımamalıdır. Ego bizi ve bizim verdiğimiz kararları korumak ile görevli bir mekanizmadır. Bizler kodladığımız egomuza göre davranışlar sergilemekteyiz. Olumsuz ve yanlış kodlanmış egolarımız da mutlaka olacaktır. Hayatımız devam ettikçe bazen doğru olanı görüyor, o yönde ilerlemek istiyor, bir yandan da egomuzun kodlamasını dinliyor, onun istediği yöne doğru davranış sergiliyoruz. Bu da kendimizle çatışma içinde olmamıza sebep oluyor. Bizler bunların birçoğunu bilmeden veya farkında olmadan yaşıyoruz.

Çocuk yetiştirmek çok hassas bir görev. Geriye dönüp bir baktığımızda yetişkinlerin bilmeden, telafisi olmayan çok büyük yanlışlar yaptıklarını görüyoruz. Çocuklarına “sen yapamazsın, anlamazsın, başaramazsın, zaten senden bir şey olmaz, sen sevilecek biri değilsin” diye yazdırdıkları ego kodlarıdır. Dolayısıyla çocuklar bu kodlara göre davranmak zorundadırlar. Çocuklarımız başarsalar, sevilseler bile ego kodlarından dolayı doğal olarak tepki gösterecek, ego bunları kabul etmemek için uğraşacak ve davranış sorunları çıkacaktır. Çocuk dediğimiz ne yaptığını bilmeyen varlıklar değildir. Aksine her şeyi bilerek yapmaktadırlar. Sadece kısa bir süre için küçük bir bedene sıkışmış bir ruhtur. Bizim ruhumuzdan tek farkı küçük bir bedende yaşıyor olmasıdır. Belki bizden daha bilge bile olabilirler. Onlar koskoca evrenin birer parçasıdır ve evrene aittirler. Sadece bize kısa süreliğine emanet edilmiş çok değerli varlıklardır. Devamlı koruyucu rolü takınmak çocuklarımızın bireyselleşmesini, olgunlaşmasını, kendi ayakları üstüne basmasını kısıtlıyor. Onların birey olma, karar verme, özgür düşünme haklarını ellerinden alıyoruz. Ergenlik çağına gelen çocukların asileştiğini söylüyoruz. Aslında onca sene boyunca boyun eğmek zorunda kaldıkları köle hayatından kurtulup, “hayır” deme yaşlarının geldiğini düşünüyorlar. Çocuklarımız asileşirse dönüp kendimize bir bakmamız gerekmektedir. Çocuklarımızla ilk dünyaya geldikleri günden beri tıpkı bir arkadaşımızla, bir dostumuzla, çok değer verdiğimiz bir yetişkinle nasıl konuşuyor, nasıl ilişkide bulunuyorsak onlarla da aynı şekilde konuşmalı, ilişkiler kurmalıyız. Ne biz, biz olmaktan vazgeçelim, ne de onların bir hiç olmalarını isteyelim.

Hayat yolculuğumuzda egolarımıza da ihtiyaç vardır. Bu egolarımız hem olumlu, hem olumsuz olacaktır. Bir resmin oluşabilmesi için sadece beyaz renk yeterli değildir. Resmin oluşabilmesi için sadece siyah renk de yeterli değildir. Her iki rengin birlikte, uyumlu bir şekilde kullanılmasından ancak resim elde edilebilir. Sadece kodlanmış, bize ağırlık yapan egolarımız varsa bunları çözüp, olumluya çevirerek kendi istediğimiz yöne doğru gidebiliriz. Kodlarımızı çözemediğimiz anda egomuzun istediği yöne doğru gideceğiz, tercih bizimdir. Hiç kimse hayat yolumuzu bizim adımıza, bizim için yürüyemez. Bu yol tamamıyla bize aittir. Önemli olan en keyifli şekilde yol alabilmektir.

 
Toplam blog
: 40
: 1920
Kayıt tarihi
: 22.01.09
 
 

1986 Bolu Eğitim Yüksek Okulu Mezunuyum. Sınıf öğretmenliği yapıyorum. ..