Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '09

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Ekonomide "tarihi küçülme" ve gündem

Ekonomide "tarihi küçülme" ve gündem
 

Ekonomik güç ve demokrasi kalitesi birbirini etkiler. Türkiye’nin şimdiki öncelikli gündemi, ekonomi olmalıdır. İşadamlarımız, işçi örgütlerimiz, duyarlı akademisyenler neredeyse bir yıldır haykırıyorlar; kriz çevrimindeyiz… Bence de, Ekonomik ve Sosyal Konsey’in katkısıyla bir Ulusal Ekonomi Kurultayı çoktan toplanmalıydı.

Oysa, reel bir hayat, okuma alanımızın dışına çıkarılmış adeta. Sanal ve yapay gündemlerin ardından sürükleniyoruz. Yön duygumuz dumura uğramakta, müşterek reflekslerimizi korumakta güçlük çekeceğimiz kertede ayrışmışız.

Ve bu gün açıklanan “büyüme” rakamları, tarihi bir küçülmeye işaret ediyor. %13.8; yani %14’e yakın bir daralma ile “tarihi rekor” kırmaktayız... Dahası bu rakam, bu yıl %4 büyümesi öngörülen ardından, %4’e yakın küçülmenin sübvanse edilebilirliği ile revize edilen ekonominin, o beklenileni de aşarak, yakın gelecek ve sonrası için alarm veriyor.

Geçen yılın ilk çeyreğinde cari fiyatlarla %14.8, sabit fiyatlarla %7.3 büyüyen GSYH’nın, bu yılın aynı dönemine oranla sabit fiyatlarla %13, 8’lik azalma ile 21 milyar 145 milyon lira ve cari fiyatlarla %2, 2 azalma ile 210 milyar 997 milyon lira düzeyinde gerçekleşmesi ciddi olumsuzlukta bir olgudur. Yalın, açık, yakıcı bir gerçektir.

Sanayi %18.5, inşaat %18.9, tarım %3 daralıyor. Bunlara Denizli’de ve başka yerlerde tekstildeki çözülme eklendiğinde, lokomotif sektörlerin taşıyıcı sütün olarak çatlamakta oldukları bir kez daha ortaya çıkıyor.

Türkiye bu tablo ile %20’lerde seyreden Dünya’nın en büyük işsizlik oranı ile baş edemez. Maastricht için %4 olan orana göre beş misli işsizliğimiz ve işe dönük, ara insan gücü yetiştirilmesindeki yetersizliğimiz, Avrupa Birliği hedeflerini savunmamızı bile güçleşmektedir.

Sonuçta, talep daralması, beklentilerin ketlenmesi, mali piyasalarda düşüş, yatırımsızlık ve üretim azalması bu tabloya eşlik edebilir. Dış borç ve cari açık yükünün altında, haksız özelleştirmelerin elini kolunu bağlamasıyla, kamunun, piyasayı canlandırma araçlarından görece yoksun oluşundan ve iş yaratma kapasitesinin sınırlarını zorlamakta olduğundan kuşku yok.

%14’e yakın daralma/küçülme demek, mevcut iş yerlerinden kimilerinin kapanma olasılığı da demektir. Durgunluk demektir. Stagflasyona açıklık demektir. Yüksek faiz ve düşük kurun patlama noktasında bir devalüasyonu gizliden açıktan tahrik edebilmesi demektir.

Hükümetin kuşkusuz iyi niyetle hazırladığı ekonomi paketleri, en son Güneydoğu’ya kaynak aktarılması ve diğer açılımlar, bankacılık sisteminin 2001 krizinden çıkarılan (ki o zaman bile küçülme % 5’lerde idi) acı derslerle nispeten sağlama alınmış yapısı, turizm sezonunun başlamasıyla net kaynak girişlerinde beklenilen artış gibi olgularla birlikte ve bunlara karşın, bu gün ortaya çıkan performans, gelecek ikinci ve üçüncü çeyreği etkileyecek. Üçüncü çeyrek ise adeta bir “çekirdek” ve önümüzdeki iki buçuk yılı da belirleyebilecek.

Ekonomide gelişme, demokraside iyileşme ve toplumsal yaşamda yenileşme tüm zorluklara karşın terk etmememiz gereken hedef demetimiz olmalıdır.

Üretmeden de yaşanılmaz. Üretmekten çok tüketilirse de boynumuz bükülür. Üretim desteklenmezse ekonomi küçülür. Girişimin ve yatırımın önü açılmazsa ekonomimiz büzülür. Böyle olmasın diye var gücümüzle çalışmak ve gerçek gündemimize an yitirmeden odaklanmak zorundayız.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..