Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '11

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Ekonomide çanlar kimin için çalıyor?

Ekonomide çanlar kimin için çalıyor?
 

Dünyayı etkisi altına alan en son kriz 2007 yılında yaşanmıştı. Bu aşamada krizin "Türkiye'yi Teğet Geçmesi" çokça konuşuldu. İfade; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na aitti. 

Aradan geçen dört yıllık süre içinde Türkiye, bazı Batı ülkeleri de dahil olmak üzere yaşanan çalkantıları yaşamadı. Ya da en azından kriz havasında olmadı. Başbakan ve onun ekonomi kurmayları haklı çıkmıştı... 

Ancak bu dört yıllık süre içinde Türkiye'nin öz sermayesini tükettiğini, bir bakıma keseden yediğini söylemek hiç de yanlış olmaz. 

Bu süre içinde işsizlik zaman zaman rekora koştu. TÜİK rakamları zaman zaman işsizlikte yeniden eski seviyelere gelindiğini ortaya koydu ise de, bunun gerçek rakamlar olmadığını kendileri de biliyorlardı. Ne de olsa kağıt üzerinde herşey mümkündü. Tıpkı 2011 Yılı ilk yarısında kağıt üzerinde, ya da değişik hesaplama yöntemleriyle % 11'lerde çıkan "Ekonomik Büyüme" rakamları gibi... 

Bugün gelinen noktada ne oldu da Hükümetten bir biri ardına kriz söylemleri ortaya atılıverdi? Sonra kriz ifadeleri tekrar yumuşatılarak ortalık yatıştırılmaya çalışıldı...? 

Arkasından bilindiği üzere dövizde ürperten yükseliş ve bugün gelinen rakamlar... 

Yükseliş durulur mu bilinmez. Devam etmesi yüksek olasılık gibi görünüyor. Ama geri çekilme de yaşanabilir. Zaten bu poızisyonu sağlıklı tahmin edebilsek, alım ya da satım yönünde derhal karara varırız. Ama bu piyasada ünlü ekonomistler bile bunun tahminini yapmakta hep güçlük çekiyorlar. 

Ama gelinen noktada seviyeler sabit kalsa bile, ki bu seviye yaklaşık % 10'luk bir yükselişe karşılık geliyor, piyasaya yansımasını hep birlikte göreceğiz. 

Benzinin litre fiyatının şimdiden 5000 TL üzerine çıkması muhtemel. Ayrıca ülkede üretim yıllardan beri azalan bir trend izliyor. Güzelim ülkem temel gıda maddelerini bile dışardan ithal etmek durumunda yıllardan beri. Sonrada cari açık artıyor diye yakınıyoruz. Üretmeden, satmadan yürüyen bir ekonomiyle cari açığı düşürmenin imkansızlığını göremiyoruz. 

Üretmeden, üreten tesisleri satarak, herşeyi dışardan satın alarak-et, buğday, mısır, şeker dahil olmak üzere- işsizliği azalttığımıza insanları inandırmaya çalışıyoruz... 

Ramazan ayına birkaç gün kaldı. Hükümet her ne kadar tedbirlerden bahsetse de fiyatların nasıl uçacağını ve Ramazandan sonra da ne derece kalıcı fiyatlara dönüşeceğini hep birlikte göreceğiz. İnşallah ben yanılırım da milletim pahalılıktan muzdarip olmaz... 

Asıl fiyat artışlarının ise sonbaharda ve özellikle bayramlarda yaşanacağını değerlendiriyorum. Kuzu etini 50-60, dana etini ise 40-50 liradan alacağımız günler hiç te uzak değil. 

İthal malların yanına ise yaklaşılamayacağını tahnin etmek zor değil. Dövizle borçlanmış olanlar ise yine saç baş yolacaklar. Belki de iflaslar, intiharlar birbirini izleyecek... Son yıllarda çalışma rekorları kırmış olan haciz memurları belki de fazla mesailere kalmaya devam edecekler... 

Faizlerde muhtemel yükselmeler olursa, evler, arabalar milletin altından bir bir gidiverecek... 

Umarım bunlar benim kuruntumdan öteye geçmez ve herkesin rahatı, huzuru yerinde kalır... Umarım yine bir "teğet (!)" olayı yaşarız.... 

 

Sağlık ve mutlulukla kalın... 

 

 

 
Toplam blog
: 136
: 2817
Kayıt tarihi
: 20.03.11
 
 

Duyarlı olduğum konularda; düşündüklerimi, bildiklerimi ve birikimlerimi paylaşmak üzere burada b..