Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '09

 
Kategori
İnançlar
 

Ehl-i Beyt kimdir!

Ehl-i Beyt kimdir!
 

Ehl-i Beyti Tanıyalım...

Günümüzde Şia üst başlığında toplayabileceğimiz alt başlıklarda İmamiye, Caferiye gibi isimler ile adlandırılan Ehl-i Bidat ve-l Delalet mezheplerinin istismarından dolayı Ehl-i Beyt kavramında farklı tanımlar ortalıkta dolaşmakta ve kafalarımızı karıştırmaktadır.

İlk önce Ayet-i Kerimeler ve Hadis-i Şerifler eşliğinde Ehl-i Beytin tanımını yapmaya çalışarak durumu netleştirmekte fayda gözükmektedir.

Allah (C.C.) Kuran-ı Kerim de; “Ey Peygamber! Eşlerine deki: Eğer siz dünya hayatını ve ziynetini diliyorsanız, haydi geliniz, size boşanma bedelinizi vereyim ve sizi bir güzelce salı vermekle salı vereyim” (1).

Ve eğer siz, Allah’ı ve Resûlü ve ahiret yurdunu diliyor iseniz elbette ki, Allah sizlerden güzel amellerde bulunanlar için büyük bir mükafat hazırlamıştır” (2).

Ey Peygamberin eşleri! Sizden hangi biri haddizatında açık bir kötülüğü meydana getirirse onun için azap, iki kat katlanır. Ve de o, Allah’a kolay olmuştur” (3).

Ve kim ki, sizden Allah için ve Peygamberi için itaat ederse ve güzel amelde bulunursa ona mükafatını iki defa veririz ve onun için bol bir rızk hazırlamışızdır” (4).

Ey Peygamberin eşleri! Siz kadınlardan her hangi biri gibi değilsinizdir, eğer takva sahibi bulunuyor iseniz, lakırdıyı yumuşakça yapmayınız, sonra kalbinde bir fesat bulunan tamâa düşersiniz ve dosdoğru ve güzel söz söyleyin” (5).

Ve haneleriniz de oturunuz ve evvelki cahilliye zamanın ki açılış gibi açılıvermeyiniz ve namazı dosdoğru kılınız ve zekatı veriniz ve Allah’a ve Peygamberine itaat ediniz. Ey Ehli Beyt! Allah sizden ancak kiri götürmek ve sizi tertemiz kılmak dilemektedir” (6) buyuruyor.

Bu Ayet-i Kerimeler de; Allah (C.C.) tarafından, apaçık bir şekilde Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hanımlarına Ehl-i Beyt diyerek hitap edildiği görülmektedir. Ki; Biz Ehl-i Bidat olarak kabul ettiğimiz İmamiye, Caferiye yani Şia inancıda; Usullerinde (Kaynak Kronolojilerinde) ilk kaynağı Kur’an-ı Kerim olarak görmelerine rağmen bu Ayet-i Kerimelerde apaçık bahsi geçen Ehl-i Beyt kavramını daraltmakta bir beis görmemektedirler.

Peygamberini günahlardan koruyan Allah (C.C.), Onun aile fertlerinin de günahlardan arınmalarını ve kendi huzurlarına tertemiz gelmelerini, Peygamber yakını olduklarını düşünerek diğer insanlara da örnek tarzda mükemmel bir hayat sergilemelerini isterken Ehl-i Beyt diyerek hitap ettiği zümre de apaçık ortadadır.

Yezid İbni Hayyân (r.a.)’dan rivayetle; “Bir gün Husayn İbni Sebre ve Amr İbni Müslim ile beraber Zeyd İbni Erkam’ın evine gittik Yanına oturduğumuzda Husayn İbni Sebre dedi ki:

-Zeyd! Sen bir çok lütfa nail olmuş bir kimsesin. Resûlullah (S.A.V.)’i gördün. Sözünü dinledin. Onunla birlikte savaşlara katıldın ve arkasında namaz kıldın. Doğrusu büyük saâdete erdin, Zeyd! Resûlullah (S.A.V.)’den duyduklarını bize de anlat. Bunun üzerine Zeyd şunları söyledi:

-Yiğenim! Vallahi çok yaşlandım. Aradan çok zaman geçti. Resûlullah (S.A.V.)’den duyup öğrendiklerimin bir kısmını unuttum. Bu sebeple size anlattıklarımı öğrenin. Anlatamadıklarım hususunda da beni zorlamayın dedi ve Zeyd sözlerine şöyle devam etti:

-Bir gün Resûlullah (S.A.V.), Mekke ile Medine arasındaki Hum suyu başında ayağa kalkarak bize bir konuşma yaptı, Allah’a hamd-ü senâdan sonra bize öğüt verdi. Sonra da şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Ben de bir insanım. Yakında Rabbimin elçisi bana da gelecek ve ben onun davetine uyup gideceğim. Size iki önemli şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya götüren bir rehber ve nur olan Allah’ın kitabı Kuran’dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın” diyerek Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bizlere Kuran’a sarılma ve ona bağlanma konusunda tavsiyelerde bulundu.

Sonra da sözüne şöyle devam etti: “Size bir de Ehl-i Beyt’imi bırakıyorum. Allah’tan korkun da Ehl-i Beyt’ime saygılı davranın! Allah’tan korkun ve Ehl-i Beyt’ime saygılı davranın, Allah’tan korkun ve Ehl-i Beyt’ime saygılı davranın” dedi.
Husayn İbni Sebre:
-Zeyd! Peygamberin Ehl-i Beyt’i kimdir? Hanımları da Ehl-i Beyti’nden midir? diye sorunca Zeyd dedi ki:
-Hanımları da Ehl-i Beyti’ndendir. Fakat aynı zamanda Ehl-i Beyt, kendisinden sonra da sadaka almaları haram olanlardır.
-Husayn:
-Sadaka almaları haram olanlar kimlerdi diye sorunca,
-Zeyd:
-Ali’nin ailesi, Akil’in ailesi, Ca’fer’in ailesi ve Abbas’ın ailesidir. dedi.
-Husayn:
-Bunların hepsine sadaka almak haram mıdır? diye sorunca
-Zeyd İbni Erkam:
-Evet cevabını verdi” (7).

Bir başka rivayete göre Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Zeyneb Binti Cahş validemizle evlendiği gün, Hz. Âişe’den başlamak üzere tüm hanımlarının odalarını birer birer dolaştı ve; “Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun, Ehl-i beyt! diye selam verip hatırlarını sordu. Her bir hanımı: Allah’ın selamı ve rahmeti senin de üzerine olsun. Eşini nasıl buldun? Allah mübarek etsin, diye onu tebrik ettiler” (8).

Yukarıda belirttiğimiz Ayet-i Kerimeleri ve Hadis-i Şerifleri bir yana koyan Şia inancı ise; Ehl-i Beyt’in, Hz. Ali, Hz. Fatıma ve oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile onların nesillerinden gelen kimseler olduğunu ileri sürerler.

Sahih-i Müslim’de geçen şu Hadis-i Şerifi de; “Bir sabah Peygamber (S.A.V.) Efendimiz siyah yünden yapılmış nakışlı bir örtüye (abaya) bürünüp evden çıktı. Yanına sırasıyla, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Fatıma ve Hz. Ali geldiler. Hepsini de örtünün içine aldıktan sonra Azhab Suresinin 33. Ayetini okudu: ‘Ey Ehl-i beyt! Allah Teala sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” dedi” (9) dayanak olarak gösterirler.

Sahih-i Müslim’de geçen bu hadis de sahihtir. Ancak sadece bu hadise sarılıp Ehl-i Beyt’in, Ehl-i aba denilen ve Hz. Peygamber (S.A.V.) ve dört kişiden ibaret olduğunu söylemek ve Ayet-i Kerimeler ile güvenilir diğer sahih Hadis-i Şeriflere değer vermemek nasıl doğru olabilir. Şu halde Ayet-i Kerimeler ve Sahih Hadis-i Şerifler eşliğinde rivayetlerin hepsini bir arada düşünmek ve Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Ehl-i Beyt’ini;
-Bütün hanımları,
-Kızı Hz. Fatıma,
-Torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin,
-Amcası Hz. Abbas ve amcazadeleri
-Hz. Ali, Akil ve Ca’fer’in aileleri olarak kabul etmek gerekmektedir.
Ehl-i Beyt, bu ümmete Peygamber (S.A.V.)’in emanetidir. Onları sevmek, saymak, sevilip sayılmalarını temin etmek her müminin görevidir.

İbni Ömer (r.a.)’a, Ebû Bekir Sıddık (r.a.)’ın; “Ehl-i Beyt’ini sevip sayma konusunda Peygamber (S.A.V.) Efendimizin emrini tutunuz” (10) dediğini ve bunu sık sık tekrarladığını halifeliği döneminde de bu emre çok sıkı bir şekilde bağlı olduğunu belirtmiştir.

Ehl-i Beyt sevgisi her ne kadar Şia inancı tarafından istismar edilmek istense de Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat mezhepleri, Ehl-i Beyt’in önemini ve değerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Pek çoğumuzun da bildiği üzere; İmam-ı Azam Hz.lerinin, halifeliğin Emevilerde olduğu dönemde de, Abbasilerde olduğu dönemde de, Ehl-i Beyt’e yapılan haksızlıkların karşısında olmuş, kendilerini maddi olarak sürekli desteklemiş, bu konudaki tavrından dolayı da defalarca Abbasi yönetimi tarafından hapis ve kırbaç cezasına çarptırılmıştır.

Hatta bu konuda o kadar büyük bir hassasiyet göstermiştir ki; Vefat ettiğinde Ehl-i Beyt’e karşı olumsuz davranışlarından dolayı Abbasi yönetimine duyduğu kızgınlığından sebeple, halife toprağına değil de kendi tapulu arazisine defin edilmesini vasiyet etmiş ve vefatına müteakip, kendi tapulu arazine defin edilmiştir.

Rabbim, bizlere sırat-i müstakim yolundan ayrılmayan kullarından olmayı, Ehl-i Beyt’in ve dolayısıyla Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sevdiği ve şefaat ettiği ümmetinden olmayı nasip eylesin İnşaallah...

DİPNOTLAR:
1-Kuran-ı Kerim, Azhab Suresi, Ayet No: 28.
2-Kuran-ı Kerim, Azhab Suresi, Ayet No: 29.
3-Kuran-ı Kerim, Azhab Suresi, Ayet No: 30.
4-Kuran-ı Kerim, Azhab Suresi, Ayet No: 31.
5-Kuran-ı Kerim, Azhab Suresi, Ayet No: 32.
6-Kuran-ı Kerim, Azhab Suresi, Ayet No: 33.
7-Müslim, Fezâilü’s-Sahabe 36. (Riyazüs’s Salihin, C. 2, s.511-512).
8-Müslim, Fezâilü’s-Sahabe 61. (Riyazüs’s Salihin, C. 2, s.516).
9-Buhari, Fezâilü’s-Sahabe 12, (Riyazüs’s Salihin, C. 2, s.517).
10-Buhari, Fezâilü’s-Sahabe 22. (Riyazüs’s Salihin, C. 2, s.518).

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..