Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '14

 
Kategori
Siyaset
 

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun artık "havlu atma" zamanı gelmedi mi?

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun artık "havlu atma" zamanı gelmedi mi?
 

Ben fikrimi değiştirdim. Ben ne senin ne de senin adayıyım; boşuna uğraşmayın...(sözler bana ait.cd.)


EKMELEDDİN İHSANOĞLU, ÇOK ŞEYİN FARKINDA DEĞİL; KULAĞINA SÖYLENENLERİ TEKRARLAMAKLA VE ELİNE TUTUŞTURULAN NOTLARI OKUMAKLA BU İŞİN OLACAĞINI SANIYOR...

 

Her ne kadar kendisi, "ben bu göreve talip olmadım, bana bu görevi millet verdi" diyorsa da, CHP ve MHP'nin (bana göre yalnıza CHP'nin) halka tanıttığı ortak "çatı adayı" Ekmeleddin İhsanoğlu, yaptığı tanıtım toplantılarında, özellikle, tüm halkı kucaklayacağını, halkın "kutuplaştırlmasına" ve "ötekileştirilmesine" karşı olduğunu sık sık ifade etti; ve hala da ediyor.

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de, "halkı kutuplaştırdığı ve ötekileştirdiği" şeklindeki benzer bir strateji ile Erdoğan'a yüklenerek Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek veriyorlar...

Şimdi, yakın tarihimizden bazı, "kutuplaştırma ve ötekileştirme" örnekleri vererek CHP'nin geçmişine göndermeler yapmak istiyorum.

CHP'liler bunları bilir ama bilmezden gelirler. Benim burada vereceğim örnekler, CHP'lilerden daha çok, aday oluncaya kadar hiç tanımadıkları halde, "o olmasın da bu olsun" diyerek ",  CHP'nin kanadı altında Çankaya'daki köşke çıkmaya heveslenen Ekmeleddin İhsanoğlu'a oy verecekler içindir.

Her ne kadar, Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da katıldığı bir toplantıda, "CHP, artık 1930'ların partisi değildir" diyerek, aşağıda vereceğim örneklerden kendini soyutlamaya çalışsa da, bu örnekler CHP'nin karnesine geçmiştir.

Şimdi bir bakalım...Kimler, kimleri "ötekileştirmiş" ve "yok saymıştır"?

 

ÖRNEK - 1 : BÜ ÜLKEDE, TÜRKLERDEN BAŞKA KİMSENİN IRKSAL HAKLAR TALEP ETME HAKKI YOKTUR...

Lozan barış Kurulu Başkanı İsmet Paşa(İnönü), Lozan'da Musul'un, Misak-ı Milli hudutları içine alınması için İngiliz delegelerine, "Kürtler, Türk halkıyla birlikte ülkenin yönetimine katılmaktadırlar. Kürtler, her zaman yurttaşlık haklarından yararlanmışlardır"(1) demiştir.

Aradan 6-7 yıl geçmiş, Cumhuriyet kurulmuş, 1924 Anayasası yürürlüğe konmuş...Lozan'da, "biz Kürtlerle et ve tırnak gibiyiz"  diyen İsmet Paşa, Lozan'da söylediği sözleri unutmuş ve  Kurtuluş Savaşı'nda Türklerle omuz omuza savaşan ve şehit olan Kürtleri yok sayarak, 31 Ağustos 1930'da, aynen şöyle demiştir:

"Bu ülkede sadece Türk ulusu, ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka bir kimsenin böyle hakları yoktur"(2)

"Haydaaaa!" dedirten tam bir "Yaşar ne yaşar, ne yaşamaz" hikayesi değil mi?

İsmet Paşa, sanki Kürtlere, "oturduğunuz yerde oturun, ırksal taleplerle ortalığı bulandırmayın" diyor...

 

ÖRNEK - 2 : KÜRDÜM DİYENIN YÜZÜNE TÜKÜRÜN...

1960 yılında, bir askeri darbe ile mevcut hükümeti iktidardan indiren darbe lideri Org.Cemal Gürsel, "Bu memlekette Kürt yoktur, 'Kürdüm'  diyenin  yüzüne tükürürüm / tükürün"(3) diyerek, İsmet Paşa'nın, Kürtler hakkındaki düşüncesini bir adım daha ileri taşımıştır.

 

ÖRNEK - 3 :  KÜRTLER, TÜRK VATANINDA ANCAK "HİZMETÇİ" OLUR, "KÖLE" OLUR...

Dönemin Adalet Bakanı, 1930 yılında aynen şöyle diyor : "Benim fikrim ve kanaatim şudur ki,, memleketin kendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır. O da hizmetçi olmak, köle olmaktır."

Bu "ötekileştirme" konusunda daha onlarca örnek verebilirim. Ancak şu son iki örneğe bir kez daha bakmanızı isterim. Bu iki örnekte, "ötekileştirme" ile birlikte, bir de "aşağılama" vardır.

Ama, kadere bakın ki, o ötekileştirilen ve aşağılanan Kürtlerden biri bugün Türkiye'nin Cumhurbaşkanı adayıdır...

Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın,  "ötekileştirici" ve "kutuplaştırıcı" olduğunu eleştirerek, kendisinin "kucaklayıcı" ve "birleştirici" tavrını öne çıkaran Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanı  olmak için çatısı altına sığındığı CHP'nin, yukarıda örneklerini verdiğim bu "ötekileştirici" ve "aşağılayıcı" geçmişini bilmiyor mu acaba?

İhsanoğlu, altına sığındığı diğer çatı MHP'nin, Kürtlere pek sıcak bakmayan ve zaman zaman da onları "ötekileştiren" söylemleri ve tavırlarının farkında değil mi?

Daha, çatısı altına girdiği iki siyasi partiyi ve taraftarlarını kucaklayamayan ve birleştiremeyen İhsanoğlu'nun, tüm Türkiye halkının kucaklayıcı ve birleştirici bir rol oynaması ne kadar mümkündür?

"Tarafgirlik" halkımızın genlerinde vardır. Örneğin "genel seçimler" ile "belediye başkanlığı" seçimlerinin ana hedefi farklı da olsa, halk oylarını genelde belediye başkanı adayına değil de, taraftarı olduğu siyasi partiye veriyor.

Bir Beşiktaş takımı taraftarı bir fotbolseverin kafasını kesseniz onu Fenerbahçeli yapamazsınız....

Tarafsız olması gereken yargı mensupları bile, tarafsızlıklarını koruyamazken, siz tüm halkın aynı cumhurbaşkanı etrafında kümelenip onun açtığı kucağa koşmasını nasıl beklersiniz?

Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, yanlışı burada yapıyor. Herkesin adamı -- ya da Cumhurbaşkanı adayı-- olmak için uğraş verirken şaşırıp kalıyor. Bir tarafın gönlünü almaya çalışırken öbür tarafın gönlünü kırıyor...Yani bu iş olmuyor...

Son zamanlardaki bir izlenimimi sizinle paylaşmak isterim...Dikkat ederseniz, Ekmeleddin İhsanoğlu'na seçmenlerinden oy isteyen ve bunun için onları adeta zorlayan Kılıçdaroğlu'na karşın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den benzer ataklar görülmemektedir...Sanırım, Bahçeli durumun farkına vardı ve seçmenlerini serbest bıraktı; bir anlamda "havlu attı" da denebilir. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun  olası bir başarısızlığından fazla etkilenmemek için...Şu anda İhsanoğlu, yalnızca CHP'nin, özellikle de Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayıdır. Ancak, o da son günlerde "İhsanoğlu CHP'nin adayı değil" diyerek işin içinden sıyrılmak istiyor. Ama, İhsanoğlu'na oy istemekten de geri kalmıyor. Ne büyük tezat...

Burada, bu konuda blog yazan arkadaşlarımda da görüp anladığım kadarı ile, Ekmeleddin İhsanoğlu'na verilecek oylar, onun nitelikleri için değil; yalnızca Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmaması için; "o olmasın da bu olsun" düşüncesiyle ve çoğu da "istemeyerek" verilecektir.

Ekmeleddin İhsanoğlu, son günlerde "ben ne CHP'nin ne de MHP'nin adayıyım" diyor. O zaman, etrafındaki propaganda çalışmalarını düzenleyen CHP'liler ve MHP'liler ne? 

Eğer İhsanoğlu, CHP ve MHP'nin çatıları  ya da birilerinin kanatları altına sığınmadan "bağımsız" olarak aday olsaydı, bana göre ancak bir futbol sahasını dolduracak kadar insanın oylarını alırdı...

Bence, hem İhsanoğlu hem CHP ve hem de Bahçeli bu tercihten "pişmam olmuş" gibiler...nafile bir gayret içindeler. Havlu atacaklar ama; sanırım utanıyorlar...

 

cdenizkent

 

---------------------  :

(1) Ali Naci Karacan, Lozan Görüşmeleri ve İsmet Paşa, s.33İstanbul;

(2) Hasan Cemal, "Kılıçdaroğlu, Milliyetçilik Derken Atatürk Milliyetçiliği", "milliyet.com.tr", 21 Şubat 2013

(3) Hasan Cemal, Barışa Emanet Olun, Kürt Sorununa Yeni Bakış, 2001,ss.33-36

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..