Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eğriye eğri demek "eğricilik" mi?

Eğriye eğri demek "eğricilik" mi?
 

"Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgiye, ilim veya bilim diyoruz. Matematik bir bilim. 2 ile 2'yi nerede ne zaman çarpsanız aynı sonucu veriyor. Fizik bir bilim, suyu sıfır derecenin altına nerede getirseniz donuyor.

Sosyal bilimlerde ise böyle deneye dayalı aynı sonuçları veren kesin veriler yok. Genellikle, çoğunlukla filan gibi ifade edebildiğimiz ama istisnaları bazen kendisini geçen farklı olaylarla karşılaşıyoruz.

Sosyal bilimlerin gelişebilmesi için demokrasiye çok ihtiyaç var. Çünkü demokratik olmayan ortam, bütün verileri bir anda sıfırlayabiliyor.

Bugün yemekte, günün olaylarını arkadaşlarla tartışırken, seçimin yaza gelmesi de gündemdeydi. Genel kanı, entelektüel seçmenin o günlerde tatilde olacağı varsayılarak, AKP'nin bundan kazançlı çıkacağı şeklinde.

Oysa kırsal kesimlerde insanlar o günlerde tarlada işleri başında olacaklar. Aynı zamanda varoşlarda yaşayan köylüler de okulların tatil olması dolayısıyla çoluğu çocuğu toplayıp soluğu köylerinde alacaklar.

Yani AKP'nin seçmeni daha çok yer değiştirmiş ve oy kullanamaz duruma gelmiş olacak. Üstelik ekonomik açıdan zor durumda olan insanlar olduğu için, hani şöyle günü birlik jipimize binelim de bir şehre kadar uzanalım, hem oyumuzu kullanmış hem de gezmiş oluruz diyecek halleri de yok.

Ama benim kanaatim 22 Temmuz büyük ihtimalle değişir. Tatil yapanların tatil keyfini bozmamak için değişir belki ama, yine kabak AKP'nin başına patlar.

Sosyal bilimlerin gelişmesi için demokratik ortama ihtiyaç var demiştim yukarıda. Fizikte, kimyada hiç tumayacak yanlış bir formülü defalarca tekrarlayan bir bilim adamına kimse sen falan tarafı tutuyorsun gibi bir yafta yapıştıramaz.

Ama yapılan bir anketin sonucu açıklandığında iks partisinin en çok oy olan parti olduğu sonucu çıkmışsa, o anketi hazırlayan kuruluşun sahibi ve yöneticleri iks partisine yamanmıştır artık. Sittin sene üstlerinden bu izi kazıyamazlar.

Bu bakımdan yaşadığımız sosyal olayların değerlendirmesini yapmak hayli zorlaştı. Doğruya doğru derseniz "doğrucu" eğriye eğri diyenler de "eğrici" diye damgalanıyor. Bu durumda dik duruş, bilimsel görüş filan hak getire. Korkusundan insanlar verileri istendiği gibi sunmanın gayretiyle ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Son haftalarda televizyonlar durmadan tartışma programları yayınlıyorlar. Her oturumda eskiden beri tanıdığımız siyasetçilerin yanında bir iki akademisyen de bulunuyor. Bütün dünyanın gözü önünde meydana gelen demokrasi dışı olaylara kimse dobra dobra karşı çıkamıyor. Elbette korkuyor. Neden? Filan partinin adamı gibi algılanmaktan.

Bu şartlarda özgürlükçü demokrasiden söz etmek, hele onun gelişmesini beklemek biraz hayal gibi geliyor bana.

Ben şimdi soruyorum: Şu geometride öğrendiğimiz basit bilgiye dayanarak, iki nokta arasındaki en kısa yola doğru, uzun yola da eğri diyemiyecek miyiz? Doğruya doğru deyince ille de "doğrucu", eğriye eğri deyince ille de "eğrici" olarak damgalanacak mıyız?

Bir gazetemiz (Güneş) bugün "TÜRBAN TATİL YAPMAZ! AKP, laik kesim tatilini bölüp de sandığa gitmez, ince hesabıyla erken seçimi yazın tam ortasına aldı" diye manşet atmış. Bir diğer gazete de (Tercüman) "22 TEMMUZ TUZAĞI! Muhalefet ve iş dünyası, yaz ortası seçim tuzak. AKP milli iradeyi sandıktan kaçırıyor. Memur, öğretmen, emekli yazlıkta. İşçi il dışında. 20 milyon seçmen sandığa gidemez" şeklinde vermiş haberi.

Bu haber doğru mu? Kararı Yüksek Seçim Kurulu'nun isteğiyle meclis almadı mı? Bu karar TBMM'nde oylamaya katılan 458 milletvekilinin tamamının oyuyla kabul edilmedi mi?

Ben okuyucusuna kasıtlı olarak yanlış bilgi veren gazetelerin bu tutumunu yanlış buluyorum ve bunu okuyucuya saygısızlık olarak görüyorum. Eğer 22 Temmuz'da seçim olursa, büyük ihtimalle bu yazımı hatırlayanlar tarafından falan partinin taraftarı olarak hatırlanacağım. Ya bu tarih değişirse, onu bilemiyorum.

Yemekteki arkadaşlarıma da aynı şeyi söyledim. Biri dedi ki, canım öyle şey olur mu, karar alınmış artık... ben de burası Türkiye, mesela gelecek cuma günü yemekte, bu kararın nasıl değiştiğini tartışıyor olabiliriz, dedim.

Arkadaşım, biraz duraksadıktan sonra, haklısın, dedi. Geçen cuma yemekte neler konuşuyorduk, bugün neler konuşuyoruz... Siz ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..