Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

Eğrisiyle doğrusuyla “Şah Fırat” operasyonu

Eğrisiyle doğrusuyla “Şah Fırat” operasyonu
 

Şah Fırat operasyonu


İktidarın büyük bir başarı, muhalefetin ise Türk toprağının terk edilmesi olarak nitelediği Süleyman Şah’ın türbesi ve saygı karakolunun taşınması olayı “ŞAH FIRAT” operasyonu üzerinde daha uzun süre tartışılacağa benziyor. 

Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun kısaca tarihçesi;

20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükümetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiş ve Türkiye'ye burada muhafız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanınmıştır.

Önce 1938’de Türbenin onarılamaz halde olası ve bir karakol ihtiyacı nedeni ile yeri değiştirilmiş. Ardından 1973 yılında baraj yapımı nedeni ile Ankara ve Şam hükümetleri arasında uzun süren müzakereler neticesinde yapılan anlaşmaya göre; Türbe, müştemilatı ile birlikte Halep–Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki 10.096 m²'lik yeni yerine nakledilmiştir.

ŞAH FIRAT Operasyonu;

İktidarın IŞİD tehdidi gerekçesi ile türbenin ve orada bulunan 38 askerin hayatın garantiye alınması adına 21 Şubat günü Suriye İstanbul başkonsolosluğuna ve PYD’ye bilgi verilerek PYD’nin kontrolünde bulunan Kobani bölgesinden geçilerek PYD’ye bağlı YPG’li teröristlerin bilgisi ve yardımı ile TSK’nın düzenlediği askeri operasyondur.

Stratejik olarak operasyon; Süleyman Şah türbesi ve saygı karakolu Ankara antlaşmasına göre Suriye sınırları içerisinde Türkiye toprağı sayılan ve Türkiye’nin koruma amaçlı asker bulundurma yetkisine sahip olduğu bir yer. Buraya yapılan saldırı uluslar arası hukuka göre Türkiye’nin savunma ve savaş ilan etme hakkı doğurur.

İktidar burada IŞİD’in Türbe ve karakola yapacağı saldırı olasılığı karşısında, karşılık verip bir çatışmaya girmemek,  zaten karışık olan bölgede bir savaş ihtimalini ortadan kaldırmak adına bu operasyonu düzenleyerek,  Türbedeki Süleyman Şah ve iki muhafızına ait sandukaları ve karakoldaki askerleri Türkiye’ye getirmiş. Ardından Türkiye’ye daha yakın bir bölge olan, Kobani-Eşme köyünde yeni bir Türbe yapımına başlanmış buraya Türk bayrağı dikilmiştir.

Askeri açıdan operasyon; Kaza sonucu bir astsubayın şehit olması dışında çatışmaya girilmeden taktik ve strateji tam uygulanması bakımından başarılı bir operasyon olmasına rağmen. Türbedeki bayrakların sökülmesi ve yeni yerine dikilmesi eşzamanlı olarak yapılsa da tam bir fiyasko.

Basında da yer alan görüntüye göre “ŞAH FIRAT” Operasyonu’nda çekilen Türk askerinin bayrak dikmesini gösteren fotoğrafta ise tam bir acziyet. TSK adına utanç verici bir görüntü. Her ne şartlarda olursa olsun. Bayrak 2893 sayılı bayrak kanununun 3. Maddesi gereği bayrak indirme ve dikme törenle yapılarak dikilir ve indirilir. Orası Türkiye toprağı ise bayrak dikme kanununa göre bayrağımızın indirilmesi ve dikilmesi gerekirdi.

Operasyonda dikkat çeken hususlar;

Bu tarz bir operasyon açık bir kuvvet kullanmadır. Kuvvet kullanma uluslararası hukukta açıkça yasaklanmıştır. Bu yasağın sadece iki istisnası vardır: 1-Size karşı bir silahlı saldırı olduysa buna karşılık yapacağınız meşru müdafaadır.  2-Uluslararası güvenliği tehdit eden bir durum karşısındadır ki buda BM Güvenlik Konseyi’nin BM Misakı’nın 7. Bölümüne istinaden alacağı bir karara ile yapılacak olan kolektif bir güvenlik operasyonudur. Bu operasyonu iktidar meşru müdafaa olarak sayıyor. Ancak meşru müdafaa şartlarının tam oluştuğu söylenemez. Ümit ederim ileride bir sorun doğurmaz.

Hukuki sorunlar; Sıkıntı doğuracak diğer bir hususta Türbe yapılan ve taşınması planlanan yer. Suriyeli bir vatandaş yerin kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Türbenin yeri Ankara antlaşmasına göre Suriye ve Türkiye arasında yapılan antlaşma ile belirleniyor ve Türk toprağı kabul ediliyor. Türkiye Suriye hükümeti ile herhangi bir anlaşma olmaksızın Türbeyi taşıyor ve taşıdığı yeri Türkiye toprağı olarak ilan ediyor.

İşgalci konuma düşme;Süleyman Şah Türbesi arazisi öncelikli olarak 1921 tarihli Ankara Antlaşması’nın 9. Maddesi ile düzenlenmiştir. Lozan Antlaşması da bu durumu teyit etmiştir. Doğal olarak bu antlaşmalar Türkiye’ye istediği gibi türbenin yerini değiştirme hakkı vermez. Türbenin yeri ancak ve ancak iki devletin anlaşması ile değiştirilebilir. 1973 yılında Türbe’nin yeri işte tam da böyle ikili bir anlaşma ile değişmiştir. Türkiye bu hareketi ile işgalci duruma düşmüştür.

Vatan toprağının terk edilmesi;İktidar, “Türbe ve karakolun boşaltılması ve yıkılması, bayrağın indirilmesi bölgenin terk edildiği anlamına gelmez orası Türkiye toprağıdır” diyor. O taktide oraya yapılan olası saldırı ve işgal halinde Türkiye’nin meşru müdafaa ve savaş hakkı yine doğacaktır. O zaman savunma yapılacak mıdır? Yapılacaksa şuan yapılan operasyonun anlamı olmayacak. Yapılmasa resmen kendi tasarrufu ile topraklar terk edilmiş olacak.

Terör örgütü PYD’den yardım;Diğer bir husus Türkiye bu operasyonda PYD’den yardım alarak yapılması. Operasyon için PYD’nin desteği olduğu 300 kadar YPG militanının bölgede güvenlik koridoru sağladığını YPG’nin resmi twitter adresinden duyurduğunu biliyoruz ki. Bu Türkiye’nin PYD’yi resmen muhatap kabul etmesi anlamına gelmektedir.

Hem hükümet tarafı hem de Genelkurmay yaptıkları açıklamalarda bir yandan “vatan toprağında bayrak inmemiştir” diyorlar, bir diğer yandan da “türbe ve karakolu taşısak da yer hala Türkiye toprağıdır” diyorlar. Ancak türbe ve karakol yıkılmış, bayrak indirilmiştir. Askeri literatürde bunun adı oradan geri çekilmedir. Türkiye uluslar arası antlaşma ile resmen sahip olduğu toprakları terk etmiştir.

İbrahim Halil SİPAHİ

24.02.2015/Adana

 
Toplam blog
: 100
: 1366
Kayıt tarihi
: 12.08.14
 
 

Adana'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana'da Yüksek öğrenimini Konya Selçuk Üniversitesi Eğiti..