- Kategori
- Anılar
Ekmek arası çocukluk
Çocuktuk önce; tıfıl tıfıl zayıftan, incecik bir şey.. Her birimizin eline verdiler emek arası domates, peynir, zeytin saldılar çayıra mevlam kayıra. Oynadık , oynadık, oynadık.. Kavga etmeyi öğrendik, gülmeyi, ağlamayı, paylaşmayı... Aslında kardeşliği öğrendik daha çok o yaşlarda. Annelerimiz ; saç başa girdiğimiz zaman: "Yapmayın, kardeş kardeş oynayın" derdi, biz de sanki bunu demelerini bekliyormuşuz gibi hemen başka bir oyunda kardeş kardeş oynardık
Büyüdük biraz daha sevmeyi, aşkı öğrendik. Aynı kızı/ oğlanı sevdiğimiz de oldu bizim. Belki de bu yüzden ilk kıskançlık tohumları ekildi göğsümüze, filizlendi, büyüdü. Biz büyüdük , o büyüdü.. Anneler de sustu 'kardeş kardeş' oynamadığımızı gördüğü halde, biz de sustuk .
Büyüdük, büyüdük daha da büyüdük . Her attığımız adım, her kurduğumuz cümle daha da anlam kazandı. Ve bir gün geldi, biz ekmek arası çocukluğumuzu özledik.