Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '09

 
Kategori
Felsefe
 

Egom benim

Egom benim
 

Ellerimi hızlıca cebime soktum. Anahtarın soğuk metaline dokunmamak için saklambaç oynadım parmaklarımla, yukarı daha yukarı ve köşeye daha köşeye. Ruhumun son zamanlarda hissettiği ve egom ile yüksek benliğim arasında kaldığım, yukarı daha yukarı ve köşeye daha köşeye sıkıştığımı düşündüğüm anlar. Tam hayatta herşey yolunda giderken birden birşeyleri bitiri vermek…mutluluğu hak görmüyor muydum yoksa kendime. Yoksa mutsuzluğum muydu değişimin habercisi. Son değildi bu halbuki, yeniden yapılandırmak, benim sıçramam yukarıya daha yukarıya ama ruhumun saklambaç oynadığı ve geçmişi, bilineni bırakmak istemeyen egomun bana oynadığı bu gölge oyundaki karanlıklar sarmalıyordu beni ve o zamanlar köşeye daha köşeye sıkıştığımı hissediyordum… anahtarın orada olduğunu kendime hatırlatsam da ona dokunamıyordum.


Herşey geçmişte yaşadığım mutlu bir anının yıldırım çakması gibi gözümün önünde canlandırması ile başlıyordu. Eskinin bilinirliğindeki güven, yeninin bilinmezliğinden gelen korkuyu çağırıyordu düelloya. İkisinin aynı anda var olma çabası yaşatıyordu ruhuma sıkıntıları. Gerçek ben kimdim? Eskiye bağlı kalmak isteyen egom mu, yoksa yeniyi davet eden bilinmezlik denizinde yüzmeye cesareti olan ben mi. Yeniyi kabul etmek, eskiyi bırakıp ilerlemek neden bu kadar güç ve acı vericiydi. Arada sıkışmışlığım ne zaman sona erecekti?


Gerçek ben bir adım ilerledi yüzünde huzur ve şefkat dolu tebessümle. İlk defa egosunu çırılçıplak bir halde görüyordu. O’na ve yattığı beşiğe baktı uzunca bir süre. Etrafında egosunu saracak, güven duygusunu verecek bir yetişkin yoktu. Oh sevgili bebeğim dedi egosunun gözlerindeki kendi yansımasına, seninle ilk defa bu kadar yalın bir şekilde karşılaşıyorum ne olur korkma! Sen hayatta kalmaya çalışan bir bebeksin ve sana bakılmasını, sevilmeyi istiyorsun ama benim de asıl yaptığım bu. Sen yatağında gözünü açtığın ve beni göremediğin için korkuyla tanıdık gelen herşeye tutunmaya çalışıyorsun. Ben senin gelişimin için mutfaktayım ve yanına gelip seni besleyeceğim. Hiç ama hiç yalnız değilsin ve olmadın, bu mümkün de değil zaten. Gözlerini kapatmanı sıcak kollarımı hissetmeni istiyorum. Sen ve ben yokuz sevgili egom, aslında sen hiç var bile olmadın ama ben senin kendini bir birey olarak var olduğun yanılsamasına ihtiyacın olduğun için var olmana izin verdim. Anahtarın üzerinde parmaklarım...Sobe!

 
Toplam blog
: 8
: 1055
Kayıt tarihi
: 08.01.09
 
 

Uzun yıllar yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönmeden önce Ingiltere'de Rehberlik ve Psikolo..